Aylık Arşivler: Ocak 2012

Şikayetim var! Sunexpress, bir daha mı? Asla!!!!

Evimiz Anadolu yakasında olduğundan, Sabiha Gökçen Havaalanı daha aktif bir şekilde çalışmaya başladığından beri bir yerlere giderken, mümkünse bu havaalanını kullanarak gitmeyi tercih ediyoruz. Evden çıkıp havaalanına gitmek için trafiği düşünmemek durumunda kalmak takdir edersiniz ki İstanbul trafiği göze alındığında gerçek bir lüks; kaldı ki son bir senedir Sabiha Gökçen Havaalanı içindeki canlılıkla hoşumada gidiyor….

Burhan Abi!

Dün öğleden sonra yağmaya başlayan karı hiç ciddiye almadım. Başımı pencerenin kenarına yaslayıp hayallere dalmak işin en güzel kısmıydı zaten. Bir müddet orada burada astral seyahatler yaptıktan sonra, sabah bileğimin hakkıyla kazandığım ganimeti eve götürmeye karar verdim. Vakit akşama yaklaşmak üzereydi ve içimi ev haline bürünmek için karşı konulmaz bir duygu kaplamıştı. Arabama binip, çalıştığım…

Don Juan’ın Gecesi, Sen dünyaya gelmeden, Uzak Diyarlar ve lapa lapa yağan kar

Güzel bir Cuma akşamıyla haftasonuna bağlandı gecem… Kadıköy’de hava çok soğuktu. Arabamı denizin paralelinde yer alan İspark’ın yol kenarı parklarına bıraktıktan sonra, Alkım Kitabevi’nin hemen önünden hızlı adımlarla yukarı doğru tırmanmaya başladım. Paltoma sıkıca sarınmıştım, berem kafamı soğuktan koruyordu; ne de olsa anne elinden çıkmıştı kendisi, sevgiyle örüldüğünden beni tüm o sert rüzgârlara karşı korurdu….

Yaşadığım şehir!

Güneşin doğuşunun keyfine varmak güzelmiş doğrusu! 2011 bizim buralardan giderken biraz ortalığı karıştırarak gitti; sanki bana bazen çok planlı olmanın işe yaramayacağını öğretir gibiydi. Eh bazı şeyler uygulamalı olunca anlamak takdir edersiniz ki daha kolay oluyor. Sizlere Mario Levi’nin Yazı Atölyesi’ne başladığımdan bahsetmiş miydim ben? Neredeyse ilk kur bitmek üzere! Bloga fazla yazı yükleyemem bu…

Yaşam ve edebiyat!

    Bazı günler evlerimize yanlarında hediyeleriyle beraber konuk olurlar. Pazar sabahına uymayacak bir şekilde hızlı başlayan günümüzü, öğlenin rehavetine bırakıverdik. Eve varışımızın hemen ardından  karnımızı, anne elinden çıkma ev makarnasıyla televizyon karşısında geçirmeye karar verdik. En sevdiğim miskinlik sahnesi budur benim gözümde. Televizyon karşısında rahat bir koltuğa yerleşip, elinde canının çektiği bir yemekle film seyretmek gibisi yoktur….