Aylık Arşivler: Şubat 2012

Roma’nın kalbinde atan filmler… ”Roma Tatili” ve Audrey Hepburn!

Biraz cesaretle belki biz de bineriz bir motosikletin sırtına! Mart ayında geçen seneden planlanmış bir seyahatin peşine düşeceğiz. Yıllar önce yolumuzun düştüğü bir yere tekrar dönüyoruz. Kötü anıların güzelim şehri gözümüzden düşürmesine izin vermemiştik ama ikinci kez merhaba demek için de uzunca bir süre bekledik. Şimdi kısmetse tüm yolların çıktığı yere ”Roma”ya gidiyoruz. Bana Roma’yı…

Frankfurt cicileri!

Frankfurt’tan çantama düşenler:) Pazar akşamına geldiğimize inanamıyorum. Daha haftanın yorgunluğunu atamamıştım oysa. Üst üste soğuk şehirlere yapılan yolculuklar hepimizi hastalıktan ayrı köşelere düşürdü. Bir yorgunluk hali var ki üstümde, battaniyeyi alıp üstüme kıvrılasım var. Pazar gününün keyfini, yarının Pazartesi olmasının sıkıntısı sarmış durumda. Şu dünyada hep gülüp oynasak, hiç çalışmasak olmaz mı kuzum? Bu kadar…

Kış günlüğü

   ”Şubat ayı en kısa aydır derler; ama yanılıyor olabilirler, biliyor musunuz?      … Kuzenlerinden ne kadar daha ufak tefek görünürse görünsün, hepsinden uzun sürüyormuş gibi bir inanca sahiptir. Kışın en gaddar ayıdır. Çok zalim oluşu, maskeli baloya gidiyormuş gibi ilkbahar kılığına girebilmesinden, bunu birkaç saat sürdürüp sonra maskesini sadist bir kahkahayla çıkarmasından, herkesin…

Çocuklarla Eurodisney! Devam:)

EuroDisney maceramızın kalan yarısını kelimelere dökmeye elimizde olmayan sebeplerden dolayı ara verdik.:) Dönüşümüz gidişimiz kadar eğlenceli olmadı maalesef. Havaalanında kar yağışından dolayı kaynaklanan aksaklıkların tümünü çocuklarla beraber yaşamak zorunda kaldık. Oğlum hayatında yaptığı bu ikinci uçak macerasında da havaalanında 18 saat bekledikten sonra, tüm uçuşların böyle olacağını zannetmeye başladı. Gelişmiş ülkelerin çoğunda vatandaşların ”doğal” hukuksal…

Çocuklarla Eurodisney!

Gitmeden Avrupa yollarına düşmek için yanlış bir zaman olduğunu düşünüyorum; çok önceden alınmış bir karar! Dört anne yanımıza aynı yaşlardaki oğullarımızı alarak karne hediyesi olarak Eurodisney’e gideceğiz. Yola çıkmadan önce derin derin nefes alıyorum. Sevdiğim şehre gidecek olmam yüreğimi şenlendirse de, gidiş sebebimiz çocukların gönlünü yapmak. Atatürk Havalimanı’na vardığımızda çocuklar neşeyle birbirlerine sarılıyorlar. Bavullarımızı çekçek…

George Whitman’a yürekten bir veda!

Bu sefer, bu soğuk Ocak ayında avucumun içinde bana sıkıca tutunmuş minik bir elle yürüyorum. Kafasında polar beresi, boynunu sıkıca kavramış atkısıyla annesinin sevdiği Paris sokaklarında yürüyor. Oğlanın burnu soğuktan kıpkırmızı; nedense ne Eyfel, ne Notre Dame, en çok Seine Nehri’ni merak ediyor. Törenle ailece ona devrettiğimiz fotoğraf makinesiyle Paris’i ikiye bölen bu nehri fotoğraflamak…