Aylık Arşivler: Şubat 2013

Leipzig garında bir garip yolcu…

Tren istasyonunda indiğimizde başımı hemen yörüngesinin etrafında gezdirmeye başladım. Etrafın kalabalığının nasıl da tüm dünyamı güzelleştirdiğini düşünüp, bir kez daha kendime hayretleri içimde baktım. Trene binenler, trenden inenler, beklediğine kavuşanlar, hayal kırıklığına gebe duranlar, etrafı saran mis gibi kahve kokuları, kendi etraflarında kim bilir kaçıncı turunu tamamlayan sosisler, misler gibi iştahımı kabartan vanilya kokulu donutlar……

Sonu belli bir tren yolculuğu…

Sabahın köründe telefonun alarmının sesiyle gözümü zorlukla açıyorum. Yorgunluk üstüne yorgunluk eklemek konusunda kendime rakip tanımıyorum. Hani kendime yapacağımı yapıyorum da, benim yaptığım işkencelere kocamda katlanmak zorunda kalıyor ya, sabrı için kendisini tebrik ediyorum. Bence bu dünyada kendisini sınamasının bir yolu bu diye düşünüyorum. Frankfurt’tayız. Her sene fuar nedeniyle mutlaka ziyaret ediyoruz bu şehri ve…

Okudum, okudum, ben alim oldum!

Ocak ayı kitap okumak açısından verimli bir ay olarak tarihteki yerini aldı. Senenin ilk ayına anlata anlata bitiremediğim kitaplarımla güzel bir giriş yapmıştım. Patrick Rothfuss‘un ilk kitabı “Rüzgarın Adı“nın peşinden, serinin ikinci kitabı “Bilge Adamın Korkusu” gelmişti. Müthiş kitaplardı. Şimdi hasretle üçüncü kitabı beklemekteyim. Bu kalınlıkta iki kitabı bitirdikten sonra kitapların kalınlığından olsa gerek, kollarıma…

Viyana Günlüğü 6- Schönbrunn Sarayı

Bugün neler yazmışım ben diye bakınırken bu yazıyı buldum. Yine bir yeni yıl arifesine denk gelen bir zaman dilimi. Kuzey’in sayesinde edindiğimiz dostlarımızla Viyana’ya gitmeye karar vermiştik. Blog yazılarını keyifle takip ettiğim Sevgili Itır bir yazısında Viyana’da kurulan Noel Pazarlarını anlatmıştı. Yazının şöyle bir başlığı vardı: Viyana’da Çakırkeyif Zamanlar. İşte ben bu cümlenin büyüsüne kapıldım. Belki başka bir…

Viyana Günlüğü 5- Hotel Sacher ve Sachertorte!

    Viyana’da bir de Cafe Sacher fırtınası esiyor. Hotel Sacher‘in kafesi olmakta kendisi. Diğer her kafede olduğu gibi burada da yer bulmak ciddi bir mesele haline geliyor. Çocuklarla beraber kalkıp Viyana’ya geldiğimiz için büyük bir utanç içindeyiz. Allah’tan I-pad denen illet sebebiyle oturduğumuz her yerde kafalarının teknolojiden kaldırmadan yaşıyorlar. Ne yazık ki bedenlerini görünmez…

Viyana Günlüğü-4 Hofburg Sarayı

Bu ağır tempoyla, yavaş yavaş yazmaya devam edersem benim Viyana gezi yazılarının sonu gelmez diye düşünüyorum. Muhtemelen sizlerde benimle aynı fikirde olmalısınız. Şehre geldik, Demel’de tatlı ziyafeti çektik, çocuklarla buz gibi sokaklarda gezdik, birkaç Yeni Yıl Marketi’nin etrafından dolandık, akşam Landmart’ta ilk şinitzelimizin tanına baktık. Farkındaysanız bu kısma kadar yeme odaklı bir seyahatin içindeyiz. Çocuklarla…