Aylık Arşivler: Nisan 2013

Monet’nin evine nihayet vardık!

Monet’nin evine gittim. Ben zaten karşıma çıkan her eve tereddütsüz gidiyorum. Yolun içinde, paranteze saklanmış başka bir hikâye gibi oluyor o zaman yaşadıklarım. Uzun uzun anlattım St. Lazare Garı’nı, trenlere olan sevdamı ve yolda hissettiklerimi. Sanırım trenlerle ilgili söyleyeceklerim hiç bitmeyecek benim; çocukluğumda çok tren yolculukları yaptığımdan değil, evimizin önünden geçen rayların üstünde giden trenlere…

Trenler hayatımın orta yeri: Monet’ye yolculuk!

St. Lazare Garı’ndan kalkacak tren için bir gün önceden biletimizi alıyoruz. Gelmeden internet üzerinden almayı denesem de, başarılı olamıyorum. Paris’te şehrin bana sunacaklarını kaderin ellerine teslim ediyorum. St. Lazare istasyonundan kalkıp, Vernon’a gideceğiz, oradan da kısa sürecek bir yolculuk için yolcularını bekleyecek olan otobüse binerek, Giverny’ye… Giverny, Monet’nin köyü… Monet’nin kırk üç yılını geçirdiği, meşhur…

Koca gözlü bir şarap bardağının ardından aklıma düşenler…

Picasso Müzesi’nin karşısında bir duvarda bekleyen küçük oğlan! Yazma zamanım gelmiş demek; birkaç gündür bekliyordum yaz zilinin gelip kulağımın dibinde çalmasına. Geldiğimden beri bedenimle ruhum ayrı yerlerde geziniyor. Her yurt dışı dönüşümde kafamın çokça boşalmasından olsa gerek, İstanbul’a dönünce keyifle yapacağım şeyleri listelerdim. Mesela sporu genel olarak düzenli yapmama rağmen, parklarda koşan insanları görüp, ben…

Angelina ve Paris’in en güzel sıcak çikolatası!

Paris’te gizli bir sıcak çikolata hikayesi: Angelina. Tarihi bir mekan. Rue de Rivoli üzerinde önünde uzun kuyrukların oluştuğu güzel mi güzel, eski mi eski bir pastane. Aslında çoğu zaman alışık olduğum kitapçıların raflarının arasında gezinirim. Bu durumun birçok iyi yanı olduğu gibi, kötü yanları da var. Rutin gezinmeler sırasında ayaklarınız sizi bilmediğiniz rafların önüne taşımaz…

Yapamadıklarım, yapacaklarımın garantisidir!

Şöyle sesleniyorum kendime yattığım yerden: Hadi tembellik yapma, at kendini yataktan artık! Arkadaş, şu yataktan her sabah fişek gibi fırlayan bir insan olamadım ben yahu! Paris’ten dönerken çok soğuk bir havayı ardımızda bıraktık, şimdi evimin huzur veren sessizliği içinde pencereden sızan güneşe bakıyorum. Daha tam istediğim kıvama gelmedi hava ama gelecek biliyorum. Belki beni de…

Benim Paris’im- Paris’e beraber gitsek?

Benim Paris’im her gidişimde sevip okşayıp gönlünü aldığım bir şehir. Çocukluk arkadaşı gibi biraz aramızdaki hissiyat. Ne yapsa kabülüm. O yüzden Paris deyince başka bir gülüyor gözlerim. Benim Paris’im ya da başkalarının Paris’i. Bundan yaklaşık bir ay önce çok sevdiğim bir arkadaşım Paris’e gitti. Bu şehre ilk ayak basışı değildi ama yaklaşık bir senedir haftada…