Masamın üstünde ne var ya da masamın üstünde ne yok?
Bu küçük adamı hep sevdim! O da benimle oturmayı çok seviyor olmalı, hep masamda bana bakıyor. |
Sabahları yine aynı saatte kalkıp yürüyüş yapabilirim mesela.
Bir türlü kitap almaktan vazgeçemediğim için, masam okunmamış kitaplarla dolu! |
Sonra çok sevdiğim, içinde kitaplarımın ve okuma koltuğumun olduğu bu odaya çıkarım.
Defterin sırası gelsin diye sabırsızlanıyorum! |
Bahçeye çıkarım biraz. Ne zamandır tomurcuk halinde durup, beni meraktan çatlatan güllere bakarım. Güzellikleri karşısında şaşırırım. Milyonuncu kez filmlerde görüp çok özendiğim Viktorya dönemi kadınları gibi gül makasıyla birkaç gülü kesip, evdeki vazoya yerleştirsem mi düşünürüm; kıyamam.
Paris’te görüp aldığım kutunun içine yolculuklarımızdan kalan biletlerimizi koyuyorum. |
Hafif bir şeyler atıştırırım. Evin tüm yükünü kocamın sırtına yüklediğim için mutlu olurum. Düşünecek pek bir şey kalmamıştır bana, sevinirim.
Hep okunmamışlar olacak değil ya masamda, bunlar da bitenler! |
Akşama ne yemek pişirsek sorusu takılır aklıma; aman daha çok var akşama der, unuturum.
Bekleyenler, bekleyenler… |
Sonra an gelir, hayalim gerçeğe döner. Karışık masamla karşı karşıya kalırım:)
Masam karışık olsa da, ben hayal kurmaktan vazgeçmem. Küçük dünyamı elime alır, ağzıma lezzetli bir çikolata atarım.
özlemmm benimde hayallerim bunlar
ne güzel anlatmışsın bayıldım
Canım, ikimizin hayali olsun mu?
Kulübe hoşgeldin diyorum.
Bir gün mutlaka:)))))
Ben ben kayboldum resimlerin ve hayallerin içinde
Hayallerle mi yaşıyoruz?
Yok, hem hayal edip, hem geziyoruz. İlerde sadece gezeceğiz diyeceğim! Yine de Allah hayal kurdurmaktan uzak düşürmesin bizi:)))
Amin amin inşallah tez zamanda
Tuğba'cım haklısın; evet çalışıyoruz ne yazık ki! Yapacak pek bir şey yok! en azından şimdilik 🙂 Hayal kurmak bedava nasıl olsa; kaldı ki Küçük Prens'te öyle diyor zaten… Hayal kurun! Ben bu hayallerime daha neler eklerim de, kendimi daha fazla gaza getirmemeye çalışıyorum. Şimdilik bedenimize daha iyi bakıp, emekliliğe kadar kendimizi hazırlayalım. Olmazsa gözlerimizde yakın gözlüklerimiz kitaplarımızı okuyup, yazmaya, elimizde bastonlarla gezmeye devam edeceğiz :))) Güzel yorumun için teşekkürler…
Paris'te Küçük Prens eşyalarıyla dolu dükkan Passaig Jeuffroy'un içinde:)))
Ahh ahh ne harika sözler bunlar.. Çalışma hayatına düşkün olmayan biri olarak, çalışmanın insan hayatındaki öneminin farkındayım. Hayal kurarken elbette ki çooook güzel oluyor ama işte acı gerçekler! :):) Ben de hep kendimi böyle hayal ediyorum nedense, hiç bir zaman bir iş kadını olduğumu hayal etmedim. Çocukken astronot olduğumu hayal ederdim sonra yazar olacağım dedim ve hep öyle kaldı. Hala Mrs. Dalloway'deki Merly Streep gibi evde sayfaların içinde kaybolmuş bir kadın olarak hayal etmeyi seviyorum kendimi. Bu posta benim için hiç iyi olmadı ama yaaaaaa küçük prensin o uçağın içindeki haline bayıldım:) ben de Paris'e gittiğimde bir kalemkutu almıştım kendime ayy yanımda ayırmak istemiyorum hiç, ama ne böyle bardak altlıkları ne kutular ne de oyuncaklar gördüüümm:(:(:( Çok tatlı ya.. Ayrıca hayatımdaki yeri de başkadır! Süper bir masa üstü bana kalırsa, tam benlik. Kitapları bile inceledim valla bir iki de not aldım hatta:) Okumak şahane bir şey:)
Kocaman sevgiler:)
Şimdi beni anlatmışsın diyecem kıskanacan:)) heheheh
Kıskanmadığımı kim söyledi? :)))
Şaka şaka! ''Nazar etmiyor ve çalışmaya devam ediyorum'' Bir gün benim de böyle zamanlarım olur inşallah:)))
Ayrıca boş zamanım olunca senin kadar doğru bir şekilde zamanımı planlayabilir miyim ondan da şüphem var:)