Neptün’ün sırrını çözmek için yola çıkmaya hazır mısınız?
Piazza del Nettuno ve Piazza Maggiore birbirine yapışık iki meydan. Adından da anlaşılacağı gibi Neptün Çeşmesi, Neptün Meydanı‘nın hemen girişinde. Vakti zamanında Floransa’da yapılacak olan Neptün Çeşmesi siparişini Giacomo Della Porto’ya kaptıran Flaman asıllı heykeltıraş Giambologna sonunda dileğine kavuşmuş, meydana ismini veren çeşmeyi yapma görevini kapmış.
Bologna’nın dilden dile dolaşan sırlarından biri bu çeşme ve heykeltıraşın intikamı.
1500’lü yılların ortasında heykeli yapacak olan heykeltıraş Giambologna’dan dönemin katı ahlâk kuralları çerçevesinde Neptün’ün malum organını göze batmayacak şekilde yapması istenmiş. Giambologna‘da bu istek karşısında sesini çıkarmamış ama yapacağını yapmış. Ön cepheden Neptün’ü utanç içinde bırakan heykeltıraş, arka çaprazdan bakıldığında Neptün’ün havada duran elinin bir parmağını, çeşmenin önünde güneşlenen kızların arkasından koşmaya hazırmış izlenimi yaratıyor.
Fısıldayan duvarlar gerçek mi?
İlk sırrı çözüp, davanın üzerinde ilerlemeye devam ettik.
”İkinci sır bu yakınlarda!”, dedik Kuzey’e.
Neptün Çeşmesi’nin sağ tarafında içinde Roma Dönemi zamanından kalıntıların olduğu Sala Borsa Binası var. Binanın zemininde duran kalıntıların üstü camla kapatılmış, böylece aşağıdaki kalıntıların hâlâ görebiliyorsunuz. Bizim gibi geçmişi geçmişte bırakıp, geleceğe doğru hızlı adımlarla yürüyen bir müllet değil bu Avrupalılar. Binanın tavan mimarisi muhteşem. Buraya kadar gelmişken bu binaya uğramadan geçmemek gerek.
Biz çeşmenin sol tarafındaki Palazzo del Podesta‘ya yürüdük. Üstü örtülmüş bina, yenilenmeden geçiriliyor. Kuzey hepimizden hızlı adımlarla binanın içine daldı. Amaç ikinci sırrı ilk keşfeden olmak. Binanın içindeki turizm ofisini geçtikten sonra pasajın içinde denk geldiğiniz meydan dörde ayrılıyor. Her köşede bir kolon var. Bu kolonların çapraz köşelerine geçer, ağzınızı duvara iyice yanaştırır ve fısıldarsanız çapraz köşedeki sesinizi duyuyor. Ben Kuzey’e çarpım tablosundan birkaç soru sordum ve karşılığında ”öfff anne!” çığlığı aldım. Sanırım bu sır da gerçek!
Fotoğraf: Şuradan |
Çoktan ayyuka çıkmış bir kafe adresi: Gamberini
İlk günün akşamında şehrin her yanına yayılmış porticoların altından yürüdük. Şehrin kimyasını oluşturan etkenlerden biriydi porticolar; ardından kırmızı kiremitli evler ve nefis yemekler sayılabilirdi bence.
Gamberini, şehrin en eski pastanesi. Nefis tatlıları, pastaları, kurabiyeleri ve sürdürmeyi seçtikleri uzun bir tarihleri var. Saat 18.00’den sonra başlayan ”aperetivo” zamanında bir içki alıp, küçük bir ücret karşılığında karnınızı da doyurabilirsiniz. Caddenin hemen yanındaki masalardan birine oturup, çayımızı içtik. Hafta sonu pastanenin önündeki araç cadde trafiğine kapatıldığı için Garibaldi’nin keyfi daha da güzel çıkıyor.
Adres: Bologna, via Ugo Bassi
Foto: Şuradan |
Yolculuğumuz devam edecek!
….çok yakında burada!
Bu Özlemler yani biz aynıyız galiba. Şekerim böyle bir gezide çocuğa çarpım tablosu sorulmaz !!!! :))) Amaaaa mutlaka ezberlesin bu arada annesi 🙂
Hahaha, duyduğundan emin olmak istedim 🙂 Ezberlerdi çarpım tablosunu, o işten kurtulduk 🙂
Ve yazını okuyup kapadıktan sonra İnstagrama geçip orada Naim Dilmener'in koyduğu Gamberini fotosunu görmek ilginç oldu 🙂
Şimdi ben de instagrama gidiyorum o zaman, bakayım nasıl bir fotoymuş.
Valla benim dükkan burası 🙂
Kuzey'in yerinde olmak isterdim, çarpım tablosunu ezberlemeye bile razıyım 🙂
Bağırmazdın yani bana 🙂 Ben zaten sana seni çok sevdiğimi söylerdim ki! Sonra dondurma yerdik birlikte, kahve içerdik. Akşam da şarapları götürürdük 🙂
Amaney negzel olurdu yav 🙂