Cuma günü sayıklaması…

Foto: Şuradan
İnsan bazen birçok şeyi aynı anda yapmaya kalkıyor. Benim genel durumum bu!
Çocukken de böyleydim ben. Folklora gitmek için anneme yalvarır, kendimi halk oyunlarının davullu zurnalı ritmine kaptırmışken, mandolin kursuna da yazılmaya kalkardım. Başladıktan bir müddet sonra yorulur, gitmek için ağladığım kurslar eziyet halini alır, bu sefer de gitmemek için ağlardım.
Annem, ”maymun iştahlı” derdi bana.
Büyüdüm de değiştim mi? Elbette hayır!
Şimdi vaktimi biraz daha akıllıca kullanmayı öğrendim. Çok akıllı olduğumdan falan değil, öyle yapmak zorunda olduğumdan. Evde işini çok iyi bilen bir ”zaman yiyici” var. O, zamanını ve annesini çok iyi kullanıyor. Bana ihtiyacı olduğu zaman ilk önce evde onun işleri yapılıyor. Ödevlerine yardım ediliyor, arkadaşlarıyla buluşmak isterse o buluşmaya götürülüyor, hafta sonları çok severek yaptığı futbol antrenmanlarına ulaşımı sağlanıyor ve elbette aktiviteler bitene kadar orada bekleniliyor.
Okulla ilgili okunacak kitapları var, onları da beraber okuyoruz. Öyle yapılmasından hoşlanıyormuş. Hem bu durum anne-oğul ilişkimizi geliştiriyormuş.
Beyefendinin işlerini bitirdiğimizde, ”Hadi gel konuşalım biraz!” diyorum.
”Şimdi konuşamam, oyun oynuyorum.” diye cevap veriyor
Vallahi zamanını bu kadar profesyonel ve acımasızca yönetmesine hayranım.
Anne olarak zaman zaman böyle konuşması canımı acıtsa da, bana bahşettiği zaman içinde teşekkür borçluyum. Bana kalsa ben o azıcık zamanımı da saf gibi onunla harcayacağım.
Size daha önce listelerin kadını olduğumu yazmıştım. Yazmamış olma ihtimalim yok çünkü listelerimle yaşamaktan çok mesudum. Ajandamı elime alıp da içine bir yerlere gideceğim tarihleri işaretleyince, Selçuk’un seyahatleri olmaları gereken sayfalarda yerini alınca, Kuzey’in sınav, sunum ve veli görüşme günleri kaydedilince rahatlıyorum. Üstümden acayip bir yük kalkmış gibi hissediyorum. Sadece bunlarla sınırlı kalmıyor tabii yazdıklarım: konserler, arkadaşlarla yapılacak kahvaltılar, işle ilgili toplantılar, çok uzun zaman önce sayfası ayrılmış yıllık tatil günleri, bayramlar, doğum günleri….
Ajandamın renkli sayfalarında şimdilik neler mi var?
*Çok yakında yola çıkılacak bir Amerika seyahati. Kuzey’in Amerika’ya ilk gidişi olacak. Bizim daha önceden alınmış Amerika vizemiz vardı. Onun vize işini de hallettik. Biletleri çok önceden almıştık. Kalacağımız otellerde ayarlandı. Bazı bölgelerde ulaşım için araba kiraladık. Çok tavsiye edilmesine rağmen, Miami’de araba kullanmayacağız. Şimdilik bu seyahatle ilgili tek şeyimiz, seyahat sigortası.
Bu işi de hallettikten sonra bana yapacak iki şey kalıyor: Bir eczaneye uğrayıp Kuzey’in ihtiyacı olabileceğini düşündüğüm ilaçları çok geç olmadan almak ve valizleri hazırlamak.
*Çocukla yorucu bir tatilin peşinden, -kış biliyorum- Selçuk’la Paris’e gideceğiz. Umarım hava dondurucu derecede soğuk olmaz. Geçen sefer gittiğimde hastalıktan dolayı keyifli havanın tadını çıkaramamıştık. Bu sefer güzel bir Paris seyahati olmasını diliyorum.
* Mart ayında uzun zamandır biletleri için ter döktüğüm bir destinasyona gidiyoruz. Sonunda THY’nin promosyonlu Lizbon biletlerini aldık. Bakalım Lizbon’a Gece Treni’nin geçtiği ve kitabı okuduğum günden beri gitmeyi düşlediğim Lizbon beni nasıl karşılayacak?
*Ne? Biri Hindistan mı dedi? Neden olmasın?
Hayat bir macera. Zaman akıp gidiyor ve geçen zamanın telafisi yok. Böyle heyecanlı heyecanlı yazsam da, nedense kendimi çok yorgun hissediyorum. Nereye gittiğini bilmediğim enerjik halimi her taşın altında arıyorum. Yeni yıl, misafirler, tokuşturulan bardaklar, hafta sonunu kaplayan Fransızca kursu, yapamadıklarımla hayıflanma, oğlanın sınavları derken şimdi akışı biraz rölantiye alma vakti geldi.
Hepimize kolay gelsin ve güzel bir hafta sonu olsun.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Cuma günü sayıklaması…” yazısında 8 düşünce

  1. Naz Pek diyor ki:

    Anlaşılan bu yıl senin için seyahat yılı olucak özlem :)Umarım keyifle ve bol macerayla tamamlarsın tüm listeni.

    Özlem geçen senden aldığım tavsiyeler doğrultusunda Virginia Woolf ile tanışmış oldum.Hep bir korkuyla yaklaşıp sonra geri bırakıyordum ama seninle konuştuktan (aslında yazıştıktan sonra demeliyim ama ben seninle konuşuyor gibi oluyorum) sonra, önce saatler filmini sonrada kendine ait bir oda' yı okudum. Ve şimdiye kadar izlemediğim ve okumadığım için epeyce bir hayıflandım. Nicole Kidman ın canlandırdığı Virginia nın tavrını cümlelerini el yazısını mimiklerini ok ama çok beğendim.Kitabı okurken hep o sahnelerle ilerledim.Dönüp dönüp tekrar okudum.

    Bana çizdiğin yol için teşekkür etmek istedim.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Canım, sen çok tatlı ve zarifsin ya …
      Hepimiz için seyahati bol bir yıl diliyorum. Seyahat güzel şey valla 🙂 Seyahat, yol, uçak, tren kelimelerini duyunca kan akışım hızlanıyor valla.
      Virginia Woolf'u sevmene çok sevindim. Benim yazarım, senin yazarın 🙂 Ben de çok seviyorum. Ara ara hep elim gidiyor kitaplarına. Her kitabını okumadım ama dönüp dolaşıp satır aralarında geziniyorum. Geçen senenin Ekim ayında okuduğum Simone de Beauvoir'a takılmış vaziyetteyim. Moskova'da Yanlış Anlama'yı okudun mu? Türkiye'de yeni basılan bir kitap. İncecik ama nasıl derin. Okumadıysan oku mutlaka. Bir de onu konuşalım. Ne düşüneceksin merak ediyorum. Sen de benim gibi tembellik edip, yazmıyorsun. yaz biraz, habersiz bırakma.
      Sevgiler

  2. TUĞBA'NIN DÜNYASI diyor ki:

    Özlem;
    Sanki beni anlattın sen ama. Ben de gerçekten pek çok şeyi bir arada yapmak istiyorum. Derdim dünyadan gitmeden önce pek çok şeyin tadına bakabilmek veyahut adı ölüm korkusu da olabilir bilmiyorum. Yapmak istediğim öyle çok şey var ki vampir bile olsam zamanı değerlendirebilir miydim bilmiyorum:) Bazı durumlarda bu maymun iştahlı oluş işkenceye dönüşüyor ve umut kırıyor. İşler yarım kalıp yığılınca bakıyorum da altından kalkamamışım. Ama bıraktığım şeylere zamanın birinde hep geri dönüyorum. Biri bana maymun iştahlı dese üzülürüm sanırım ama insan kendi kendine diyebiliyor:)
    Sizin bu seyahatlerinize bayılıyorum, bana ilham veriyor, umut ve istek veriyor inan. Hindistan hayatımın bir döneminde mutlaka görmeyi arzuladığım bir yer mutlaka gidin bence de. Dün bir film izledik bu arada harikaydı, izlemediysen tavsiye ederim son dönemin popüler ismi olan Amir Khan yine harikalar yaratmış gerçekten. Filmin adı P.K. Bu kadar mı olur diyeceksin. Hindistan deyince aklıma geldi. Kai Po Che'de tavsiye edeceğim ikinci şahane hint filmi. Zaten eminim bunları izleyince Hindistana daha çok gitmek isteyeceksin:)
    Bol keyifli seyahatler diliyorum.
    Zaman yiyici'nin tavırlarına hayranım:) Ona da keyifli seyahatler diliyorum. Gittiği gördüğü yerler üzerine ve oraların neler hissettirdiğine dair şeyler yazsın günlüğüne hatta scrapbook gibi kullanabilir defterini biletler etiketler falan yapıştırabilir, daha eğlenceli hale gelir böylece.
    Çok sevgiler öpücükler:)

    • özlem öztürk diyor ki:

      Çok enterasan! PK'yi birkaç gün önce seyrettik, daha Hindistan'a gitme fikri yoktu aklımızda. Cuma günü aniden ortaya çıktı, arkadaşlarımız aradı. Geçen sene beraber Vietnam- Kamboçya yaptıktık. Eylül'de Hindistan'a ne dersiniz dediler. Ok dedik biz de. Bugün de oturup Selçuk'la beraber Lunch Box'ı seyrettik. Onu da çok beğendik. bahsettiğin diğer filmi de seyredeceğim. Eylül'e kadar daha zamanımız var nasılsa. Şimdi önümüzde Amerika var. Bir hafta falan kaldı nerdeyse gitmemize. Çok yaklaştı yani. Kuzey'i Hİndistan'a önce götürelim dedik, sonra hijyen konusunu ve seyahatin yorucu temposunu düşününce vazgeçtik. O da pek istekli davranmadı zaten 🙂 Yılan falan vardır oralarda, ben gelmeyeyim dedi. Günlük işini her gün hatırlatmam gerekiyor, yoksa unutuyor. Hatırlattığımda bile yazmak çok zor geliyor. Scrapbook işini iyi akıl ettin. Yapıştıracak bir şeyler de alayım da, biraz heyecan gelsin yaptığı işe.
      Çok öpüyorum seni. Şimdi kitabıma doğru gidiyorum. Kuzey kitap okuyor, ona eşlik edecekmişim 🙂

  3. Leylak Dalı diyor ki:

    Kolay gelsin Şirine, güzel yorgunluklar bunlar boşver, yanına beni de alsan hiç yoruldum demem ama evde otururken yoruldum diye mızıldanabilirim 🙂 Yazın 3 gün istanbul'daki koşturmamda hiç yorulmamıştım hatırlarsan. Kadın kısmına gezme olsun derdi annanem 🙂 Bu arada dün Lale hatırlattı ve o kaydını sildirdi 🙂 Ada veya Arzu demiştik bu ay ama sanırım hiçbirimiz açısından mümkün görünmüyor Ocak'ta onu okumak. En iyisi biz onu ayla değil bu yılla işaretliyelim ve yıl içinde bir şekildi okuyup tartışalım, ne dedin bu datlu sözüme 🙂 Öperim biçok…

    • özlem öztürk diyor ki:

      Anneannen çok haklıymış Leylak Dalım. Ben de gezmelere bayılıyorum. Ada ve Arzu'yu Aralık ayında aldım, hazır ettim ben. İlk yirmi sayfasını da okudum ve hiçbir şey anlamadım. Ben de bir erteleme yapılmasından yanayım çünkü şu anda okusam da kitaptan bir şey anlamayacağım. Daha anlaşılır bir şeylere ihtiyacım var. Süper olmuş yani kararınız, nasılsa senenin birmesine daha çok var 🙂
      Sen de seni öperim.

  4. Gamze Esra Ersöz diyor ki:

    Özlem bütün listendeki maddeleri tek tek yapıldı olarak işaretlersin umarım 🙂
    Bu arada Lizbon harika bir şehir.Benim şu ana kadar gördüğüm Avrupa şehirleri içinde Paris ile beraber başı çekiyor.
    Tüm tatil yazılarını merakla bekliyor seni de çok öpüyorum 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Gamzecim Lizbon'u gerçekten merak ediyorum. Şu anda yediklerime dikkat etmeye çalışıyorum biraz. Özellikle Lizbon'da yemekler konusunda kendimi kaybedeceğimi düşünüyorum. Bir kilo bile versem, orada keyifle o kiloyu geri almaya razıyım.
      Bir türlü yapmak istediğim şeylere vakit bulamıyorum. Bugünkü Franszıca kursumu ektim mesela. O kadar yorgundum ki evde kalıp dinlenmek istedim.
      Evde olmak da acaip iyi geldi bu arada 🙂
      Sevgiler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir