Yeni yıldan ne bekliyorum?

Geçen sene düzgün bir şekilde devam ettirmeyi başaramadığım ”altı dakikalık” yazı çalışmalarına tekrar başladım.  Yeni yıl gelmeden önce bu sefer bu işin içinden alnımın akıyla çıkabilmem için gerekli hazırlıklara başlamıştım. Kendime göre geçen seneki başarısızlığımın geçerli sebepleri vardı. Kuşe kartona basılmış ve her biri numaralandırılmış 365 kelime beni strese sokuyordu. Yazmayı bir gün atlarsam moralim bozuluyor, sanki ipin ucunu kaçırmışım gibi hissediyordum.

Ben de şöyle yaptım: Kelimelerin yazılı olduğu kartonu elime aldım ve her bir kelimeyi teker teker kestim. Böylece kelimelerin sırası bozulmuş oldu. Sonra kelimelerimi bir kavanozun içine attım.

Nasıl rahatladım bilemezsiniz.

Şimdi her sabah ya da akşam kavanoza elimi daldırıyor ve bir kelime çekiyorum. Sonra günün canımın çektiği bir saatinde cep telefonumu altı dakikaya ayarlıyor ve başlıyorum yazmaya.

Bugün itibariyle ”altı günlük” bir başarı hikâyem var.

2015’te yapmak istediklerimden biri bu.

Diğeri pek tabii daha çok seyahat etmek ve yine çok kitap okumak. Pek fena değil ha? Kendimi çok zorlamadan, yapabileceğim şeyleri sıralıyorum.

Kelime kavanozum daha çok yazma isteğimi gösteriyor.

Bir de evde uygulamaya sokmayı düşündüğüm başka bir kavanoz hikâyesi var. Füsun Hocam geçenlerde facebook sayfasından paylaşmış: Mutluluk Kavanozu.

”Ye, Dua Et, Sev” kitabının yazarı Elizabeth Gilbert’ın uyguladığı bir yöntemmiş bu. Bir kavanozu alıyorsun ve akşam olduğunda günün ne kadar keyifsiz geçerse geçsin seni mutlu eden bir şeyi bir kağıt parçasına yazıp kavanozun içine atıyorsun. Yılsonu geldiğinde kavanozu boşaltıp, sene içindeki küçük mutluluklarını tekrar okuyorsun.

Kuzey ve benim için harika bir mutluluk oyunu bu!

Bizim evde mutsuzluğa hemen kapılıveren iki kişi var zira: Kuzey ve ben!

Ekibin diğer üyesinin mutsuzluklardan bile mutluluk çıkarabilecek bir yeteneği var. O öyle diyor yani. Bana sorarsanız bu durumu genişlik olarak tanımlardım. 😍

Elizabeth Gilbert fotosu şuradan. Kolajdaki diğer fotoğraf, kavanozumuzun üstüne yapıştırabilceğimiz etiketler: Şuradan.

Koskocaman bir yıl için daha ne dileyeyim?
Ha bir de son olarak, altı gündür Kuzey’e de günde on dakika günlük yazdırıyorum.
Günlük yazma alışkanlığını kazandırabilirsem oğluma, benden mutlusu yok.
Bu arada yeni yıla 359 gün kaldı.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Yeni yıldan ne bekliyorum?” yazısında 7 düşünce

  1. Bloglar Yarışıyor, Siz de Katılabilirsiniz diyor ki:

    Bloglar Yarışıyor ile siz de blogunuzla kazanmaya aday olun, promosyon ödüller kazanın. Sponsorlarımızın desteği ile bloglar arası etkinlik yarışmamızı düzenliyoruz. Siz de başvurun kazanan olun, farklı kategorilerde çok sayıda site ödüller için yarışıyor. Detaylı bilgiyi websitemizden öğrenebilirsiniz. İlginiz ve desteğiniz için teşekkürler!

    Web: http://www.bloglaryarisiyor.net
    Mail: iletisim@bloglaryarisiyor.net
    Tel: +90212 330 9707

    • özlem öztürk diyor ki:

      Yeni yıl projelerim küçük gördüğün gibi…. Günde altı dakikalık kelime oyunları; altından kalkabilir miyim bilmiyorum. Bugünün kelimesi sabah çektim kavanozdan ''söz''.
      Pazartesi günü itibariyle çam ağacımızı ve tüm süsleri topladım. Evin içi de benim gönlüm de açıldı valla. Ne çok yer tutuyormuş.
      Diğer taraftan ağacı kaldırmasaydık bir daha kurmak için zaman kaybetmezdik.
      Ben de hepimize başarılar diliyorum. Yapacak ok iş var, çoook….

  2. TUĞBA'NIN DÜNYASI diyor ki:

    Ahhaahaa ben daha yeni yıla kaç gün olduğunu sayma moduna giremedim:) Ya hatta yeni yıla girip girmediğime de emin değilim psikolojik olarak. Neticede hiiiiç bir şey değişmedi bizim buralarda, bir renkli ışık bile göremedik yahu.
    Şu yazma programını sevdim. Kelimeleri de pek merak ettim, bana da lazım böyle bir şey. Ama offf yapamadığım o kadar çok şey var ki eminim bunu da yapmam. Mutluluk oyunu da güzelmiş, ben o kavanozdan 5 tane doldurabilirim şu sıra. Türkiye tatili zamanı geliyor ya sıkılıyorum daha fazla, hani artık bir an önce gitsek moduna girdim ama işin komik tarafı oradayken de insanlardan bunalıyor buradaki minnak evime dönmek istiyorum. İşin içinden nasıl çıkacağımı bir bulabilseydim iyi olacaktı.
    Kuzey için yazma alışkanlığı kazandırman da süper fikir eminim 10 dk lık periodlar ona iyi gelecekti ve gerçekten severse kendiliğinden yazar zaten sonrasında. Benim eski çocukluk günlüğümden biri hala duruyor ve her sayfasında, bu sabah kalktım elimi yüzümü yıkadım kahvaltımı ettim diye başlayan satırlar var:) O performanstan buralara gelmek büyük mutluluk..
    Kocaman sevgiler öpücükler

    • özlem öztürk diyor ki:

      Kuzey'in yazdığı günlük de senin yorumunun son satırlarındaki gibi… Çok sevimli bence 🙂 ''Bugün okul vardı, derslerimi yaptım, kartlarımla oynadım. Şimdilik yazacaklarım bu kadar! Yarına görüşürüz''
      Bence zamanla yazdıkları değişecektir. Bizde de aynısı olmuyor mu aslında? Yazdıkça fark etmeden gelişiyorsun. İnsan eski yazılarına bakınca, ''bunu ben mi yazmışım?'' diye düşünüyor. Tabii, o gelişmeyi görmek çok güzel bir duygu. Buralarda da yeni yıl teması benim gözüme çok çarpmadı. Bunda benim alışveriş merkezlerine çok gitmememin de katkısı büyük. Mümkün olduğunda gitmemeye çalışıyorum böyle yerlere. Gittiğimde lüzumsuz şeyler alarak geri döndüğümü fark ediyorum. İnsna neden ihtiyacı olmayan bir şeyi alır ki?
      Bu senenin ortalarında Paris Letters diye bir kitap okudum. Janice MacLeod isimli amerikalı bir kız hayatından çok sıkılır ve sonuçta bir dolu aşamalardan sonra işini bırakarak bir yolculuğa çıkmaya karar verir. İki yıl boyunca çalışmadan geçinebilmek için para biriktirmesi gerekir. Bunun için önce evdeki lüzumsuz eşyalarını atarak işe girişir. İç temizliği gibi bir şey yaptığı. Eski çoraplar, iç çamaşırları, hiç kullanılmayan giysilerle bşlar işe. Sonra etrafa dağılmış bozuk paralarını toparlar. Yaptığı tabloları bir sitede satışa koyar. istemeden, sadece insanlar kırılmasın diye gidip para harcadığı yerlere gitmeye son verir…. Böyle bir dolu ayrıntı, daha neler neler…. Sanırım ben kitaptan etkilendim. Hayatımı kısıtlayacak bir harcamama durumu olmasa da, bir şey
      alırken üç kez düşünme kuralı koydum kendime. 🙂 Nereden nereye geldim yine ya! Sana yazarken hep çenem düşüyor benim… Kelimeleri yazıp yollayayım sana istersen, nolcak?

    • TUĞBA'NIN DÜNYASI diyor ki:

      Biliyor musun Özlem bunca yaşadığım hayata güzelliğe aileme dostlarıma şükrederken yine de bir yerlerde hep herşeyi bırakıp gitme isteğim de var bu kız gibi. Ama büyük cesaret ve aslında biliyorum ki bırakıp gitmek istediğim şey sadece kırgınlıklarım, keşkelerim, pişmanlıklarım ve yerli yersiz iç sıkıntılarım. Yani gitsem de yine de ben aynı ben olacağımdan, gitmek de bir işe yaramazdı herhalde. Bu kitabı merak ettim. Son zamanlarda bu tür bırakıp gitme hikayeleri okudum hep ardı ardına bloglarda yazanlar da var, tanıdıkların tanıdıkları v.s
      Kuzey'e sevgilerimi ilet ve yazmaya devam etmesini söylediğimi ilet ona kelimelerin büyüsünü anlat ki sen çok iyi biliyorsun.
      Artık ben de alırken düşünüyorum birkaç kez, bazen kendime yenik düştüğüm de oluyor ama bu aslında hep uzaklıktan. Burada 6 ay bizi kafese kapatıyorlar ve yurda gelince de kafesten fırlayan hayvanlar gibi oluyoruz tabiri caizse. Markete girince bazen ağlıyorum biliyor musun, tanrım ne kadar çok şey var diye, en son pazar yerinde dolmalık biberleri koklarken insanlar bana uzaylı gibi baktılar:) Yani orada ki aslında fikren tamamen katıldığım alışveriş merkezlerine gitmemek fikrinde olan arkadaşlarım var senin gibi, benim için alışveriş merkezleri bir cennet gibi. Çünkü kısacık zamanda çok fazla yer ve şey görmemde bana yardımcı oluyor. Elbette Türkiye hayatına uyum sağlamaya başlayınca eminim ben de böyle hayranı olmayacağım:) Bu tamamen olanaksızlıkların yarattığı duygu yanılsaması durumu.
      Kelimeler için teşekkür ederim. Aklıma gelen kelimeleri mi yazacağım yoksa bu işin bir formülü mü var anlayamadım tam. Eğer elinde hazır bir format varsa yollayabilirsin elbette ama tek tek yazacaksan kıyamam yaa olmaz:) Uğraşma o kadar. Sadece kelimeleri nasıl seçeceğim kafama göre mi yazayım onu desen yeter:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir