Kasımda Aşk Başkadır. Ah güzel Kasım! Sanki benden habersiz, sessizce yanımdan geçtin. Geçen cumartesi günü sabahın köründe yataktan kalktım. Bir gece önceden evdekileri örgütlemiştim. Eğer hafta sonu ağaçların yapraklarını döktükleri bir yere gitmezsek, hafta içinde bir gün ben kendim gidecektim. Sözlerim istediğim etkiyi uyandırmış olmalı ki, yataktan kalkmak zor gelse de hep birlikte evden dışarı…
Aylık Arşivler: Kasım 2015
İşte Jaipur. Sonunda geldik. Görünüşe göre Jaipur‘da yapılacak çok şey var gibi görünüyor. Seyahatin sonlarına yaklaşıyoruz ve itiraf edeyim ki ben biraz yoruldum. Bunun sebebi sadece bedensel yorgunluk değil. Geldiğim şehirlerde yorulana kadar gezmek istiyorum ama aralarda da oturup bir yerlerde çay-kahve içmek, düşünmek için ara vermek istiyorum. Bu ülkede hem zaman durmuş hem de…
Hani hiç bıktırmayacağımı bilsem size her gün Paris’ten bahsetmek isterim. İçime neden bu kadar dokunduğunu, canımın sıkıldığı her an neden orada olmak istediğimi, ruhumda yankılanan oraya aitmişim hissinin nereden geldiğini uzun uzun anlatmak. Bu söylediklerimin bir anlamı var mı bilmiyorum ama hislerim bunlar. Evde hayaller kuruyoruz çoğu zaman. Herkes kendine bir süper kahraman özelliği…
Cumartesi sabahının en güzel yanı sabah erkenden uyanıp Polonezköy’e gitmek oldu. Saat 6.45’de telefonun alarmı çaldı. Kuzey, ”Anne, beş dakika daha!” diye sızlandı. Bundan kuvvet alan koca, ”Ben sana Kuzey’e sor, o gitmek istemezse ben de gitmem.” demiştim dedi. Gerçek şu ki, bizim evin aksiyon almakta zorlanan kişisi Selçuk. ”Eee, gitmeyelim o zaman!” dedim. Ben…
Agra Kalesi ‘ne gideceğiz. Yine erken bir sabah… Hindistan’da güneşi karşılamak için bir dolu sebebimiz var. Bir sabah Ganj Nehri’nde karşısına çıktık güneşin. Bu sabah Tac Mahal’in arkasından doğsun diye bekleyeceğiz. Odanın telefonu erkenden çalmaya başlıyor, kalkma vakti geldi. Agra Kalesi ve Tac Mahal’e yolculuk Kuzey olsa şöyle bir soru sorardı: Neden Tac Mahal’i…
Sanki üzülecek başka bir şeyim kalmamış gibi hâlâ kaçıp giden o sonbahara üzülüp duruyorum. Tüm gelip gitmelerime rağmen şimdiye dek karşıma çıkan en güzel sonbahardı ve ben kıymetini bilemedim. Ne zaman geleceğini bilemeyen bir hastalığa teslim ettim tüm seyahatimi, sarı sonbaharı. Şehir, rüya gibiydi. Daha önce hiç görmediğim naif bir örtü almıştı omuzlarına. Hafiften bir…
Stephen King’in yazmanın püf noktalarını okurlarına anlattığı kitabını okuyunca tabii ki aydınlanmadım. Yazarın kendisinin de söylediği gibi öyle bir şey yok zaten. Yazma aşkı ile tutuşanların hevesle okudukları bu kitapların en güzel yanı çok ünlü yazarların da zor yollardan geçtiğini, çok çalışarak ve yılmayarak bu işin üstesinden geldiğini öğrenmemiz. Stephen King de şöyle diyor zaten: Başkaları…
Listeler yapmaya bayıldığımı bin defa falan söylemiştim buradan. Sanırım liste yapmak kadar liste yapmaktan hoşlandığımı söylemeyi de seviyorum. Yapacaklarımı gözden geçirip bunları listeler halinde önüme koyduğumda hayatım düzenli olacakmış ve listelediğim güzel şeylerin arasına hiçbir kötü ve istenmeyen şeyin göremeyeceğini düşünüyorum. Neyse ne artık! Kasım ayı için yapacaklarımın arasında ilk olarak Hindistan yazılarını tamamlamak…