Aylık Arşivler: Ocak 2016

Mario Vargas Llosa: Hınzır Kız

     Bir yazıya başlamanın en zor kısmı, başı; yani ilk paragraf. Burası, benim en çok zorlandığım yer. Nedense ilk paragrafta oyalanıyor, konunun dışında bir yerlerde geziniyorum. Daha iyi yazmaya karar verdiğim ilk yıllarda, -ilk yazıya giriş hikâyem Mario Levi ile oldu-, ödevlerimi günlerce düşünür, dururdum. Bu uğraş günlerimi alırdı. Düşündüklerimi yazıya döktüğümdeyse, okuyanın hemen…

Bana Bir Masal Anlat Baba…

Bazı dönemler olanlardan fazla etkileniyorum. Üstüme huzursuz bir hal peydahlanıyor, kovuyorum gitmiyor. Böyle zamanlarda ne yediğimin tadı oluyor, ne içtiğimin. Uykularım zaten çok zamandır bölük pörçük. Bebek gibi mışıl mışıl uyumanın gerçekten ne anlama geldiğini, uykularımı kaybettikten sonra anladım. Tıpkı hamilelere söylenen ”Allah hayırlısıyla kurtarsın!” demenin ne olduğunu hamileliğimin son aylarında anlamam gibi. Şimdi biraz…

Bu sene ne okusam?

Bu sene elimdeki kitapları biraz azaltayım diye düşündüm; zira geçen seneden okuyacağım diye iştahım kabara kabara aldığım bir dolu kitap var. Öylece duruyorlar. Daha önce de söylediğim gibi alma hızıma okuma hızım erişemiyor. Yıllar içinde de sahaflardan, kitapçılardan, fuarlardan alınmış bir sürü kitabın raflarda yattığını düşünecek olursam, bizim evdeki okunmamış kitapların okunma ihtimali yok. En…

İstanbul’da kar yağınca Özlem ne hisseder?

     Evde her yağdığı için bayram yapan biri var. Okula gitmediği için mutlu.  Güzel bir okula gidiyor, çoğu şeyi eğlenerek öğreniyor, kendini ifade etmesine haddini aşmaması şartıyla izin veriliyor. Birçokları fikrime katılmayacaklarıdır ama benim için önemli bir konu haddini aşmamak. Kendini ifade etmek başka bir şey, çemkirmek, her b.ku bildiğini zannetmek ayrı! Kibar olamayacağım….

Kaçırdığım güzel şeyler: Öykünün Ev Hali

     ”Pencerenin önüne, çayınızı, kahvenizi, defterinizi, biraz kurabiye ve telefonunuzu alıp uzunca bir süre kalkmamak üzere yerleşin. Bulutların akışını, rüzgârın değişimini, gök gürlemesini, şimşekleri dikkatlice izleyin. Defterinize notlar alın. Beş duyunuzu açın. Yağmur “birdenbire” yağmayacaktır artık öykülerinizde.Gözlem yapmak, yazıyla dünyalar kurmak ve yazının gücüyle okuyucuyu öykünün biraz öncesinin ve biraz sonrasının içinde tutmak yazarın…

Güzel Şeyler Durağı

Burada, yani blogda beni rahatlatan bir şey var. Yazılarımın sayısını istediğim oranda arttıramasam da tüm akıl karışıklıklarım ve can sıkıntılarımın arasında burada soluklandığımı fark ediyorum. Yazmak bir nebze daha kolaylaştı sanki. Neyi yazsam diye düşünmediğim için olabilir belki. Nasılsa yazmaya başlayınca bir şeyler dökülüyor klavyenin ucundan. Zaman zaman düşündüğümün farkında bile olmadığım şeyler çıkıyor ortaya….

#damladakiokyanus : Hadi bir iyilik yapalım.

Öyle ihtiyacım olduğu bir anda geldi ki sevgili Mümine‘nin mesajı. Umudum bitmiş, kötülüğün galip geleceğini düşünür olmuştum. Etrafımdaki herkes birbirine bağırıyor, trafikte insanlar birbirini boğazlayacaklarmış gibi davranıyordu. Asansöre binecekler, inecekleri beklemeden asansörün içine hücum ediyor, markette kasa kuyruğunda neden bilmem herkes birbirinin önüne geçmeye çalışıyordu. Birilerinin üzüntüsü birilerinin sevinci olmuştu. İnsanın içinde iyilik vardır. Tüm…

John Berger’le Düğüne…

Cumartesi sabahı kahvaltımızı yaptıktan sonra, ”Hadi Cadde’ye gidelim,” dedim. Kuzey hâlâ uyuyordu. Eğer bizimle gelmeyi istemezse benim de onu götürmeye niyetim yoktu. Dün gece hep beraber aile aktivitesi yapmıştık nasıl olsa. Kafamın üzerinde, ”Hadi eve gidelim, çok sıkıldım ben,” diye boza pişirmesini kaldıracak halim yoktu işin açıkçası. Son iki sınavına çalışırken de onunla hiç ilgilenmeyip,…