Aylık Arşivler: Şubat 2016

Ben yürürken dünyada neler oluyor?

Bugün yürüyüş arkadaşım olarak Barry White’ı seçtim. Birkaç şarkı sonra Barry White  aradığım tadı vermeyince Whitney Houston dinlemeye karar verdim. Sesinin tanıdık tınısı kulağıma ulaşınca bir otel odasında öldüğünü anımsadım. Oradan Los Angeles seyahatimize ışık hızında yol aldım. Yolun karşısında durup Pretty Woman filminin çekildiği Regent Beverly Wilshire oteline nasıl da uzun uzun bakmıştım. Sonra tuhaf bir…

Bizim evde neler oluyor: Hayal Fabrikası!

Bu aralar günler çok hızlı geçiyor çünkü ben çok çalışıyorum. Keyifle geçen Laponya tatilinden sonra bünyemin izin verdiği ölçülerde çalışıyorum. Akşam eve gittiğim zaman genellikle külçe gibi oluyorum. İşle ev arasındaki on dakikalık yolu son zamanlarda yarım saatte alır olduğum için yolda da bir sürü zaman kaybediyorum. Vücudumla birlikte beynim de yoruluyor. Bir koltuğa serilip,…

Simone de Beauvoir okumak sizi de korkutur muydu?

Uzun zaman kafamda Simone de Beauvoir okumayı olgunlaştırdım. Ne zaman bir kitapçıya gitsem, yazarın kitaplarının dizili olduğu rafın önünden geçiyor, soyadlarının alfabetik sırada birbirlerinden uzak olmasından dolayı, ayrı raflarda yer alan Sartre ve Beauvoir kitaplarının kaderlerine usulca gülümsüyordum. Simone’u okumaktan yıllarca uzak durdum. Onu okuma yetisine ulaşmam için çok kitap okumam gerektiğini düşünüyordum. Korkumu usul…

Kutlanmayan bir sevgililer günü: Şubat’ın 14’ü.

Senenin bu zamanı Paris’e doğru yola düşmenin zamanı. Her sene gittiğimiz tekstil fuarları senede iki kez yapılıyor: Biri soğuk şubat ayına denk düşüyor, bir diğeri bazen bizi ılık havayla karşılayan eylül ayına.      ”Bu sene bu soğukta Paris’e gitmek istemiyorum,” dedi Selçuk. Kahvaltının ortasındaydık. İkinci bardak çayımı yudumluyor, mutfak penceresinden görünen karla kaplı bahçeye…

Kahve Molası

Cumartesi sabahı itibariyle 1.5 saatlik boş zamanım var. Kuzey ders yapıyor, bu arada Selçuk bir şeylerle ilgileniyor. Ben de ne yapacağıma karar verememiş bir halde koltuğun köşesinde oturuyorum. Telefon sehpanın üstünde, uzanabileceğim bir mesafenin dışında ama arada yanıp sönen mesajlar gözüme ulaşıyor. Son birkaç haftadır telefonu elime alasım yok. Facebook’tan çok sıkıldım. Sebebini onlarca kez…

Kuzey Kutbuna Yolculuk

Tatil bitti ve gerçek hayata geri döndük. Ne olacaktı sanki? Tatile gittiğimiz yerleri cebimize koyup eve mi getirecektik? Size bir şey itiraf edeyim mi, bırakın çocukluğumu, büyüyüp de yetişkin olduğumda dahi aklımın yetemeyeceği bu yerlere, dünyanın tuhaf köşelerime gideceğimi hayal edemezdim. Gece kurduğum düşlerin hepsini makul seviyelerde tutmaya çalışır, umutsuzluğa yatkın kalbimin sızılarını, kendimi teskin…