Aylık Arşivler: Nisan 2016

Çelınç- Gün # 9: Hangi alanda iyi olmak isterdiniz?

Bu çelınç meselesi beni zorlamaya başladı. O yüzden seyrek aralıklarla, canımın istediği sıklıkla soruları cevaplıyor olabilirim. Görüldüğü üzere şimdilik hiçbir soruyu atlamadım. Bu soru karşısında da cesur davranacağım ve gönlümden geçeni buraya yazacağım. Efendim lafı uzatmama gerek yok: Yazar olmak isterdim.     Sabahleyin dokuz gibi uyanmak, uzun bir kahvaltının ardından yazmak üzere dağların yamaçlarına…

Teşekkür pazartesisi #3: Hayat, geçen hafta…

İşlerin peşinde koşarken haftanın nasıl geçtiğini anlamadım. Cumartesi bütün günüm de bahçede ot yolarak, toprağı eşeleyerek geçti, gitti. Güneş ara ara yüzünü gösterdi. Pazar sabahı erkenden kalktım, akşamdan yoğurduğum ekmeğimi fırına atayım dedim. Bir şeyler ters gitti. Hamur ne koyduğum kaptan, ne de ellerimden ayrılmak istemedi. Nereye bıraktıysam oraya yapıştı, bana ”Bugün değil! O güzel…

Bir çelincın peşinden koşarken: 8

Sizi gülümseten bir şeyleri bizimle paylaşır mısınız? demiş Saçaklı 8. meydan okuma gününde 🙂 Ben neden herkesin güldüğü şeylere gülemiyorum diye kendime çok kez sormuşumdur. Keşke öyle bir yeteneğim olsaydı benim de. Bakın yetenek diyorum çünkü öyle büyük bir şey benim için her şeyde gülünecek bir şey bulabilmek ve gülmeye yatkın olabilmek.    * Benim…

Yakalayacağım çelınç seni- Gün 5-6-7

Koleksiyonunu yaptığınız herhangi bir şey var mı? Fotonun çelıçla hiç ilgisi yok. Kendisi sanırım nisan ayı okuduğum tek kitap olarak kayıtlara geçecek. Var, vallahi! Kitap…. Durmadan kitap alıyorum. Ara ara aldığım kitaplar öyle çoğalıyor ki bu sene kitap almayacağım diye bir laf atıyorum ortaya. Elbette dayanamıyorum, yine alıyorum. Kitaptan başka her şeyi almamaya direnç gösterebilirim….

Çelıncı Toparlama Gayreti- Gün 2-3-4

Göbek adınız nedir? Sizin için önemini anlatır mısınız? Göbek adım yok. Göbek adımın olmasının değil, olmamasının benim hayatımda bir önemi var galiba. Aslında şimdi bu konunun pek bir önemi yok da çocukluğum boyunca iki kardeşimin de göbek adının olması ve benim olmaması ciddi bir sorundu. Bu konu yüzünden psikolojik olarak etkilenmiş falan olabilirim. Hatta belki…

Beni kahreden bloglar

Blog yazmaya başlamadan önce internette sadece aradığım bir bilgiye erişmek için dolaşırdım. Bazen girdiğim bir yazının içinde kaybolur, aynı dilden çıkan başka yazıları da okurdum. Özgün kişilerin yazılarıyla doldurduğu o sitelerin ”blog” diye nitelendirildiğinden, bu işin de ”bloggerlık” diye tanımlandığından haberim yoktu elbette. Herkes blog yazabilir. Keşke herkes yazsa. Ruha iyi gelen bir şey bu….

”Çelınç varmış!” Benim de yapasım var vallahi- Gün:1

Fermina‘da gördüm önce. Saçaklı, challenge’ı başlatmış. Sonra giderek çoğaldı düelloya katılanlar. Benim de içim kaynadı. Tamam, hiçbir şeye tam anlamıyla zaman ayıramıyorum, yetişemiyorum ama gönlüm de her şeye bulaşmayı istiyor işte. Annem ben daha küçükken bu huyuma çok kızar, ”maymun iştahlı” derler senin gibilere diye söylenip dururdu bana. Her gün okuldan başka bir istekle gelirdim:…

Teşekkür pazartesisi: Hayat, geçen hafta…

Hafta sonu yazmaya niyet ettiğim ”Teşekkür Pazartesisi” yazısını yazamadım. Neyse ki yazamama sebebim affedilecek cinsten. Çünkü hafta sonu bahar vardı, kendimi elimde devamlı tazelediğim çayımla hayatın akışına bıraktım. Pazartesi sabah hallederim nasıl olsa dedim, olmadı. Akşamın bu saatine kadar masanın önüne, kendime ait birkaç saati harcamak için oturamadım. Yine de gün bitmiş sayılmaz. Kuzey’ciğim arkadaşlarıyla…