Seyahat deyince aklınıza ne geliyor? Sadece yaşanan birkaç günlük mutlu anlar mı, yoksa seyahatin ardından peşinizi bırakmayan özlem dolu dakikalar mı? Bir kere yola düştün mü hep gitmek, hep yolda olmak istiyorsun.
🌍”Paris bir Şenliktir” değil mi?
Bunu hepimiz biliyoruz. Hemingway yıllar önce bize bu şehrin sırrını verdi. 1940’ların Paris’ini, restoranlarını, bistrolarını, yazı yazdığı küçük odaları anlattı. Aradan bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen ne zaman bu kitabı elime alsam, Hemingway’in anlattığı sokaklarda geziniyor ve tanıdığım Paris’le karşılaşıyorum. Bu kitabın Paris özlemine iyi geldiği tecrübe edilmiştir ve senede bir kez okunması şiddetle tavsiye olunur.
Seyahat edenlerin sıklıkla karşılaştığı his : Özlem
🌍 Televizyonun karşına geçebilir ve Paris filmlerinden birkaçını peş peşe seyredebilirsiniz. En favori filmim Woody Allen ve ”Paris’te bir Gece Yarısı”. Böyle bir mucizeye tanıklık etmek için neler vermezdim. Düşünsenize en çok bulunmak istediğiniz bir dönem için hiç beklemediğiniz bir anda elinize bir giriş bileti veriliyor. Mucizeler neden sadece mucize olarak kalmak zorunda?
🌍 Seyahat edenlerin eşlikcisi, müzik : Edith Piaf
Bu müthiş kadının en çok hangi şarkısını seviyorum diye düşünüyorum ve karar vermekte çok zorluk çekiyorum. Sanki her bir şarkı şehrin bir parçasını taşıyor içinde. Özlemle yanan bünyeye pansuman yapmak için Fransız şarkılarından iyisi yok.
Şarkılarda kaybolmak
🌍 Artık güzide şehrimiz İstanbul’da da La Duree açıldı. Gitsek, renkli renkli makaronlardan birkaç tane alsak, yanına da köpüklü bir sütlü kahve ısmarlasak, olmaz mı? Neden olmasın? Maksat azıcık özlem gidermek, yeniden buluşana kadar Paris’ten ufak bir ısırık almak.
🌍 Paris’e her seyahat ettiğimde sayfalarca yazdığım günlüklerin var. Yağmurlu Paris’i yazmışım, güneşte kavrulduğum Paris’i anlatmışım, kitapçıların Paris’inden söz etmişim, yazmışım da yazmışım. Çok özlediğimde açıp günlüklerimi okuyorum. Maziye dönmek, aşka bulanmak bu olsa gerek. Çok iyi geliyor.
🌍 Elbette eski fotoğraflara bakmak. ”Sen ne güzel bir şehirsin Paris böyle?” diye iç geçirmek. Her koşulda bu şehri seveceğine dair söz vermek.
🌍 Frank Sinatra ve benim içime su serpen “I love Paris” şarkısını bir kez daha dinlemek. Telefonunuzda yok mu yoksa bu şarkı?
🌍Çaresizliğin son aşamalarındaysanız eğer Google Abi’ye başvurmakta fayda var. Uzaktan da olsa şehrin sokaklarında gezinmeye ne dersiniz? St. Michel Çeşmesinin civarına bir göz atabilir, Notre Dame civarına geçip Shakespeare and Company kitabevinde çaylarını yudumlayan var mı diye bir göz atabilirsiniz.
🌍 Olmuyor mu? En iyisi uçak biletlerine bakmak. Kendinizi ikna etmek için öncesinde şunları yüksek sesle söylemeniz gerekecek. ”İki ay boyunca dışarıda yemek yemem, yeni bir şey almam, harcamalarımı kısarım.”
Hâlâ ikna olmadıysanız dünyaya bir defa gelindiğini kendinize hatırlatın.
📌 Gelelim daha önce yazdığım Paris yazılarına:
Çok ama çok sevdiğim film, Paris’te Gece Yarısını okumak için renklendirdiğim linke,
Yine çok sevdiğim bir yerden bahsettiğim Shakespeare and Co. kitapçısını okumak için de işaretlediğim yere tıklayınız. Pişman olmayacaksınız. Neden mi? Paris, her zaman iyi fikirdir de ondan.
Ben edebi bir Paris’in peşindeyim diyorsanız; HEMİNGWAY’i ve onun Paris’ini okumak için ilgili yazıya alayım sizi.
Sevgili Özlem,
Senin Paris yazılarının etkisiyle herhalde hafta sonu film klübü için Paris Jötem’i seçtirdim. Aslında bir yönetmen seçip 3 ay üstüste onun 3 filmini izliyoruz ama yaz dönemine girdiğimizden ve klüp 2 ay tatil olacağından bir tane film seçelim keyifli dedik ben de arkadaşa bu filmi aldırdım. Üçüncü izleyişim olacak ama ne yapayım seviyorum…Aylin..
Filmi hatırlıyorum. Ne iyi yapmışsın. Benim de şifa ve özlem filmlerim var. Bu sabah oy verme işini hallettikten sonra eve gelip kahvaltıya oturduk. Yan komşularımız eklendi bize. Sohbet, muhabbet derken zaman ilerledi. Onlar oy vermeye gittiler, ben de yaklaşan tatilimizin son rütuşlarını halletmek için masaya kuruldum. Temmuzun onunda Perigord/ dordogne civarına gideceğiz. Kuzey’i ve arkadaşını kampa bırakıp biz Selçuk’la civarda gezineceğiz. Hayat hızla akınca biletlerin ardındaki işlemleri yapamadık. Ancak otelleri hallettik. Araba kiraladık. Şimdi bir rota çiziyoruz kendimize 😎
Zor bir haftaydı bu hafta. iyi ya da köttü bir şekilde bittiği için seviniyorum. Sanırım sırf bu sebepten kalbimi hafif tutmaya çalışıp çayla sohbetle şifa arıyorum kendime. Güzel bir Fransız filmi her daim iyi gelir bünyeye. Sevgiler.
Müthiş bir yazı. Paris ve Paris sevenler yaşasınnnn! Bu arada 9 numara banko;)
Natali,
Ben neden bu yorumuna cevap yazmamışım ki? Her seferinde aynı dilekleri tekrar ediyorum kendime. Bloguma daha fazla vakit ayıracağım diyorum. Bu dilekleri kendime sıralarken de kalpten sıralıyorum inanki 😀 Sonra hayat baş köşeye kuruluyor ve diyor ki bana, “Öyle planladığın gibi yaşayamazsın bu hayatı, gelene şükredip devam edeceksin yoluna.” Yani ben yetişemiyorum. Her şeyi yapmak isteyen ruhum havalanıp duruyor mütemadiyen.
Ne güzeldi birlikte Paris. Bu da hayatın bize sürprizlerinden biri oldu bence.
Çok öpüyorum seni.
Sevgiler
Çok güzel bir yazı olmuş, bolca his veriyor okuyana. Elinize sağlık, en kısa zamanda gitmek üzere…
Teşekkürler Melis. Paris her zaman iyi fikir, biliyorsun. Ve beni en çok mutlu eden, hiçbir organik bağım olmamasına rağmen yuva gibi hissettiren bir yer. 😍 Paris özlemi yüreğime çöreklenince oturuyorum ve Paris’i hayal ediyorum. Mutluluğa giden en kısa yol. 😀
:)Umarım en kısa zamanda gider keşfetmediğin yeni noktaları da keşfedersin Özlemcim.Öpüyorum…
Gamzecim,
Hepimiz her zaman gönlümüzden geçen en güzel yerlerde oluruz inşallah. 🙏