52 Liste Projesi
Listeler peşi sıra yapılıyor, günler birbirini takip ediyor. Bu sene yaz geç gelecek besbelli. Olsun. Ben bu serin havalardan, ağaçların, çiçeklerin yağmura doymasından çok memnunum. Çoğunlukla hafta sonları, -insan çalışınca evinin konforunun hafta içi yaşayamıyor ne yazık ki-, mutfağın önündeki korunaklı açıklığa yerleşip bahçeyi seyrediyorum. Klasik şeyler oluyor günümü güzelleştiren, bildiğiniz şeyler: Çay, kahve, yine çay, yine kahve, kitap okumak, bloga bir şeyler yazmak, olmadı hayal kurmak. Okullar kapanmaya yakın. Şimdilik iki hafta var Kuzey’in okulunun kapanmasına ya, sınavlar bitti. Böyle olunca ne yaptığı ile zerre kadar ilgilenmiyorum. Ne yazık ki tüm yaşıtları gibi internet ile besleniyor, olur da internet bağlantımızda bir sıkıntı olursa nefse alamıyor, telaşla yanıma koşturuyor. Umuyoruz ki bir şekilde internetsiz hayatın tadına varabilir. Bunlar bizden kısa kısa haberler. Bu yazdıklarımı okuyan nice insan gibi günlük telaşların içinde yuvarlanıp gidiyoruz.
Vallahi dünyada en çok anneme gülüyorum ben.
Annem çok alem bir kadındır benim. Öfleyip, pöflemeyi çok sever. Ben de her öflediğinde kızarım ona. Her telefon konuşmamız bir şekilde annemin sistemi eleştiren cümleleriyle süslenir. “Bunları oturduğumuzda çay içerken konuşuruz.” derim ona. Elbette susmaz.? Tüm bunlara rağmen en çok onunla gülerim. Çünkü annemin espri anlayışında traji komik bir yan vardır. Hani şu düşene gülen insanlar vardır ya; annem onlardandır işte. Düşene yardım etmeye koşar; lakin elini uzatıp düşeni kaldırırken de güler. Kendi düştüğünde de düşer. Çocukluğumun tüm kış aylarında camın önüne oturup, karda yürürken düşenleri seyretmek için beklerdik. ? Onunla ve özellikle küçük kardeşimle bir şeylerden bahsederken krize gireriz. Ağzımızdaki çayı falan püskürtürüz. Annemin anlattığı şeyler dünyanın en komik şeyiymiş gibi gelir bana.
Rutin yaptığı şeyler vardır. Mesela düzenli olarak babamın mezarına gider. Düzenli aralıklarla gitmeyeni eleştirir, seni vicdan azabından öldürür. Onun mezarlığa gidişindeki madenci cüce halini çok severim. İçinde kazmasının ve küreğinin olduğu sırt çantası ve annem. Babama yaşadığı komik şeyleri anlatır, mezarın üstüne çıkar, otları temizler, çiçekleri yeniler, mermerleri ovar. Torunları (üç torunu var) babamın mezarını park zannediyor.
“Hadi oğlum dedeni sulayalım.” der onlara. Hep beraber dedelerini sular bizim çocuklar.
Amerikan filmlerindeki kara mizahtan hallicedir annemin hali.
O ağırbaşlı görünüşünün altında kendi arkadaşları ile içine girdikleri maceraları ne zaman anlatsa tüylerim diken diken olur. “Şaka yapıyorsun değil mi?” diye sorarım. “Yoooo!” der anlattığı şey çok doğalmış gibi. Sanırım annemden geçme grotesk bir mizah anlayışım var benim de. Geçenlerde evinde yılan besleyen Norveçli bir kadınla ilgili çok komik bir hikâye anlattım Selçuk’la Kuzey’e. İkisinin de tüyleri diken diken oldu. Hatta Kuzey, “Bu şimdi komik mi anne?” diye çıkıştı bana. Anneannemize anlatsaydım o beni anlardı dedim bizimkilere biraz da kırılarak. Ve anneme anlattığımda gülmekten yerlere yattık.
teşekkürler
Bir şey değil 🙂
Oyy Özlem Recep İvedik tarzı filmlere nasıl gülüyorlar anlamıyorum 🙁 Son yıllarda sadece Ata Demirer'e gülüyorum.
Bak Ata Demirer'e ben de gülüyorum. Sen söyleyince anımsadım. İnsanlık komedisi, tatlı 🙂
??? çok yaşa e mi sen, dur ben de öpücemmm ?? bir de "çikolata" demişsin ya… Bu arada "you've got mail" efenim…??
Çikolata filmi umutsuzluğa, kedere, mutsuzluğa iyi gelir. 🙂 Meg Ryan'a gelince, suratına o kadar şey yaptırmasaydı daha iyiydi ya 🙂 Yine de seviyorum onu. 🙂
Harikasın??
Teşekkür ederim. Kendi kendime reçete yazıp, uygulamaya çalışıyorum. 🙂
Ay oturup bir de birlikte gülsek, çok ihtiyacım var. Ben de en çok Funda ile ve bir de arkadaşım Şener'le bizim okulun yemeklerine gittiğimde gülerim, gülmek yetmez bir de oynarım, herkes sarhoş sanır, oysa içmemişimdir bile 🙂
Hahaha 🙂 Sen beni bir de sarhoşken gör. Ay hep gülelim. Ne bu yahu? Gülecek hal bırakmadılar hiçbirimizde. Ben de seni çook özledim. 🙂
Ne tatlı yazı olmuş bu yahu bende seni öpücem??
Hihihi 🙂 Bir gün oturup içelim. Sonra da öpelim birbirimizi. 🙂