52 Liste Projesi
Liste 28- Denemek istediğiniz en çılgın şeylerin listesini yapın.
Koca bir kış mevsimi ile ilkbaharı devirdiğim liste işinde 28. haftada denemek istediğim en çılgın şeylerin listesini yapmam istemiş. Baştan hayatımda çılgınlıkların olmadığını söyleyeyim o zaman. Herkesin gözlerini kocaman kocaman açarak, hayretle baktığı o çılgın insan ben değilim, hiçbir zaman olmadım ve muhtemelen hiçbir zaman da olamayacağım. Güney Afrika’da kafesli köpekbalığı dalışı ya da dünyanın en yüksek yerinden Bungee Jumping atlayışı benim işim değil. Bir fotoğraf çektireceğim diye yılana falan da sarılamam? Tayland’da denize girip kıyıya paralel yüzmüş insanım ben. O yüzden yapmak istediğim çılgınca şeyler kimsenin ağzını açıkta bırakacak ya da yazdıktan sonra beni korkutacak cinsten şeyler değil.
Yürümek istediğim üç parkur var.
Foto: Buradan |
Bir gün çok param olursa lüks tren yolculuğuna çıkabilirim.
52 Liste Projesi
Liste 29- Çocukluğunuzda ve şu anda hayalinizdeki mesleklerin listesini yapın.
Listenin sorusunun ikinci kısmının iş hayatına yeni atılan insanları hedef aldığını düşünüyorum çünkü artık hayallerimde çalışmayan günler sık sık yer almaya başladı. İstediğim şeylere çalışmadan kavuşabileceğim bir durum mümkün olsaydı bugün kendimi emekliye ayırırdım zaten. Yapmak istediğim, gönülden dilediğim, aylaklığın keyfini çıkarmak için özlemle beklediğim öyle çok gün var ki… Sizin de var biliyorum. Çalışmak insana istediği hayalleri kurmak için de fırsat veriyor bu arada. Bunu da belirtmeden geçmek istemem. Türkiye’de çalışmak demek özgür olmak demek, söz hakkının olması demek, istediğin şeyleri kimseye sormadan alabilmek demek, daha ferah nefesler alabilmek demek? (Son cümlem subliminal falan değil direk mesaj kaygısı ile yazılmıştır. Bir yerlere not ediniz.)
Şimdi bu çocukluk denen şey aslında çok önemli bir şey. Kuzey’in “Anne ben hâlâ ne olacağımı bilmiyorum.” demesinden büyük keyif alıyorum. “Zamanı gelince bilirsin.” diyerek gözlerim açık izliyorum onu. Çoğu erkek çocuk gibi futbolcu olma hayalini kurduğu zamanlar geride kaldı. Şimdilerde daha basit ama büyüdüğünün belirtisi olan istekleriyle karşımda. Beğenilmek istiyor, dinlenmek istiyor, sözünün geçmesini istiyor, popüler olmak istiyor. Bunların hiçbirinin meslek seçimi olmadığını biliyorum ama durumu bana çocukluk hallerimi anımsatıyor. Öyle normal geliyor ki bu halleri. Doktor, mühendis, avukat ya da adı her ne olacaksa olmadan önce bunları istemesi daha önemliymiş, daha insaniymiş gibi.
Bana gelecek olursak bir ara doktor olmak istemiştim. Kay O’Brien diye bir diziden öyle çok etkilenmiştim ki onun gibi beyaz bir önlük giymek ve hastane koridorlarında gezinmek en büyük hayalimdi. Hâlâ hastanelerde geçen diziler çok hoşuma gider. Bakınız: Grey’s Anatomy.
Bu diziyle ilgili bir fotoğraf koyayım dedim, internette şöyle bir aratınca taş devrine gitmişim gibi hissettim. Doktorculuk hayalimin peşinden biraz daha büyüdüm. Tam da bu sırada Duygu Asena girdi hayatıma. Ne meslek yaptığım önemli değildi. Tam anlamıyla Duygu Asena olmak istiyordum. Onun kadar cesur, onun kadar akıllı, onun kadar korkusuz. Gerçek bir kadındı. Keşke tüm Türkiye Duygu Asena olsaydı. Ufkumu genişletirken aynı zamanda babamla aramı da açıyordu ama olsun. Tüm hayatım boyunca en sevdiğim kadınların başını çekti Duygu Asena. O dönem gazeteci olmak aklımın köşesinden geçmişti sanırım. Sonra bir dönem çevirmen olmak istedim. Gel zaman git zaman hayallerim gerçek hayatla karıştı.
Şimdilerde sorsalar ne olmak istersin diye kitapların dünyasında yaşayacağım bir şey olmak isterim diye cevap veririm. Bir kitabı çevirebilir, editörlük yapabilir ya da sırtı çantasıyla kendini yollara vurmuş bir seyyah olabilirim. ?
Ailenizin blogger’ından iki listelik hayal dinlediniz.
Hayalleriniz yaşamınızdan eksik olmasın efenim.?
Likya yoluyla Camino yolunun farkının arada konaklayabileceğimiz yerler olacağını düşünüyorum. Hosteller, oteller, yol üstü kasabaları ve hayvanlar… Likya Yolu üstünde nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz gibi geliyor. Ön yargı olabilir tabii. 🙂 Bende de yükseklik korkusu var ama İnka Yolu'nda o korkuyu yaşar mıyız bilmiyorum. umarım yaşamayız. Az önce THY'nin bir reklamını görüp aradım Peru uçuşları için. Panama üstünden ortak uçuş yapıyorlarmış. Tabii fiyat dudak uçuklatan cinsten. 🙂 Yollarda yürüyüp kendimle gurur duymak istiyorum. Öyle tuhaf meydan okumalarım var kendi önüme sürdüğüm. Ayaklarımın devamlı hareket halinde olduğu, oflayıp puflasam da kafamın içindekileri duyabildiğim haller. Bugün dedim Selçuk'a, "Ömrünüzü şöyle Avrupa'da uzun uzun yaşayamadan tükettik" diye 🙂 Böyle karamsarlığa kapılıyorum ara ara, sonra kendime "Kendine gel!" diyorum. İngiltere'deki yürüyüş yollarını merak ettim. Bir bakacağım. Serin havada yürümek nefis olur kanımca 🙂
Sıkıcı hayaller kurmaya devam edelim bence.
Sevgiler
Camino benim de hayalim. Ama garip bir hayal bu, çok para ya da zaman değil sorun, cesaret. Yorgunluk sorun değil de, kalınan yerler, yolda çıkabilecek zorluklar düşündürüyor. Inca yolu falan düşünemem bile, yükseklik korkum var çünkü. Ben de senin gibi macera, çılgınlık, risk sevmem, aşırı temkinliyim. Bu durumda farklı bir şeyler yapmak zor gibi. Ama en azından ufak bir kısmını yürümeyi çok istiyorum. Bir de İngiltere'de var bu tip güzel rotalar. Bir diğer hayalim de Transsibirya ekspresi, trenle en çok yapmak istediğim bu sanırım. Bir de sevdiğim Avrupa şehirlerinde şöyle uzun uzun, sıkılana kadar yaşamak. Görüldüğü gibi bir çokları için çok sıkıcı hayaller ama düşünmek ve araştırmak beni mutlu ediyor. Yazıp çizmek hayaller için önemli diyorlar, yazmaya ve çizmeye devam edelim her zaman…
En çılgın hayallerini süsleyen o üç yol içinde Likya yolu en pratiğinden olabilirliği çok yüksek.. hepsinin gerçekleşmesini diliyorum..bu arada Belmond'un sitesini inceledim ve beni de kalbimden vurdu tabi o lüks trenlerle seyahat etme fikri..aslında Sibirya Expresi ile seyahat etmek gibi bir hayalimiz var bizim de! bakalım artık hangisi ve ne zaman olursa!..hayal kurması bile güzel ve heyecan verici.. 🙂 sevgiler..
Likya yolu en yakını değil mi? Şöyle bir grup seyyahın içine atsam kendimi yürüyeceğim. Sonra da kendimle gurur duyacağım. Tüm yol filmlerini izleyip uzun uzun hayal kuruyorum sonrasında. En son gittiğimizi seyahatte Etretat'ta yürürken, daha merkeze inmeden, yolun sağından ormanlık bir alana ayrılan bir yürüyüş yolu keşfettim. (Chemin Pedestre François Jeanne) Muhtemelen çok uzağa giden bir yol bile değildi ama aklım yürüyemediğim o yolda kaldı. Şimdi o küçük kasabaya gidip, bir gece konaklamak ve o yolu yürümeyi hayal ediyorum. Tren Yolculuklarını da biliyorsun sen zaten. Maksat sadece o trene binmek değil. Trene binmenin tren severlere vaad ettiği şeyler bambaşka. Ne dersin gerçek olur mu bir gün hayallerimiz?
öperim çok, sevgiler.
İkisi de gerçekleştirilebilecek hayaller Özlem, umaım en kısa zamanda gerçekleştirirsin. Sadece adım atman gerek unutma. Ben şimdi linkini verdiğin siteye gidiyorum. Belki seninle aynı hayali paylaşırım.
Hayallerim artık daha sıradan aslına bakarsan. Genellikle işi huzur veren kısmında bırakıyorum.Eskiden hayal kurar ve olmadı mı dünyayı kendime de çevremdekilere de dar ederdim. Şimdi öyle yapmıyorum. Olursa olur, olmazsa da olmaz, ne yapalım? Ama dediğin gibi neden olmasın? Çok da zor değil. Sağlık olduktan sonra hayatta her şey olası. Belmont hayalimi paylaşacağından eminim. 🙂
Belki birlikte gideriz. Neden olmasın?
'Tayland'da denize girip kıyıya paralel yüzmüş insanım ben'.'Havaalanı tuvaletinde sigara içeceğim diyen arkadaşlarım bile korkudan terlememe sebep olur benim' şu iki cümlede kendimi gördüm ve sesli güldüm:)Listeleriniz çok güzel,heyecanla devamını bekliyorum.Elinize sağlık.
Sanırım bi' güven ve güvenlik sorunum var. 🙂 Her şeyin en güvenlisi ve en kurala uygunu benim için çok önemli. Alman gibiyim vallahi. Sokağa çöp atan komşumu polise şikayet edesim var 🙂 Çok kızıyorum çook. Ama onun dışında öyleyim işte. büyük hayvanlardan, adrenalin içeren sporlardan, korku filmlerinden bazen rüyalarımdan bile korkuyorum.
Teşekkür ederim okuduğunuz için 🙂
Yalnız demek bu tür güven ve güvenlik sorunu olan insanlar için diğer insanların benzetmeleri hep aynı.Bana da çünkü bir almandan daha almansın ,köklerini bir araştırsan mı acaba diyorlar :)))
Ben Almanya doğumluyum aslında ama köklerimde Almanlık yok. Disiplin, kurallar hayatın olmazsa olmazı benim için. "Toplumda birlikte yaşamamızı kolaylaştıran kuralların yıkılmak için olmadığını düşünen" ender gruptanım sanırım. Ve sınırları, kuralları olan insanlarla daha mutluyum. 🙂
Bir önceki hayatında Alman olduğunu düşünenlerden biri de benim, yalnız değilmişim demek. Karşı komşuyla çöp saati sorunum var benim de. Ve edebilsem şikayet edilecek yüzlerce insan, mekan, vs.
Kime şikayet edeceksem sanki ? Kuralsızlık o kadar aşırı boyuttaki artık çok geriliyor ve kendi kendimden yoruluyorum.
Listemi yazamıyorum ya seninkileri okuyup okuyup kaçıyorum? trenli kısmı beni can evimden vurdu özlem?
iyiki yazıyorsun ellerin dert görmesin❣
Belki yaşlanınca beraber gideriz bi' tren yolculuğuna. Tüm emekli ikramiyemizi bir tren yolculuğuna yatırır, sonra da bir ömür "Ne yolculuktu ama!" diye birbirimize anlatır dururuz. Olmadı mecbur TCDD'nin bi' trenine binip yol alacağız bir yere doğru 🙂 Artık elimizden ne gelirse.
Ne güzel yazıyordun sen benimle bu listeleri. Ne oldu sana?
Arada bir ses ver ama 🙂 Olur mu?