Yeni yaş manifestosu

Yeni bir yaş, baştan doğmak için kurulan hayaller, daha iyisi için kurulan düşler… Zaman akıp gidiyor ve hayallerimiz hâlâ bir köşede durmaya devam ediyor.

Nora Ephron’u çok seviyorum. Geçenlerde Türkçe’ye çevrilmiş tek kitabını bulup aldım: “Yaşlanıyor muyum ne?” Kısa yazılar, hayatından kesitler, hikâyeleştirilmiş yaşam parçaları var kitabın içinde. Hepsi de çok eğlenceli. İnsan okurken hem gülümsüyor, hem New York sokaklarında geziniyor; telefona uzanıp en yakın Çin lokantasından yemek tarifi vermek istiyor. Yaşamımın hiçbir ucu Nora Ephron’un yaşamından bir yere bağlanmasa da, yazdıklarını okurken birçok yerde kendime denk geldim ben. “İyi düşün, iyi ol!”, “Güzellik senin içinde!”, “Bak işte çiçekler, kuşlar…” tarzından ziyade düşmeler, düşene gülmeler ama yine ayağa kalkmalarla dolu bir kitaptı. Hepimizin hayatı gibiydi aslına bakılacak olursa. En çok komik olmasını sevdim.

Kitabı okuduktan sonra da kendime bir ders çıkardım. Evet, yaşlılığın izleri en çok boynumuzdan belli oluyor. O yüzden bundan sonra boynuma da krem süreceğim. (Hiçbir şey için geç değildir.)

Amelie ve Sophie’yi ışıltılarla süslediğimi fark edin, rica edeyim.

Yeniden doğabilir miyiz küllerimizden?

Geriye dönüp baktığımda neleri değiştirirdim diye sordum kendime bu sabah.

Keşke şimdiye kadar çoktan Amelie kakülü kestirseydim diye düşündüm. Geçen gün Ankara yolunda Selçuk yanı başımda araba kullanırken yılların özlemini dile getirdim ama Selçuk kaküller uzayana kadar benimle görüşmemekle tehdit etti beni. Amelie dedim, Sophie Marceau dedim ama ikna edemedim kendisini. Oysa bu iki kadını da çok sever. Onun dışında kahve içmeye daha erken yaşta başlamayı, anlamlandıramadığım aşk acısıyla dolu kalbini daha iyi anlayabilmek için Anna Karanina’yı daha erken yaşta okumayı, Paris’e çok daha uzun yıllar önce gitmiş olmayı ve Fransızca konuşabilmeyi dilerdim. Gerisi ince ayrıntılar… Hayat biraz da alnımıza yazılmış yazı bence. Yeni başlangıçlar, aynı yaşamın farklı versiyonları Paul Auster’ın yazdığı kitap da gerçek oluyor sanırım. O da bin küsür sayfadan sonra son buluyor. O yüzden belki de geçmişe bakıp durmak yerine önümüze bakmak gerekiyor. Yine de her yaş günümde neden gözlerimin dolduğunu çözemiyorum.

Durum bundan ibaret sevgili günlük!

Yaşam avuçlarımın içinde. Huzurum yerinde. Emekliliği hayal ettiğim, günlerimi tembellikle geçirmeyi düşlediğim bir zamanın arifesindeyim. Arkasında yemek tariflerinin, o gün doğan çocuklara verilecek isimlerin yazılı olduğu Maarif Takvimleri’nin mutfak duvarında asılı olduğu yıllar çok geride kaldı. Robin Williams birkaç yıl önce beni çok büyük bir hayal kırıklığına uğratarak çekti gitti bu dünyadan. Dünyaya zarar veren insanlar inatla yaşamaya devam ediyor. Onlar yaşama yakışan insanlardan daha çok seviyor bu dünyada kalmayı. En kötüsü sardunyalar, eski sardunyalar gibi kokmuyor. Zaman zaman kendimi geçmişten, çok ileriye fırlatılmış başka bir zamanın insanı gibi hissediyorum. Şaşkın şaşkın etrafıma bakıyorum. İşte bu sebepten geziyorum.

Kendime yeni yaş manifestosu hazırladım bir de. Çok uzun değil ama olsun.

  • Bundan sonra renkli tişörtler almayacağım. Siyah ve beyaz tişörtlerle hayatıma devam.
  • Rahat ayakkabılar giyip, daha çok su içeceğim. Cildimin suya ihtiyacı var.
  • Daha çok mango, daha çok kiraz yiyeceğim. Neticede en sevdiğim meyveler onlar.
  • Değiştiremeyeceğim şeyleri değiştirmek için uğraşmayacağım.
  • Aynı hataları tekrarlayan insanlara üzülmeyeceğim.
  • Verdiğim değeri hak etmeyen insanların üstünü çizeceğim.
  • Beni güldüren diziler seyredeceğim.
  • “Önce ben!” diyeceğim.
  • Lakerdaya gereken değeri verecek, sırf iyi ve ucuz lakerda yemek için Yunanistan’a gideceğim.
  • Günlük yazmayı ihmal etmeyecek, Hülya Avşar’dan nefret etmeye devam edeceğim.

İşte bu!

Yeni yılımın açılışını yapıyorum. Ben 43 diyorum. Yok sen 44 oldun falan diyen olursa hiç affetmem, kalbini kırarım. Haberi ola!

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Yeni yaş manifestosu” yazısında 31 düşünce

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Serpil,
      Ben de senin buralarda gezinip bana minik notlar bırakmanı seviyorum. Biz seninle bugüne kadar Nora Ephron sevgisinde buluşamamış mıyız? Çok şaşırdım şimdi. Hemen oku. Seveceğinden çok eminim. Ben öylesine çok seviyorum ki.
      Belki başka kitaplarında da buluşuruz sonra.

  1. baskaturlu yasamak diyor ki:

    Selam özlem önceliklere son yazına bir şeyler karalamaya korktugum için buradayım������ Nice güzel, bol gezmeli, çok kahkalı, hep kitaplı yaşların olsun. Robin Williams çoğu insana aynı hayalkırıklığıni yaşattı sanırım. Ve de seyahat etme tutkusu, benim de, bu zamanda yaşamıyor olma hissimi besliyor sanırım. Renkli tişört kanımca candır ama �� tabi ki siyah ve beyaz kurtarici

    • özlem öztürk diyor ki:

      Evet, vallahi diğer yazıya uğrama, perişan ederim seni. Şaka bir yana, yolunuz açık olsun canım Özlemcim. Keyifle izliyorum seyahatinizi. Her ne kadar dışardan çok harika görünse de yaptığınız, herkesin harcı değil. Mesela Selçuk ve ben o ekipten değiliz :)))
      Güzel doğum günü dileklerin için de çok ama çoook teşekkürler.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Şulecim çok çok teşekkür ederim. Renkli tişörtler alıp hiç giymiyorum. Meselem burda. Lüzumsuz para harcamayayım diye artık renkli tişört almaktan vazgeçtim. Ya siyah giyiyorum hep ya da beyaz ?

  2. Leylak Dalı diyor ki:

    43,5 da anlaşalım mı? :)))
    Geciktim canım ya, kusuruma bakma, Marmaris'te 45 yıllık lise kızlarıyla dıngırdamakta idim, başka bir şeye fırsat bulamadım. Manifestonda ne varsa yeni yaşında gerçek olsun, daha çok seyahat, daha az iş ve dolce vita. Öperim ayriyetten 🙂
    Not: ara sıra renkli tişört de al, yakışır…

    • özlem öztürk diyor ki:

      Sen de benim geciktiğim için kusuruma bakma. Bu aralar hep geç kalıyorum her şeye. Akşamları eve gelince uyukluyorum ya da bir şeylere takılıp kalıyorum. Çok şey yapmak isteyip ne yapacağımı şaşırıyorum. Her sene doğum günümün olduğu ilk birkaç gün sinirli olup, sonra hızla geçen zamanı affediyorum. İte kaka yürüyorum işte.
      Renkli tişört durumunda olay şu: Sık sık renkli giyinmeye karar verip renkli tişört alıyorum ama onları hiç giymiyorum. Siyah ve beyaz tişört favorim. Beyaz tişört almamaktaki tek amacım lüzumsuz para harcamamak yani ?

  3. pelinpembesi diyor ki:

    Özlemcm ne yazık ki tam 3 yazını şimdi okudum. Şu sıralar bir yoğunluk,
    bir telaşla ve hastalıkla geçti ki zaman. 40 ları devirdik işte, ne yapalım
    sağlık olsun yeter ki. gerisi boş. hayallerimiz ve ailemiz yanımızda olduğu
    sürece iyiyiz. Yeni yaşın huzur ve sağlıkla geçsin dilerim, seni çok
    öpüyorum..

    • özlem öztürk diyor ki:

      Canım Buket'im,
      Bak ben de yazına tam kaç gün gecikerek cevap yazdım. Kusuruma bakma ne olur. İş, ev falan derken dağılmak benim bu seneki asli görevim oldu. tatile gidemedim ne zamandır diye evde sinir krizleri geçiriyorum. Kuzey'in sınavlarıydı, ödevleriydi, liseye geçiş sınavıydı derken okuldan başka konu yok evimizde. Bir de Selçuk'un babasının rahatsızlığı var. Dediğin gibi sağlık olsun da geri kalan her şey çok güzel.
      Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim. Çok öpüyorum seni.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Teşekkürler Sonatcım. Evet, Ankaradaydım geçen hafta. Bir düğüne geldim. Ama cumartesi sabah yola çıkıp, yolda epeyce oyalanıp, gece düğüne katılıp, sabah da can arkadaşım kahvaltı edip İstanbul yolunu tuttuk. Yoksa hep aklımdaydın inan ❤️

  4. İzler ve Yansımalar diyor ki:

    Özlem'cim ne güzel manifestolar bunlar:)içindeki renkler bazen siyah/beyaz diyebilir ama sen o renkleri de gökkuşağına çevirirsin eminim;) çünkü içi kıpır kıpır, sürekli hayaller kuran…sonra kurduğu hayalleri yaşama taşımayı bilen renkli mi, renkli bir kız çocuğu görüyorum ben hep o kapı aralığından bakan!.hep böyle kal:) sağlıkla, esenlikle ve huzurla dolu; hayata geçireceğin nice mutlu yılların olsun…Ve sevdiklerin hep yanında… seni çok öpüyorum canım. sevgilerimle…

    • özlem öztürk diyor ki:

      Çok, çok. çok teşekkür ederim Esincim. 2018'te çok dalgalanıyorum ya bilemedim. Biraz kafam da kalbim de karışık. Yine de hayal kurmaktan hiç vazgeçmeyeceğime dair söz veriyorum. 🙂 Bir yaş daha diyerek yolumuza devam ediyoruz işte ❤️

    • özlem öztürk diyor ki:

      Ben de buralarda takılacağım. Öyle karar verdim. Bu arada bloga yazı yazmışsın. Çok sevindim. Sana "yaz,yaz!" deyip duruyordum; şimdi ben yazamıyorum. İnsan böyle zamanlardan geçebiliyor demek ki. Tabii kediciği buldun bizleri unuttun 🙂
      Çok öperim Server'cim. ❤️

    • özlem öztürk diyor ki:

      Hahaha 🙂 Teşekkür ederim. Aslında yaşa falan takıldığım yok da sanki zaman belli bir yaştan sonra çok hızlı ilerliyor gibi geliyor; ona bozuluyorum. 18 yaşıma geleceğim günü iple çekerdim ve sanki o gün hiç gelmeyecek gibiydi. Şimdi sanki seneler iki iki atlıyor gibi geliyor 🙂 Öyle hızlı….
      Çok öperim Işıncım.
      Sevgiler

  5. Gülşah Şahin diyor ki:

    Sen yazarın kitabını bende senin yazının son paragrafını tebessüm ederek okudum Canımmmm :))))
    Bol gezmeli, okumalı ve emekli olup tembellik dolu yaşların olsun Özlem'cim.
    Öperim çooook 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Tüm haftamı yeni yaşımı düşünerek geçirdim :=) Yorumlara dönememem ondan yani. 🙂 Yahu doğum günümde Kuzey'le matematik çalıştım. Yani bunlar Umay'la iyi günlerin. 🙂
      Güzel dileklerin için çoook teşekkür ederim. Çok öpüyorum tatlım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir