Limonata Tadında Film Maratonu

Kitap listesini iyi kötü hallettiğime göre artık başka işlere bakabilirim. Değil mi?
Mesela çok tatlı blog arkadaşlarımızın başlattığı bir film maratonu var. Şimdiye kadar hiç böyle bir işe kalkışmadım ama işin içinde liste olduğuna göre ben de bu işe burnumu sokabilirim diye düşündüm. Eh, bu işe nereden kalkıştığıma, kimden esinlendiğime gelecek olursak.
Limonata Tadında Film Maratonu‘na ben sevgili Sibelynka’nın blogunda denk geldim; ama bu iş başka blogcuların başının altından çıkmış. Merak edenler Yasemin ve Büşra‘ya uğrayabilir. Ne güzel bir şey düşünmüşler. 2018 yazı için seyredilecek 30 film.
Sibel’in blogunda bu etkinliğe katılan blogcuların listesi var. Benim gibi sizler de bu arkadaşların film listesine göz atabilir; hangi filmi seyredeceğinize dair başka listelerde de biraz ışık arayabilirsiniz. Benim listem biraz romantik bir liste oldu açıkçası ama olsun. Ruhum bunu istiyor şimdilik.
Gelelim maratonun kurallarına:
* 2016-2017-2018 yapımı 30 film seçmek ve 9 Eylül’e kadar bu filmleri seyretmek.
Ben şimdilik 30 film seçemedim. Sevdiğim filmleri seyretmek istiyorum çünkü. Sanırım seçtiğim bazı filmler de hemencecik bulunacak filmler değil. Olsun, duruma göre değişiklik yaparım. Önemli olan zaman kaybetmeden bir yerden başlamak ve günlerimi daha anlamlı bir hale getirmek. Önceki zamanlarımdaki gibi artık kendimi çok zorlamıyor, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, en önemlisi de olduğum halimle kendimi sevmeye çalışıyorum.
  • Gelelim benim listeme. Belki size de ışık tutar ucundan. ?
* 20th Century Women
* 93 Yazı
* A Quiet Passion
* Certain women
* Every Day
* Home Again
* İçimdeki Güneş
* Madame
* Wonder
* Mark Felt
* My Golden Days
* The Lovers
* The Book Shop
* The Mid-Wife
* Tully
* The Tale
* Murder on the Orient Express
* Jackie
* The Red Collar
* A Bras Ouverts
* Un Profil pour deux
* L’eole Buissonniere
* Telle Mere Telle Fille
* My Cousin Rachel
Şimdilik 24 filmden oluşan bir listem var. Umuyorum ki kısa zamanda kalan altı filmi de bulacağım.
Filmler hakkında yorumlarımı yazabilir miyim bilmiyorum. Yazsam ne güzel olur değil mi?Listemin eksik altılısından birini buldum ve seyrettim bu arada. Okuduğum ve çok etkilendiğim Joan Didion kitabının ardından yazarın kendisi hakkında çekilmiş bir belgeseline denk gelmek çok güzeldi.

 * Joan Didion Belgeseli: The Center Will Not Hold.
*Mary Shelley
*like Father
* The Sweetest Heart 

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Limonata Tadında Film Maratonu” yazısında 14 düşünce

  1. Yolcu diyor ki:

    "Önemli olan zaman kaybetmeden bir yerden başlamak ve günlerimi daha anlamlı bir hale getirmek. Önceki zamanlarımdaki gibi artık kendimi çok zorlamıyor, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, en önemlisi de olduğum halimle kendimi sevmeye çalışıyorum." Bir kere daha beni can evimden vurdun. (Tabii ki iyi anlamda:)) Bu aralar esiri olduğum mükemmeliyetçiliği bırakıp, hareketsizliğin tozunu silkip, yol almaya, olduğum gibi yola çıkmaya çalışırken yine senin satırlarında zihnimde dönüp duran kelimelere denk geldim. Her şeyi dört dörtlük yapmaya çalışmanın telaşı ve yükünü bir kenara bırakıp ben de bir yerden başlamaya çalışıyorum bugünlerde. Umarım senin gibi başarırım. Sevgiler,

    • özlem öztürk diyor ki:

      Kendimi sevmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Zor oluyor. Çocukluğumuzdan beri kodlanan, hep başkaları için yaşama, durumundan kaynaklanıyor olabilir bu hâl. Ah, bencilliği biraz sevebilmek gerekiyor. Ben artık bencil olmaya çalışıyorum. Başkalarının mutluluğu ile mutlu olamıyorum. Ya da yılların sorumluluğundan yorgunum. Olan bu, elimden gelen bu, diyorum. Oluyorsa oluyor; olmuyorsa da kalıyor. Bak, tatilden yeni geldim ama gelir gelmez işin stresi etrafımı sardı 🙂
      Bu sabah eşimle kahvaltı ederken şöyle dedi bana: Çok streslisin. 🙂
      Kızdım elbette. Ama belki de haklı değildim kızarken. Birbirini takip eden bu döngünün içinde telaşsızlığı bu kadar uğraşmama rağmen hâlâ çözebilmiş değilim. Çalışıyorum, gayret ediyorum. Kendi kendime sayıklıyorum. Sayıklamalarımın sana da iyi gelmesine çok ama çok sevindim.
      🙂
      Sana da sevgiler

  2. şule uzundere diyor ki:

    Listendeki filmlerin hiçbirini izlememişim ya 🙁 Ben bunu son dönem filmlerini takip etmememe bağlıyorum yoksa kesin izlediğim birkaç tane olurdu.(inkar mod :-))

    Romantik filmlere bayılırım. Umarım izlediklerini kısa da olsa yazarsın. Yeni filmler keşfetmek güzel olurdu.

    Şimdiden iyi seyirler 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Şule,
      İzlediklerimi kısa da olsa yazar mıyım bilemiyorum. Yetişemiyorum. Şu aralar başka bir şeyle ilgileniyorum. Birkaç şeyi bir arada yapmaya çalışınca biraz ordan, biraz burdan oluyor. Ama şunu söyleyebilirim ki, Bookshop çok güzel bir film. Bir an önce seyret. Eminim çok seversin. Durağan ama naif bir film.
      Nora Ephron filmlerini seyrediyorum bu aralar. Liste halinde baştan geçiyorum.
      Ben de sana iyi seyirler dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir