Kategori Arşivleri: Listelist

2023: Biten bir senenin ardından...

2023 yılı nasıl geçti?

Açık konuşayım: Kendi kişisel tarihimde olmasını hiç istemediğim şeylerin de olduğu bir seneydi. Bu can sıkıcı şeyleri düşünmemeye, kendi içimde mutlu olmaya çalışıyorum. Zaman böyle uçup giderken bazı yaşananlar üzüyor insanı. Kimi zaman kendimi bir günah keçisi gibi hissediyorum. Bunca yılda öğrendiğim tek bir şey var: İnsanların nasıl davranacağına sen karar veremezsin. İyisi mi kabul…

İçimden Geçenler

İçimden Geçenler, Yolculuklara Dair Kısa Notlar

İçimden geçenler… Söz veriyorum yazı biter bitmez bir daha okumadan yayınlayacağım. 😄  Bu senenin payıma düşen tatillerinden geriye birkaç gün kaldı. Hatırlarsanız bu blogda daha çok gezdiğim yerleri paylaşırdım. Blogun adına bir gezi blogu diyemiyorum. Gezi blogu dediğin şey daha başka bir şey sanki. Ben gittiğim yerlerle ilgili hayal kırıklıkları da paylaşıyor, sevdiğim yerlere de…

Küçük mutluluk anları

Acı bir seçim yazısı

İlk defa seçim hakkında yazıyor olabilirim. Kızgınlık, kırgınlık ve umutsuzluğumun yazacağım birkaç satıra ihtiyacı var. Birkaç paragrafın ardından kendime bu yazdıklarımdan sonra öfkelenecek, ardından da pek bir işe yaramayan merhemimle kendimi iyileştirmeye çalışacağım.  Son günlerde, nihayet mutlu bir pazartesi sabahına uyanacağımıza inanıyordum. An itibariyle herkesin bildiği gibi, sonsuz mutsuz bir sabaha gözlerimi açtım. Çok yükselmiş…

Life Lately

Hayat akıp giderken: İş stresi ile nasıl başa çıkmalı?

Bugün hayatımdaki en büyük stresten, iş stresinden bahsedeceğim. Hiç konuşmam oysa işten güçten. Son zamanlar içinden çıkamadığım iş, beraberinde yakama takılan iş stresi hayatımı kabusa çevirdi. Yapılması gereken- gerekmeyen, iş icabı, mecburi, öylesine her şeyi bıraktım bugün. Yazmaya ihtiyacım var. Kafamın susmasına, stresimi kaldırıp atmaya, biraz kendime dönmeye ihtiyacım var. Onlarca kez yazdım buradan. Yazmak…

Hayat Akarken: Paris, İğneada ve Longoz Ormanları

Yazı Paris’ten başlayıp İğneada civarına kadar uzanacak. Biraz evden ve kendimizden uzaklaşma, tatlı bir kaçışın yazısı bu yazı. Bu da böyle olsun! Kuzey’i üniversite için bırakıp geldiğimizden beri Selçuk’la baş başa kaldık. Ev bomboş. Akşamları eve şöyle bir uğruyor, her davete katılıyoruz. Günleri, geceleri değil, saatleri dolduruyoruz. Meğer, “Akşamlar bana kalınca şunları yapacağım, şöyle kitap…

Doğum günü çocukları…

Geldik cumaya… Hayat hızlı akıyor. Bir başını yakalıyoruz yeni gelen haftanın bir de sonunu. Benim için bu hafta günler hep önden gitti. Salıyı çarşamba zannettim, çarşamba gününün buluşmasına hazırlandım, “Ay bu da yetişecek, şu da!” derken hafta bitti. Geldik üniversite sınavının olacağı hafta sonuna. Bizim aile için buradaki üniversite sınavı bir formalite. İşler istendiği gibi…

Yeni Yaş...

Yeni yaş güzellemesi

Ah tatil! Ne iyi geldin bana. Bayramı oruç tutanlardan daha çok kutluyor olabilirim. Her şeyi bir kenara bırakıp bol bol okumaya, hayal kurmaya, çay-kahve içmeye adayacağım beş günüm var. Durmaya ve çok düşünmemeye çalışacağım. Kuzey’in lise hayatının son dönemecindeyiz. Mayısın nerdeyse sonuna kadar devam eden sınav takvimini atlatırsak karada ölüm yok bize. Sonra hayat bizi…

2020'nin ardından...

Giden bir yılın ardından-2020

Gecikmiş bir merhaba… 2020 ‘nin ardından yeni bir yılla birlikte merhaba. Yeni yılın ilk gününden beri bloga bir şeyler yazma arzusu. Ardından geride bıraktığımız yılın insana kendini hatırlatan umutsuzluğu. Gelgitler, masaya oturmalar, kalkmalar, elimde bir kitapla oyalanmalar, telefonun ardından yayılan ışığın etkisinde geçen boş saatler. 2020 benim için boş vermenin yılı oldu. Hayatla baş edemeyeceğime…