Etiket Arşivleri: paris

İlk kez yolculuğa çıkmanın heyecanı

Blog yazmanın güzelliklerinden onlarca kez bahsetmiştim. Duymayan varsa yineleyeyim: Müthiş bir şey blog yazmak. Aynı zamanda da emek isteyen bir şey. Biraz düşünmek, bolca yazmak çizmek, doğru şeyleri ifade edebilmek için çaba sarf etmek gerekiyor. Blogda ilk yazımı yazdığım günden bugüne olan yolculuğumu düşününce ne çok yol aldığımı fark ediyorum. Bir kere artık daha derli…

Paris’te sonbahar

Sanki üzülecek başka bir şeyim kalmamış gibi hâlâ kaçıp giden o sonbahara üzülüp duruyorum. Tüm gelip gitmelerime rağmen şimdiye dek karşıma çıkan en güzel sonbahardı ve ben kıymetini bilemedim. Ne zaman geleceğini bilemeyen bir hastalığa teslim ettim tüm seyahatimi, sarı sonbaharı. Şehir, rüya gibiydi. Daha önce hiç görmediğim naif bir örtü almıştı omuzlarına. Hafiften bir…

Bir gezinin kısa anatomisi…

Uzun bir tatilin ardından evimize döndük. Aklımda bir dolu güzel anı… Şehrin her köşe başında denk geldiğim çiçekçiler…   Bir kahve içimi ya da gönlünüz dileğince oturabileceğiniz kafeler… Yoldan geçerken denk geldiğiniz bir duvar ilanında dikkatinizi çeken bir atölye afişi; zira seramik derslerinin Picasso’nun eski atölyesinde verildiği yazıyor. Bir pastaneden yayılan mis gibi hamur kokusu……

Paris’te etaminci buldum!

İlkokul öğretmenim erkekti. Sertti. O zamanlar belki de bütün öğretmenler öyleydi. Uzun boyluydu. Kara tahtanın hemen yanındaki masada oturur, tahtaya kaldırdığı öğrencilere sorular sorardı. Hatırladığım kadarıyla sinirlendiği öğrencilere tebeşir fırlattığı olmuştu. Çoğunlukla aynı öğrencileri döverdi. …ama inanın sevgiyle anıyorum kendisini. Olmadık yerlerde anısı çıkıyor karşıma. İlkokul hayatım boyunca beraber geçirdiğimiz beş yıldan çok, okula ilk…

Paris’te yaşadığım hayal kırıklığım: La Bague de Kenza

Paris’e her gidişimde ilk defa gidiyormuşum gibi hazırlık yapıyorum. Ne zaman Paris özlemim depreşse ve göğsüme hafif bir sızı gibi otursa kitaplığımın önünde buluyorum kendimi. Paris ile ilgili bir şeyler okumaya başlıyorum. Olmadı, Woody Allen’dan ”Paris’te Geceyarısı”. Bazen şehre gidişim yaklaşmış oluyor. O zaman da yeni bir yerler keşfedebilir miyim, bilmediğim bir yerin adını duyup…

Passage Jouffroy: Geçmişten bugüne Paris’ten alışveriş manzaraları

Passage Jouffroy, Paris’te en sevdiğim pasajlardan biri. Yıllar önce bu blogta bu pasajları bulmak için ne emekler sarf ettiğimi, ne yollar teptiğimi anlatmıştım. O gün mutlu sonla noktalanmıştı da, ben o zamandan beri her gittiğimde yolumu buralara düşürür olmuştum. Bu sefer otelimiz zaten Opera Bölgesi’nde, Grand Boulevard’a çok yakın. Hal böyle olunca pasajlar dibimde. Rutin…

Le Rostand

Paris ritüellerim! Seni sen olduğun için seviyorum Paris!

Paris Ritüellerim… Bu şehri benim yapan alışkanlıklarımdan bahsedeceğim birazcık. Ne de olsa aynı şeyleri yaşamak aidiyet hissi uyandırıyor insanda. Ben de Paris’e ait olmayı seviyorum zaten. Nedir benim Paris ritüellerim? Paris bende hep aynı hisleri bırakıyor. Uçaktan  inip, damga işini hallettikten sonra Paris rutinlerimi yaşamaya başlıyorum. Bavulları beklerken Orly’nin kokulu tuvaletine girmek mesela! Evet ya,…

Paris’te nerede kaldık?

Odadan da, otelden de, şehirden de ayrılıyorum ya size bugünlük kısa atıştırmalık yazımda kaldığımız otelden bahsedeyim. Olur mu? Her seferinde ayrı bir bölge! Koca kişisi ile aldığımız karar budur. Bazı seferler kaldığımız otelleri çok beğensek de, işledikleri cinayetten sonra olay mahalline geri dönen suçluların aksine aynı otele gitmiyoruz bir daha. Paris’e bize anlatacağı bilinmedik bir…