Edinburgh’da pek meşhur bir köpek anıtı var: Greyfriars Bobby. Size günümüzden 156 yıl önce gerçekleşen bir olayı anlatmak istiyorum.
Yıllar önce polis memuru John Gray’e koruma köpeği olarak Terrier cinsi bir köpek verilir. Aradan uzun bir zaman geçmeden polis memuru tüberküloza yakalanır ve ölür. Cenazesi Greyfriars Kirk, (Bu arada İskoçlar kiliseye kirk diyorlar) yani Greyfriars Kilisesi’nin arkasındaki mezarlığa kaldırılır. Cenazeyi takip eden günler boyunca köpek mezarlıktan hiç ayrılmaz. Köpeklerin mezarlıklara girmesi yasaktır. Kilise ve mezarlık görevlileri ne yaparlarsa yapsınlar, köpek bir türlü sahibinin mezarının başından ayrılmamaktadır. Sadece öğlen 13.00’de atılan top atışını duyduğunda yerinden kalkmakta, karnını doyurmak için mezarlıktan çıkmaktadır. Her seferinde tekrar aynı yere döner.
Bobby yağmur, çamur, kar demez; beklemeye devam eder.
Köpeğin bu sadakati ve sevgisi Edinburgh halkı arasında duyulur, herkes köpeğin sevgisi karşısında duygulanır. Sonunda mezarlığa sahibinin mezarının başına bir kulübe yapılmasına karar verilir.
Bobby, sahibinin öldüğü günden öleceği güne kadar on dört yıl boyunca mezarlıkta beklemeye devam eder.
Eminim bu hikâyeyi ve hikâyenin filme uyarlanmış halini aranızda hatırlayanlarınız vardır. Ben çok net bir şekilde hatırlıyorum. Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama öyle!
Gitmeden önce filmi Kuzey’e seyrettirmek için internette çok araştırdım ama bulamadım. Sonra Edinburgh’da gezerken, Childhood Museum’da filme denk geldik ve hemen aldık.
Köpeğin sevgi ve hüzün dolu hikâyesi Kuzey’in çok ilgisini çekti. İnternetten bulduğum tüm bilgileri gitmeden önce beraberce inceledik. Çocukların öyle saf bir sevgisi var ki, sahiden ne verirseniz onu alıp, içlerinde büyütüyorlar.
Bobby öldükten bir sene sonra mezarlığın hemen önündeki sokağın önüne konulan Bobby heykelinin önüne gelince Kuzey’in gözleri ışıl ışıl parladı. Sonrasında da mezarlığa girip köpeğin mezarına baktık. Sahibini de unutmadık tabii ki.
Sanırım mezarlık gezintileri şehir gezmelerimizin değişmez bir parçası olmaya başladı.
Rica etsem filmin adını da söylermisiniz
Filmin adı Greyfriars Bobby ama internette online bulabilir misiniz bilmiyorum.
Umarım bulursunuz.
Ağladım be! 🙁
Hayvanların saf, çıkarsız sevgisini tattıktan sonra insanların alışverişe dönmüş sahte sevgi anlayışını görmek mide bulandırıyor.
Kuzucuk ya…sadakatin böylesi…
Valla haklısın. Çıkarsız sevgi kalmadı ortalıkta. Selçuk'la konuşuyoruz sık sık; çocuklara ne verirsen öyle oluyorlar aslında. Anne babadan farklı bir şey çıkmıyor ortaya. Kuzey kendisine en ufacık sevgi gösteren birinin ardından bana, '' Ne iyi insan di mi?'' diyor. O kadar açlar sevgiye! Çocuklar da hayvanlar da! Köpeğin sadakati inanılmaz. Dudak uçuklatacak cinsten!
Tesadüfen yabancı bir kanalda bu gerçek ve hüzünlü hikayenin filmini izlemiştik. Çok etkilenmiştim, şimdi sayende onu şehrinde de gördük, ziyaret ettik…
Natali, biz de keşke bu filme denk gelseydik. Anlattığım gibi öyle çok bakındım ki filmi bulmak için. Ben sanki çocukluğumda seyretmişim gibi gelyor filmi. Neyse ki filmi edindik gidince. Gerçi daha oturup seyremedik ama 🙂
Olay ilginçmiş gerçekten. Köpekler de garip hayvanlar. Bahçeli bir eve taşınırsam istiyorum mutlaka ben de bu hayat arkadaşlarından. Bu arada fotoğraflar da şahane. 😉
Köpekleri ben de çok seviyorum. Kuzey de köpek almamız için yalvarıp duruyor ama biz yan çiziyoruz. Bir çocuğun hayvanlarla büyümesinden daha güzel bir şey düşünemiyorum ama bakımını da göze alamıyorum açıkcası. Evlat resmen evdeki hayvan da! O yüzden birkaç sene daha erteledik köpek olayını :=) Fotoğrafları beğenmenize sevindim; lakin sanki Edinburgh'da kötü fotoğraf çekilmezmiş gibi geliyor 🙂 Kesinlikle poz vermeyi seven bir şehir!
Ha tabii yorumu kahve blogundan yapmışım yoksam özbeöz Leylakım ben 🙂
Benzer bir öyküyü bizzat ailede yaşadık. Annemin amcası avcı idi ve çocuğu yoktu. Baba-oğul moduna dönüştükleri bir av köpeği vardı, poşete para koyar köpeğin ağzına verir ekmek almaya bakkala gönderirdi. Amca aniden öldü sonra, köpek aynı yukarıdaki gibi mezarının başında ağlaya ağlaya bir çeşit intihar etti
O zaman mecburen mezarlığın adresini alıp geleceğiz ailecek 🙂 Yapacak bir şey yok!