“İnsanlık Halleri, bildiğin ben… Düşe kalka ilerlediğim günler, aynı telaşlı hal, aynı kendinden memnun olmama durumu, durup durup düşünmeler, ah geçiyor hayat hezeyanları ve bu arada gelip de çoktan gitmeye hazırlanan sonbahar. Hep eksiklikler değil elbet takıldıklarım; yaptıklarıma, yapabildiklerime ve hayal edebildiğim her şeye de şükür tabii ki😊” O zaman kısa bir iç döküşten sonra…
Kategori Arşivleri: Gezi Notları
Yazı Paris’ten başlayıp İğneada civarına kadar uzanacak. Biraz evden ve kendimizden uzaklaşma, tatlı bir kaçışın yazısı bu yazı. Bu da böyle olsun! Kuzey’i üniversite için bırakıp geldiğimizden beri Selçuk’la baş başa kaldık. Ev bomboş. Akşamları eve şöyle bir uğruyor, her davete katılıyoruz. Günleri, geceleri değil, saatleri dolduruyoruz. Meğer, “Akşamlar bana kalınca şunları yapacağım, şöyle kitap…
Hayali yolculuklar yapmaya ne dersiniz? Bir şehirden diğerine, bildik bir hikâyeden başka bir hikayeye. Elimizde bir kadeh şarap. Keyfimiz yerinde. Tatildeyiz blog dostları…Düşlerimizin ardı tasasız anlarla dolu. Kendimi sıklıkla eski, güzel günleri hayal ederken buluyorum. Seyahat ettiğimiz günlerden bahsediyorum. Sıklıkla uçak firmalarının sitelerinde gezinir, ucuz uçak bileti peşinde koşar, bir şey yakaladığımı düşündüğümde de olurunu…
Merhaba sonbahar… Güzel eylül hoş geldin. Kuzey liseye başladığı sene yazmışım bu yazıyı. Okuyunca geçmişe döndüm, hüzünlendim. Nasıl geçmiş seneler. Her eylül yazın sıcağından sonbaharın serinliğine, sanırım biraz da yazın karmaşıklığından sonbaharın düzenli ev, iş yaşamına sığınmışım. Eylülü her seferinde davul zurna ile karşılamışım. 9.sınıfın, Kuzey’in ilk lise yıllarının, benim kafa karışıklığımın bir blog günlüğüne…
2019 Yılında Macera Kitabım ❤️ Bu sene hayatımızda neler oldu? 2019 senesinde nerelere gittik, neler yaşadık. Bir senenin ardından işte hayatımız… Oturup bu senenin defterini dürmek istiyorum ama korkuyorum. Geçen gün bir arkadaşımla konuşurken şöyle dedim: “2019 kendimi sevmeye hiç fırsatımın olmadığı bir yıl oldu. Ne bu seneden ne de kendimden memnunum.” Allah, daha beterini…
Günlük hayatımda cebimde hayallerle geziyorum. Biraz ata sporu gibi bizim evde hayal kurmak. Sanırım onlarsız yaşamıyorum, hayaller olmadan amaçsız hissediyoruz kendimizi. Paul Auster ve Sunset Park Sunset Park’ta kitabın kahramanı Miles kendine sorar: Bunca yıldır uzak durmuşken neden tam da bu dönemde New York’a geri dönüyordur? Çünkü bu seçimi kendisi yapmamıştır. Onun yerine bu seçimi…
Yakama yapışmış ve vazgeçmek istemediğim bir huyum var: Kitapların içinde hayat bulan şehirleri ve o şehirleri bana canlı kılan roman kahramanlarının ayak izlerini takip etmek. Bir kitabı okurken sokakları, başka türlü karşılaşacağımı düşünmediğim esnaf lokantalarını, kafeleri, üstüne hikâyeler adanmış yemekleri not ediyorum. Bazen kapısının önüne geldiğim köhne kafenin içinde tadına baktıklarım şaşırtıyor, bazen de yedikleriminde aradığım…
Gezi yazısı yazmak zor iş! Vallahi kendim de yazıyorum diye demiyorum. İşin aslı bu! Ya da ben çok takılıyorum, çok inceliyorum, yanlış bir şey yazmayayım diye çabalıyorum da o sebepten. Böyle düşünüyorum! Son zamanlarda garip bir hâl geldi üstüme. Bir şey yazarken uzun uzun düşünüyorum; yazıyorum, beğenmezsem siliyorum. Blog yazısının da kendi içinde bir güzelliğinin…