Etiket Arşivleri: Günlük Hikâyeler

Babaannemin Sandığı

Her cuma günü benim için bayram günü.? Sabah neşeyle uyanıp yola çıkıyorum. Erkenden Kadıköy’de olmak, yazıyla dolu günüm başlamadan önce Kev’de bir bardak çay içmek ve önündeki nefis güne merhaba demek. Yazı arkadaşlarımla bir masanın etrafında toplanıp yazdıklarımızı paylaşıyoruz. Okudukça keyfimiz artıyor, bazen de minik umutsuzluklara kapılıyoruz. Sonra hemen kendimizi toparlayıp, hatalarımızı bir kenara not…

Liste 7- Gününüzü aydınlatan kişilerin listesini yapın.

52 Liste Projesi #Liste 7- Gününüzü aydınlatan kişilerin listesini yapın. Devamlı çoluğundan çocuğundan bahseden ve ne süper anne olduğunu sık sık dile getiren tiplerden pek haz etmiyorum. Gözüne soka soka annelik, süper kadınlık, her şeyi ben bilirimcilik beni gıcık ediyor. Olan var, olmayan var neticede ? Bir de her şeyin en mükemmeli olmaya çalışmak ve bunun…

Liste 6- Nasıl eğlendiğimle ilgili acı gerçekler

52 Liste Projesi #Liste 6- Eğlence yollarınızın listesini yapın. Kendimle ilgili tuhaf gerçekler  ? Bu liste beni birazcık korkuttu çünkü yazacaklarımdan sonra aslında ne kadar asosyal bir tip olduğum iyice ortaya dökülecek. Klasik anlamda bir eğlence anlayışım yok sanırım. Zaman ilerledikçe de daha çok içime kapandığım, kabuğumun içinde genişledikçe genişlediğim bir evreye geçiyorum. Mesela diyelim…

Bizim evin halleri

Geçen hafta cuma gününe kadar yetiştirmem gereken bir yazı vardı. Konunun etrafında dönüp durdum, ağdalı kelimelerle lüzumsuz benzetmeler yapıp güya işi kotarmaya çalıştım. Olmadı. Çaresizce çabalamama rağmen yazı bir türlü ritmini bulmadı. Bir öykü yazmaya çalışıyordum ama konusu ne yazık ki içine girmek istemediğim bir sürü şey barındırıyordu. Her ne kadar varlığımı olayın dışında tutmaya…

Neden bir kitaplığım var?

Kitaplarım, defterlerim bir de cd’lerim kıymetli benim için. Alışveriş dendi mi de aklıma bunlar geliyor zaten. Gittiğim yerlerde de nereleri gezip, tozuyorsun derseniz kitapçılar derim. Kendimi en rahat hissettiğim, varlığımın huzura erdiği yerler buraları. Kitap kokusu yabancılık duygusunu alıp götürüyor. İnsanı güvende hissettiren nadide yerler. O yüzden seyahat ritüellerimin başını kitapçı ziyaretleri alıyor. Ufak tefek…

Yokum, az sonra döneceğim.

Bugünkü yazı bir iç dökümü olsun. Bir şeyler yazmak için en güzel yer orası çünkü. Bir kere okulların açılmasına çok sevindim. İlk itirafım buradan gelsin. Okulların açılmasıyla birlikte düzene giren hayatımıza bayılıyorum. Mecburen sabahın köründe kalkıyoruz ve ailece hepimiz birbirimize kötü davranıyoruz. Daha saat 07.00 olmadan Kuzey gidiyor. Ben kendi rutinimi ancak oturtmaya başladım. Oğlumu…

İyi ki doğdun Kuzey…

Her sene bir yaş daha yaşlanırken Kuzey’in gün be gün büyüdüğüne tanıklık ediyorum/ ediyoruz. Selçuk’un şakaklarındaki kırlar iyiden iyiye kendini belli etmeye başladı. Aynaya baktığım zaman gözlerimin kenarlarındaki kırışıklıkları görüyor ve ”Seviyorsun sen onları!” diye kendimi ikna ediyorum. ”Gülümse, bak ne kadar gençleşiyorsun bir gülümseme ile!” bu aralar tek mottom. Yaşlanmaktan korkmuyorum ama Kuzey’in nasıl…

Her 19 Mayıs’ta ben…

Zamanla ve akışıyla derdim hiç bitmeyecek sanırım. Bu aralar yine huzursuzum. Öyle insanı devirecek, öfleyle beslenip büyüyecek huzursuzluklardan değil bahsini ettiğim. Doğru teşhisi bile koyacak durumda değilim aslına bakılacak olursa. Hafif bir karın ağrısı gibi içimde dolaşan, beni yoklayan hissiyat. Ufak dokunuşlarla varlığını belli ediyor. Bugün babamın öldüğü bilmem kaçıncı yıl… Kaç sene olduğunu çok…