Kırılan umutları yeni hayallerle onarmak

Vize çıktı, çıkacak derken stres sahibi olduk. Selçuk’la birbirimizi yiyip duruyoruz. Ben vizeciye söylenip duruyorum, o konsolosluğa. İkimizin de mırıl mırıl konuşmak için yeterli sebepleri var. Bu tatilde evde birbirimizi yemezsek iyidir.?  Tüm kalbimizle yarın vizemizi alacağımıza inanıyoruz. Bugün pasaportların vize merkezine doğru yola çıktığına dair e-posta geldi gelmesine ama ne yazık ki kurye ulaşmamış. Yarın da çıkacağının garantisi yok çünkü konsolosluklar burunlarından kıl aldırmıyorlar. Bizim gibi sıkışık zamanlarsa İngiltere Konsolosluğu’ndan vize almaya kalkanlar en az bir ay önce başvursun ya da öncelikli vize alsın. Parayı alınca vizeyi veriyorlar çünkü hemen.
Mutlu olmak için biraz deniz, biraz balık, bir de bisiklet lazım bana ?
İhtimalleri değerlendirip uçak bileti bakıyoruz. Fiyatlar tavan yapmış vaziyette. Bu saatten sonra gitmek bütçeye ciddi zarar ama yine de niyet ettiğimiz bir şey olduğu için kararsızız. Gitmezsek ara bağlantı uçağımız da yanacak. Bu durumda can sıkıntımızı içimize gömmeye çalışıp İngiltere’yi unutmaya çalışacağız.
Üstümde bu stresle eve gelince bir çay demleyip bilgisayarın başına oturdum. Niyetim sevdiğim yerlere dair yazdığım bir-iki blog yazısını okumaktı. Okudum da. Sadece yanlış bir tuşa deyip keyifle yazdığım bir yazıyı silmeseydim iyiydi. Negatif enerji vücudumun her hücresinden akıyormuş gibi hissediyorum. Yarın pasaportları alsak da gün içinde bir yere gitmemiz mümkün olmadığı için kesinlikle yogaya gideceğim. Sakinleşmem, durulmam şart. Hiçbir şey yapamazsam da Remzi Kitabevi’ne uğrayacağım. İşten, gelmeyen vizeden, konsolosluğa duyduğum nefretten sıyrılıp bir çay söyleyeceğim, çantamdan defterimi çıkarıp kalemi elime alacağım. Son günlerde okuduğum bir kitaptan sebep kafamda dolaşıp duran fikri tartacağım, kafamı iyi anlamda kurcalayan o fikrin altını üstüne getirip biraz da farklı açılardan bakacağım. Muhtemelen iki bardak çayımı içtikten sonra sahip olduğum her şey için şükredip, yan taraftaki kitapçının kapısından içeri girerim. Bildiğim (hepinizin de çok yakından bildiği) kitap kokusu etrafımı sarar ve kendime gelirim. Eğer bu çareler de derdime derman olmazsa tıpkı Forest Gump gibi koşmam gerekecek.
Uzun lafın kısası yarın nihai kararımızı vereceğimiz son gün. Ardından öyle ya da böyle önümüze bakacağız. Kitapların dünyasına dalıp ara ara yeni seyahat planları yapacağım. İçimi umutla dolduran bir Paris seyahati var beni bekleyen. Daha fazla tersliğin olacağına ihtimal vermiyorum. Pasaportumu ve neşemi alıp yola devam edeceğim. Paris beni sarıp sarmalayacak ve kendime geleceğim. İçimden her seferinde olduğu gibi şöyle diyeceğim: Paris’te olmak ne güzel. Yaz boyunca kendimi terapi etmek ve Paris özlemini dindirmek için okuduğum Paris kitapları görevini yapıp bir kenara çekilmiş olacak. Ardından geniş kaldırımlarıyla sevdiğim kentin sokakları, kitapçıları, kafeleri… Ara ara kendime anımsattığım şehrin ta kendisi. Hayaller güzel sahiden. Umduğum gibi Londra sokaklarında gezinemedim dün. Nothing Hill Karnavalına denk gelemedim. Bugün de Stonehenge’e giden otobüsün içine binemedim. Olsun. Arkadaşlarımızdan gelen son haberlere göre gittikleri yerler çok güzelmiş ve tekrar gidilmeliymiş. O zaman öyle yaparız biz de. Yeni hayaller kurar, dileklerimizin üstüne pembe kurdeleler bağlarız. Çıkmayan vize yüzünden bir sürü para kaybetmiş olsak da hayal kurmak bedava ? ? ?

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Kırılan umutları yeni hayallerle onarmak” yazısında 9 düşünce

  1. özlem öztürk diyor ki:

    Esin'cim,
    Bugün dediğin gibi yapacağım sanırım. Bağdat Caddesi'ne inip yogaya gidebilir, canım onu da istemezse Remzi Kitabevi'nde dinleneceğim. Vizeyi alamamak bir yana, bu çektiğimiz sıkıntılar çok can sıkıyor. Vizesiz hiçbir yere adım atamıyoruz. Oldu, olmadı, geldi, gelmedi derken sahiden gerildim. Londra'nın ne güzel bir şehir olduğunu bilmesem, "Alın sizin olsun ülkeniz de şehriniz de!" diyeceğim de çok güzel yahu. Oradan da İrlanda'ya geçecektik. 🙂 Ne güzeldir Londra'da yaşamak. Anlatsana biraz Londra günlerini blogda. Yazdın da ben mi fark ettim? Okumayı çok isterim. Alamya neresi? 🙂
    Ben de senin gibi hayal kuruyorum aslında. Hem de devamlı. Hayallerim olmasa ben olamam zaten. Yorumların için çok teşekkür ederim bu arada.Bugün çok ihtiyacım vardı. Yaşamaktan daha güzel bir şey olmadığını hatırlayarak günüme devam edeceğim bu andan sonra.
    Sevgiler

  2. Işın diyor ki:

    Çok çok üzüldüm vizenin çıkmamasına. Böyle durumlarda kabullenip devam etmek bana da çok zor geliyor ama her işte bir hayır var demek sanırım en iyisi. Vazgeçmeyip mutlaka tekrar gitmelisiniz bence. Belki de çok daha güzel bir seyahat olur. İngiltere konsolosluğu genelde kızdırıyor evet, ama bence ülke çok güzel ve kesinlikle vazgeçmemeli. Ben de yeni Londra ve Edinburgh yaptım ama vizem bitmeden tekrar gitmek ve Londra'nın dışını da görmek istiyorum mutlaka.
    Her yazını mutlaka okuyorum, bana çok iyi geliyorsun. Hep yorum bırakmak istiyorum ama her zaman mümkün olamıyor. Bir de teşekkür etmek istiyorum. Woolf'un İzinde kitabını ve Ertuğ Uçar'ı sayende farkettim. İyi ki instagrama koymuşsun. Kitabı az önce bitirdim ve bayıldım. Diğer kitaplarını da okumak istiyorum mutlaka. Meraklı, araştıran, okuyan, yazan insanları çok seviyorum. Kitap bana ilham verdi, umarım devamı gelir.
    Pek iyi başlamamış olsa da iyi tatiller ve iyi bayramalar diliyorum.

    Sevgiler

    • özlem öztürk diyor ki:

      Işın,
      Vizenin en çok çıktı, çıkmadı, bugün dörtte, olmadı ertesi sabah mutlaka onda, yok az sonra kısmı sinirlerimizi bozdu. İlk defa bu kadar geç verdiler vizeyi. Yirmi gün önce pasaportları verince vizenin bu kadar gecikeceğini düşünmedik. Neyse, dediğin gibi olan oldu. Bizi çok üzdü, bizsiz yola düşen arkadaşlarımızı da üzdü. Yok, vazgeçmeyeceğim elbette. Bir yorum önce Esin'e de yazdım, Londra sevmediğim bir yer olsa ben de alın ülkenizi diyeceğim ama diyemiyorum. Çok güzel bir şehir. Cotswolds'a gitmek istiyorum sonra. Swan otelde çay içmek istiyorum. Daha İrlanda seyahati var. Gözden çıkarmadık İngiltere'yi ama o da bizi ne kadar üzdüğünü bilsin. Ertuğ Uçar'ın kitabına, samimiyetine bayıldım. İçimde yazı yazma aşkı uyandırdı. Kitabı sevmene ben de sevindim. Yeni güzel kitaplar da buluşuruz artık 🙂
      Bu arada İskoçya'da çok güzel yaaaa 🙂

  3. İzler ve Yansımalar diyor ki:

    Seyahatlere çıkmak güzel sürprizler kadar böyle aksiliklere de gebe!. her şey planladığımız gibi olamayabiliyor bazen!. Ve böyle durumlarda çok da fazla zorlamamak ve hayatı doğal akışına bırakmak gerekiyor!. çünkü zor/lamak o gizi bozuyor!. elbette duygularını çok iyi anlıyorum. Umut da, hayallerimiz de hep var olsun. Hani Cemal Süreya demiş ya; “Umulmadık bir gün olabilir bugün. Bir çay söyle yağmurların kokusunda.” diye..aynen öyle yap:) belki umulmadık şeyler olabilir!. Gönlünü ferah tut 🙂 Bu arada yaşamımım bir dönemi Londra da geçti benim..Hem eğitim, hem de part time çalıştığım yıllardı. (99 -2002 yılları) Nerdeyse 15 yıl oldu, bir türlü gidemedik, hep araya, başka başka şeyler girdi!. Ama oralar fazla değişmez, bilirim..bizde ki gibi öyle yıkıp yıkıp avm.ler, siteler kondurmazlar, tarihi korurlar. Ben de bir kez daha gitmeyi çokkk istiyorum. Okul öncesi 3 yıla yakın da masal kent Alamya'da yaşadım. Orayı da görmeyi çok istiyorum. Bakalım, şimdilik hayal kuruyorum.. Ve yaşadığımız her güne şükrediyorum. Sevgilerimle Özlem'cim.. Her şey gönlünce olsun…

  4. ELİF sarı diyor ki:

    Önceki akşam bir filme denk geldim: Blind adı. Finalde çiftimiz Fransa'nın güneyinde Eze kasabasında şarap içiyordu. Aklıma sen geldin. Sen ve Paris.

    İyi tatiller. Tatile çıkmayan, çalışmak zorunda olan ne çok insan var bilsen 😉

    • özlem öztürk diyor ki:

      Filme bakacağım hemen. Bayramda buradayım nasıl olsa. Ben de bu sene çok tatile gidemedim aslında ve okullar açılmadan önce bu seyahate gidebilmeyi çok istiyordum. Çalışmamın yegane sebebi Kuzey'in eğitiminin dışında gezmek 🙂 Bir de bu tatilin her gününü ben planlamıştım. Giden arkadaşlarım öylece kalakaldılar bensiz .
      Neyse…
      Yapacak bir şey yok. Sağlık olsun diyelim. 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Çok, çok ama çoook teşekkürler. Canım çok sıkkın. Kendime gelmeye çalışıyorum. Kafamı başka şeylerle dağıtayım diyorum yine aklıma vize geliyor 🙂 Siz de daha çok belli eden kendinizi. Bir ara boşluğa yazıyormuşum gibi hissediyordum, şimdilerde daha iyiyim 🙂
      Hımm, bu arada çok da yumuşak sayılmam aslında biliyor musun? Yazılarımda belki öyle ama keşke gerçek yaşamda da daha yumuşak olsam. Ne güzel olurdu 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir