Liste 5- On yıl sonra nerelerde olacağız a dostlar!

52 Liste Projesi

#Liste 5- On yıl sonra hayatınızda olmasını istediklerinizin listesini yapın.

Klasik olacak ama bunu söylemeden geçmem mümkün değil. O yüzden önce sağlık diliyorum. Şimdi hayatımda olan herkesin de on yıl sonra da hayatımda olmasını tabii ki. Geleceğe umutla bakmak ve önümüzde uzayıp giden hayatla ilgili planlar yapmak da güzel ama on yıl sonrası?
On yıl daha yaşlanacağız yani? İşin en kötü yanı ne biliyor musunuz? On yıl sonrasının on dakika kadar çabuk geleceğini ve bunu bizim hiç fark etmeyeceğimizi biliyorum. Umuyorum ki o yılları hep neşe içinde, gülerek ve birbirimizin kıymetini bilerek geçirelim.

?   Kuzey nereye, biz oraya !

Basit bir hesap yaparsak şimdi on ikisini bitirmekte olan Kuzey, on yıl sonra yirmi iki yaşını bitirmek üzere olacak. İstesek de istemesek de çocuğumuzun geleceği ile ilgili tohumlar ekiyoruz. Selçuk’la devamlı konuştuğumuz konu bu aslında. Sağlığımız yerinde olursa ve madden de buna imkanımız olursa, oğlumuz on yıl sonra nerede olursa biz de onun yanında olacağız. Niyetimiz bu. Tek çocuk olmanın kaderinde böyle bir şey var sanırım. Askıntı olacak başka yavrumuz yok.?
(Ay çok büyük şeylerden bahsediyormuşum gibi geldi ve ilk kez sanki büyük konuşuyormuşum hissine kapıldım. O yüzden yine umarım sağlığımız, neşemiz yerinde olur diyorum.)

 

Selçuk ve ben, Kuzey’i yurt dışında okuması konusunda destekliyoruz ve hatta etkilemeye çalışıyoruz. En büyük korkumuz bu işi fazla dikkat çekici yapıp, ondan tepki görmek. O yüzden tıpkı televizyonlardaki subliminal mesajlar gibi mesajlarımızı suyun içinde eritip azar azar yedirmeye çalışıyoruz. Benim dayanamadığım ve kendimi açığa çıkardığım zamanlar oluyor elbette. Böyle zamanlarda Selçuk kendini çok belli ediyorsun diye söyleniyor vallahi.
Paris’e gitsin, orada okusun, biz de orada bir ev falan kiralayalım, mutlu mesut yaşayalım istiyorum. 
Elimizden geldiğince oğlanı alıp Paris’e götürüyorum. Seine Nehri kenarında geziniyoruz. Sıcak çikolata içiyoruz. Şehri sevsin diye gitmeden günlerce uğraşıp mezarlık oyunları falan hazırlıyorum. Elimden gelen her şeyi yapıyorum.
“Sevdin mi oğlum Paris’i diyorum?” her gidişimizin ertesinde.
“Sevdim ama New York daha güzel!” diyor bana.
Başka bir gidişimizde,” Ah ne çok eğlendik değil mi oğlum Paris’te diyorum?”
“İyiydi ama Londra daha güzel” diyor.

 

Şimdiye kadar umutla beklediğim cevabın yakınına bile yaklaşamamış durumdayım. Her seferinde şöyle diyorum Selçuk’a: Çocuğun göbek bağı alıp Amerika’da bir üniversitenin bahçesine gömen kafama edeyim ben!

??   Hayatımın bir döneminde Paris !

 
Bu dileğimi  evde devamlı tekrar ediyorum. Sanırım bir müddet sonra bunu duymaktan sıkılıp beni tek başıma Paris’e yollayabilirler. ?

Hemencecik dönmeyeceğimi bilerek Paris’te zaman geçirmek çok güzel olurdu gibi geliyor bana. Kiraladığımız bir eve gerçekten yerleşmek, çaydanlığı küçücük mutfaktaki ocağın üstüne yerleştirmek, oturduğun yere en yakın organik marketten alışveriş yapmak, her gün en sevdiğim kafeye gidip orada tanınır olmak… Ne güzel düşler değil mi? Sanki bana olurmuş gibi geliyor.

?  Bir de bakmışım artık çalışmıyorum !

 
“Artık çalışmak istemiyorum.” diye sık sık dile getiriyorum. Sahiden de istemiyorum. Yapmak istediğim şeyleri yapabilmem içindeki önümdeki zaman azalıyormuş gibi geliyor bana. Hayalini kurduğum onca şeyi ne zaman yapacağım ben? “Sıkılırsın sen evde oturunca!” diyenlere de verecek cevabım hazır.
“Yemezler!”
Bunca insanın canı sıkılmıyor da bir benimki sıkılacak değil mi?
Uzun sabah kahvaltıları yaparım, yogaya giderim, yürüyüş yaparım. İnsanların işe gittiği saatlerde şehri gezerim. Remzi Kitabevi’ne giderim. Yazı yazarım, kitap okurum. Ooooo! Yapacak o kadar çok şeyim var ki?

 

Öte yandan bunca emek verdiğim işimi nasıl bırakırım? Onca yılın emeğini? Sıkılmak değil benim sorunum. Vicdanımda beni rahatsız eden başka bir şey var.?

?   Sırtımızda çantalarımızla nereye gidiyoruz?

 
Yanımda Selçuk olursa her yere giderim ben. Çünkü o hem benim en iyi arkadaşım, hem de çok iyi bir yol arkadaşı. Sırtımıza taktığımız çantalarımızla uzun tren yolculukları yapacağımız, dönüş zamanını bilmeden yola düşeceğimiz bir zamanı hayal ediyorum. Sırf bu hayalim yüzünden evcil bir hayvan almıyorum vallahi. Sanırım evdeki çiçeklere su versin diye bir de komşu edinmeliyim 8-9 sene sonra.
Ah! Hayali bile güzelmiş on yıl sonrasının.
Sadece siz de Kuzey’in çok çabuk büyüdüğünü düşünmüyor musunuz?
Biraz yavaş ilerlesin zaman. Ben daha ne Kuzey’in büyümesine, ne bizi bırakıp bir yerlere gitmesine, ne de emekli olmaya hazırım.
?

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Liste 5- On yıl sonra nerelerde olacağız a dostlar!” yazısında 13 düşünce

  1. Judgest diyor ki:

    Bilemedim şimdi 🙂 bir yandan iki oğlumun da yurt dışında eğitim almasını ve on yıl sonra onları bulundukları şehirlerde ziyaret etmeyi istiyorum ancak bir yandan da bugün işi bırakmayı düşlüyorum. Maddi olanaklarımızı düşününce, piyangodan para çıkmazsa, ikisinin birden olma ihtimali yok 🙁 Şu an görev yaptığım Muğla'nın küçük bir sayfiye kasabasında doğa, deniz , çiçeklerim, kitaplarım ve eşimle huzurlu bir hayatı hayal ediyorum on yıl sonrası için. Arada İstanbul ve İzmir ziyaretleri ile hem sevdiklerimizi hem de şehirlerin kalan güzelliklerini görelim istiyorum. Yurt dışı gezileri için de vakit ayırmalı tabi… Gidilecek görülecek kocaman bir dünya var. Bakalım nerede olacağız on yıl sonra? Şimdilik senin de en başta dediğin gibi kendim ve tüm ailem, sevdiklerim için sağlık ve on yıl sonra da beraber olabilmeyi diliyorum… Mutlu haftalar…

    • özlem öztürk diyor ki:

      İşte o dediğin kısır döngü bizde de var. 🙂
      Geçenlerde evde Selçuk'a söyleniyordum beş sene daha çalışırım, daha da çalışmam haberin olsun diye. Ne oldu peki? Kuzey usulca yanıma yaklaşıp şöyle dedi: Anne! Ben Amerika'da okumayı düşünüyorum. Beş sene içinde emekli olma şansın yok.
      Ben ne dedim peki? Sustum. Bir nevi peki demek sanırım susmam. İşler karışık yani. Öyle rahat söyledi ki ama çalışmam ve onu okutmam gerektiğini, ağzım açık kaldı 🙂 Yani aynı durumdayız. Bu durumda fazla seçeneğim kalmıyor. Daha çok çalışıp, daha kısa sürede oğlanın okul parasını kenara koymalıyım ki bir gün emekli olabileyim. Sanırım emekli olmam sadece bir hayalden ibaret. Uzun lafın kısası aynı gemideyiz şekerim.
      🙂

  2. Gülşah Şahin diyor ki:

    Böyle yazarken yada sölerken daha varmış gibi geliyor ama dediğin gibi belirli bir dönemden sonra zaman o kadar çabuk geçiyor ki…
    Veee sanırım bende bizde kız nereye biz oraya oluruz.
    Önceleri ( henüz çocuğum yok iken) daha farklı düşüyordum ama anne olduktan sonra hep yakınlarında olmak istiyorum< hem destek falan da olurum yani. :)))
    Öpüyorum seni kocaman ve inşallah bir gün Paris'tek evinin cam kenarında oturmuş< çayını içerken yazarsın yazılarını ve bizde okuruz.
    İyi geceler iyi haftalar canım.

    • özlem öztürk diyor ki:

      İnsan annesini daha iyi anlıyor değil mi? Çocuk sahibi olmak zor işmiş Gülşah'cım. İnsan yapmam dediği nice şeyi yapıyor, tükürdüğünü yalıyor. Kuzey resmen beni terbiye etti, keskin yanlarımın hepsini törpüledi. Kedi gibi peşinde dolaşıyorum. Şimdi büyüdükçe ve artık ben de bir bireyim demeye başladıkça (sözle değil ama davranışları bunu gösteriyor) ne yapacağımı şaşırıyorum. Büyüdüğünü kabul etmem gerek. Mesela onunla çatışmaya girmemeye çalışıyorum 🙂 Birçok şeye karışmamayı tercih ettiğimi fark ediyorum. Ve eğer kavga edeceksem Selçuk'a havale ediyorum işi 🙂 İlla ki birimizle arası bozulacaksa Selçuk'la arası bozulsun. Di mi ama?
      🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Bir hayalin peşinden gitmek gibi geliyor emeklilik. Hem çok istiyorum (yapmak istediğim çok şey var, hem de emek verdiğim her şeyi bırakmaya korkuyorum. Öyle garip ki, duya duya sanırım kanıksadım. O çok hayal ettiğim zamanımın bana ait olması düşüncesi aynı zamanda korkutuyor da beni. Hayırlısı diyorum 🙂
      İnşallah bir gün 🙂

  3. Işın diyor ki:

    Yaşıt değiliz sanırım, bir kaç yaş büyük olabilirim. Yaklaşık 7 yıldır çalışmıyorum. Bu sene de resmen emekli oldum. Çok çalışırdım, bu yüzden çalışmayı bırakmam etrafımdaki herkes için büyük şok, büyük üzüntüydü. Onca eğitimi, tecrübeyi bir kenara ittim. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biriydi. Sıkılmak ne kelime, zaman hiç bir şeye yetmiyor İstanbul'da. Dediğin şeyleri yapıyorum. Saatlerce yürüyorum sahilde, sergileri, müzeleri geziyorum, kitapçılarda uzun zaman geçiriyor, sevdiğim kafelerde okuyorum. İstanbul hafta içi gerçekten çok güzel. Önceki hayatım bir masa başında 10 saat oturup anlamsız işler yapmaktan ibaretti. Buna rağmen hala sıkılmıyor musun diyenlere hayretle bakıyorum. Meraklı, okuyan, yazan, gezen bir insan nasıl sıkılır ki ? Yine de herkes kendisi için doğru zamanı kendisi bilir tabii. Umarım Kuzey ve Paris'le ilgili hayallerin gerçek olur. Ama çocuklar genelde ailelerin hayal ettiği gibi çıkmayabiliyor da. Ben de benim ailemin beklentilerini hiç karşılamadım mesela. O yüzden çok da takmamak, çocukları şekillendirmeye çalışmamak lazım.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Çocuklar konusunda çok haklısın. Çok fazla şey yüklememek lazım sırtlarına. Bunu biliyorum aslında ve gün gelince kendi kararını kendisinin vereceğini bilerek önünü açmaya çalışıyorum. Sağlığı yerinde olsun da gerisi hikaye. Diğer taraftan keşke benim ailem de birazcık beni yönlendirseymiş, benim Kuzey'e sorduğum gibi azıcık benimle konuşup mutluluk yolumu açsalarmış diye düşünmüyor değilim. 🙂
      Benim ebeveynlerim biraz rahattılar. Belki bu yüzden ben fazla abartıyor olabilirim 🙂
      Neyse emeklilik işine bayıldım. Keyfini de çıkarıyor gibisiniz.Umarım bir gün ben de diyorum. Nasıl olur hayalini bile kuramıyorum. Öyle heyecan yapıyor düşüncesi bile 🙂
      Teşekkür ederim yorum için.
      Bir gün benim de emekli olabileceğime dair umut oldunuz bana 🙂

  4. Berfin diyor ki:

    Senin liste ile bizim challenge çakışmış:) Bir Paris sevdalısı olduğunu bildiğimden yazdıkların, hayallerin bana hiç uzak gelmedi. Umarım gerçekleşir.. ??

    • özlem öztürk diyor ki:

      Hayaller, hayaller, güzel şeyler… Hayaller olmasa yaşam nasıl olur bilemiyorum; ama bazen hayallere sığınırken, büyük temennilerde bulunurken korkuyorum. Sağlık olsun sahiden. Gerisi boş şekerim. Umarım her birimizin hayalleri, istekleri gerçek olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir