52 Liste Projesi
Liste 39- Şimdiye kadar gördüğüm en güzel şeyler…
Aslına bakarsanız hayatımda hiç “en”ler yok. Genelde çocuklar sorar böyle şeyleri: Anne, söylesene en sevdiğin renk hangisi, en iyi arkadaşın kim, en çok kimi seviyorsun?
Bu soruların hiçbirine cevap veremem. Sanırım bir anne olarak en sıkıcı yanım bu. Birbirinin peşi sıra gelen bu sorular karşısında hep afallamışımdır. Ama nasıl bir meydan okumanın içine sokmuşsam kendimi, tam 39 haftadır en’lerin bolca olduğu sorulara cevap bulmaya çalışıyorum. Sanırım bu da 2017 yılının bir sınaması oldu benim için. Haftalar ilerledikçe ısrarla yazmaya devam ediyorum. Sona ulaşamamakla ilgili bir endişem yok. Başladığım şeyleri genellikle yarım bırakmam; spor ve onlarca kez başladığım kitap hariç. 🙂
Sorunun cevabıma gelecek olursam, aklıma geldikçe “gördüğüm en güzel şeyleri” yazacağım ama şimdilik size birazcık durum bildiriminde bulunayım. Olur mu?
Bu aralar aklım bir karış havada. Tuhaf bir hâl var üzerimde. Evin her köşesine okumaya başladığım, sonra fark etmeden bir kenara bırakıp yenisine başladığım kitapları bırakmışım. Kitaplarla olmadık zamanlarda ve olmadık köşelerde karşılaşınca, “Aaa, ben bu kitabı okuyordum yahu!” diye zamanı kısa bir süreliğine geri sarıp sonra başka bir kitabı okumaya devam ediyorum. Kafamın içi gibi evin içi de dağınık. Oraya buraya serpiştirilmiş kağıt parçaları, istiflenmeyi bekleyen kitaplar, salondaki orta sehpanın üstünde duran ıvır zıvır. Gözüme dağınık gelen sehpaya bakıyor, mumlukları alıp sehpanın ayrı bir köşesine koyuyor, birkaç hoş kitabın üstüne bir süs eşyası yerleştirip bakıyorum. Olmuyor, ne yaparsam yapayım eşyalar bir bütünlük içinde durmuyor. Evin eşyaları zaten tek bir zevkin ürünü değil; hepimizin sevdiği, bu bizim eve çok yakışır, beni de çok mutlu eder dediğimiz parçalar eşyalarımız. Koltuğun üzerinde Kuzey’in ayrılamadığı battaniyesi, köşe sehpada benim çok sevdiğim mumlarım, Selçuk’un öğleden sonra uykularını paylaştığı yastığı falan… Bana evimi sıcacık hissettiren, ruhu olan ve bizimle konuşan parçalar… Son birkaç ayla birlikte sanki her şey ruhunu yitirdi, parçalandı. Ne tuhafım değil mi? Ama öyle hissediyorum.
Gördüğüm en güzel şeyler listem yok; hiç olmadı. Hayatımdaki en kıymetli varlığa bile ilk kez baktığımda şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. “Ama!” demiştim anneme, “Bu bebeğin her tarafı buruşuk ve çok kırmızı!” Evet, işte sizlerden saklamaya çalıştığım gerçek ben buyum. Selçuk da doğar doğmaz büyük kuzenlerinden biri, “Aaa, Sefer dedeye benziyor bu bebek!” demiş. Yıllarca Sefer Dede’ye benzetilmenin ne demek olduğunu anlayamayan Selçuk sonradan bana şöyle dedi: Kuzey’i görünce neden Sefer Dede’ye benzetildiğimi anladım. Sonradan tıpkı kayınvalidemin dediği gibi Kuzey’ciğim o kırmızılı halini üstünden attı, tüm yüzünü kaplayan kayık şeklindeki dudakları küçülüp birer nokta oldu. Şimdi hayatımın merkezinde sadece o var. Her hali güzel. Ve kesinlikle söylüyorum hayatımda gördüğüm en güzel ve en değerli şey o.
Bu yazıya kısmet küçük bir haberim de var size: Biz bugün itibariyle evliliğimizin tam 20. yılına girdik. Yılların bu denli çabuk geçmesine inanamıyorum. Saçlarımız beyazladı, göz kenarlarımızda kırışıklıklar ve boyumuzu (en azından benim boyum) bir oğlumuz var. Evliliğimiz karşılıklı saygı çerçevesinde çok sağlıklı. (Puhahhaha yok yahu, çok pis kavga ediyoruz) Selçuk’un yıllarca göz kremi kullanmamasından ve saçlarını boyatmamasından dolayı benim yaşımı da belli etmesinden nefret ediyorum ama yine de yirmi yıldan fazla senemi verdiğim bu adamı çok seviyorum.
Çok romantik olmadı mı sizce de bu yazı? Ben başka bir yazıda da mutlu evliliğimizin sırlarını anlatayım bari :=) Öperim, herkese sevgilerimi yollarım.
Maşallah size. Evliliğiniz daha uzun yıllar mutlu şekilde devam eder umarım. Sevgiler 🙂
Çok, çok teşekkür ederim.
Benden de size bolca sevgi 🙂
nice mutlu 20lere bolca ask ve seyahat dolu.evet evet kesinlikle yaz sen mutlu evlilik sirlarini zira tadnidigim bazi sahislar ara ara "7 year itch" yasiyorlar:)
Zor tabii evlilik kabul ediyorum. İnşallah kaşınmayız biz 🙂 Belli mi olur. Elli yıl sonra bile yollarını ayıran nice çift var. Umarım her birimizin evliliği uzun yıllar huzur ve mutlulukla sürer 🙂
Bence birliktede yaşlanacaksınız ?
İnşallah, temennimiz, duamız 🙂
Selçuk, benim hayattaki en büyük şansım çünkü.
🙂
Ne tatlısın sen ya şu içtenliğin ve açık sözlülüğün var ya işte yazılarını keyifle okutan, hiç sıkmayan o.Birlikte bol gezmeli ve huzurlu yıllarınız olsun Özlemcim. Öperim, sevgilerimi yollarım;)
Sevgiyle bakan gözün eksik olmasın tabii üzerimden 🙂 Ondan öyle her şeyim güzel geliyor sana. Ama mutluyum elbet böyle hissetmene. Çok ama çooook teşekkür ederim güzel sözlerin, dileklerin için. Başka bir yorumda okuduğum blogunu açma konusuna o yoruma gelince değineceğim haberin olsun 🙂
Nice mutlu yıllarınız olsun birlikte:) Bol bol gezerek yaşlanın:)
Ay ne güzel bir dilek bu Semi'cim. Gözümün önüne bastonlu Özlem'le Selçuk geldi hemen. Sırtımızda çantalar, ayaklarımızda Amerikalıların giydiği gibi sandaletler geziyormuşuz 🙂
Hoşuma gitti vallahi 🙂 Her haline razıyım bu hayalin.
Biz yaş aldıkça ve etrafımızdaki yakınlarımızın yaşlandığını ve beraberindeki sorunları gördükçe anlıyoruz ki iyi yaşlanmayı da öğrenmemiz gerek. Ciddi bir sağlık sorunu ya da ruhsal bir çöküntü hayatın tüm akışını değiştiriyor.
Kötü şeylerden bahsetmeyelim ve umalım ki sağlıklı yaşlanıp, sürekli yenilenip gezebilecek gücümüz olsun. Sevgiler:)
🙂 Bence de 🙂 Tam da dediklerin oldu bu sene. Ama kara bulutları dağıtıyorum hemen şimdi 🙂
Amanın! Ben unuttum ya bu liste işini:((
Tebrikler Özlem. 20 yıl. Kendinizle gurur duymalısınız.
Eeee çok iyi gidiyordun. Neden unuttun bakiyim? Kaldığın yerden devam ya da canın istemiyorsa yapma. Ne olacak sanki? Önemli olan yazı yazmak. Beni çok mutlu ediyor, sinirlerimi alıyor. O sebepten yazmaya devam ediyorum. Liste bahane yani benim için 🙂
Tebriklerine çok teşekkür. Sahiden aferini hak ediyoruz 🙂
Özlemcim, nice 20leriniz olsun. Kendi doğum gününde senin mutluluğunla mutlu olacağını düşünüp, seni Paris'e götüren bir eşin var. 🙂
Evet haklısın 🙂 Zaman zaman ben de Paris'i çok seviyorum, neden Paris'i sadece kendine mal ediyorsun diye söylense de, onun da Paris'i çok sevmesi işime yarıyor. İkimiz de Paris'te çok iyi hissediyoruz. Burada yapamadıklarımızı orada yapıyoruz. Bol bol yürüyoruz, bir kafede oturup kahvemizi içiyoruz, güzel yemekler tadıyoruz. Umuyorum önümüzde Paris'e gidecek çok daha uzun yıllarımız olur 🙂
Güzel dileklerin için çok teşekkürler …
Nice güzel yıldönümleriniz olsun Özlem. Bol seyahatleriniz olsun.Hatıralarınız gittikçe çoğalsın…
Gamzecim çok teşekkür ederim canım 🙂 Hepimizin önünde bol seyahatli, güzel günler olsun inşallah 🙂
Birlikte daha nice güzel yıllara.
Çok teşekkür ederim Handan Hanım 🙂
Ayyy Şirine, nice 20 yıllara, sağlıkla, sevgiyle, Kuzey sayesinde çoğalarak. Kocaman kucakladım…
Leylak Dalım,
Çok teşekkür ederim. İnşallah hep beraber daha da güzel, sağlıklı, mutlu, uzun yıllarımız olur. 🙂 Ay, sahiden bir de Kuzey sayesinde çoğalma ihtimalimiz var değil mi? İhtimallerin güzelliği 🙂