Paul Auster: New York Üçlemesi

Az önce Paul Auster’in New York Üçlemesi adlı kitabını bitirdim. Bu kitapla ilgili kendimi ve kitabı nasıl ifade edeceğimi düşünüyorum ama tam da karar verebilmiş değilim. Acaba Paul Auster okumadan önce kendimi yazarın yazım tarzına hazırlamalı mıydım? Çok mu hazırlıksız yakalandım kendisine?
İlk kitap Cam Kent’i okurken ilk kez tanıştığım Paul Auster’in yazım tarzı ve kelimeleri çok anlaşılır geldi bana. Anlattığı her şeyi anlıyor olduğumu düşünüyordum. Sayfalar aktı gitti önümde. New york sokakları, parkta gezintiler, kahramanlar…
Sonra geldik ikinci kitaba.
”Hayaletler”
İlk sayfalarında biraz tökezledikten, düştükten, yaralandıktan sonra Mavi’yi Siyah’ı tam yerlerine oturttum derken kalakaldım orta yerde. Neden birileri bana ip uçlarını takip etmem gerektiğini söylememişti ki?  Daha dikkatli olmam gerekirdi.
Nihayet geldi son kitap. Kilitli Oda’nın içindeydim artık. Anahtarı bulmam, kilidi çevirip kapıyı aralayıp çıkmam gerekiyordu.
Kitap bitti. Ama ben öylece kalakaldım işte. Sanırım daha kesin bir son bekliyordum. Hikaye öylece kalakaldı ortalıkta.
Nasıl yani durumundayım şu an. İşin enteresan yanı yeni bir kitaba başlayacak halim de yok. Hala düşünmekteyim.
Bitirdikten sonra kitabımı şöyle bir gezindim internette. Yahu neden ben anlayamadım diye? Anladım ki Paul Auster hemencecik silip atabileceğim yazarlardan biri değil. Tabii ki okumaya devam edeceğim. Mutlaka kendisiyle buluşacağımız bir yer olacaktır.
Ama yine de neden anlayamadım ben bu kitabı yahu?

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Paul Auster: New York Üçlemesi” yazısında 2 düşünce

  1. Aslı diyor ki:

    Bu kitap yaklaşık 3 yıldır kütüphanemde okunmayı bekliyor, defalarca elime alıp başlamaya niyetlendim ama her seferinde kendimde o gücü bulamayıp daha hafif kitaplara başladım… Hatta o arada 2 farklı Paul Auster kitabı bile okudum:)) Yazarın kitapları hep böyle, metni öylece okuyup geçebilir ve "eee ne oldu şimdi" de diyebilir insan ama aslında yazar çoğu şeyi ima ederek ve kararı okuyucunun hayal gücüne bırakarak yazıyor. Bence Yanılsamalar Kitabı'nı mutlaka oku, neden bilmiyorum ama o kitaba karşı özel bir ilgi ve sevgi hissediyorum:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir