Ocak ayında neler yaptım?

Yeni yıl kararı gibi bir şey bu da, belki uygulayabilirim belki de sadece rezil olmakla kalırım. Her yıl sona erdiğinde kendi kendime diyorum ki, ”Hadi blog için bu sene içinde yaptıklarını toparlayan bir yazı yaz!” Ne yazık ki bu dileğim ve isteğim havada asılı kalıyor.
Heyhat, bu kadar dağınık bir kafayla tüm senede geri gidip yaptıklarımı toparlamak ne mümkün!
Şimdi Ocak ayı sona ererken ben bu isteğimi uygulamaya çalışacağım. Ocak ayının dökümünü yapacağım kendime. Bakalım ben bu ay neler yapmışım?
?  Murakami’nin koşmak ile ilgili olan kitabı ”Koşuyorum, Yazıyorum” sanırım Aralık ayı sonunda çıktı çünkü ben yeni yılı Dubai’de kutlamak üzere bavulumun fermuarını çekerken, kitabı sırt çantamın içine atmıştım bile. Bana ilham verecek olan kitapları okumayı seven fani blog yazarınız, hem yazmaktan hem de koşmaktan bahseden bu kitabı çok severek okudu, bilesiniz! Murakami’nin maraton koşucusu olduğunu ve maraton koşabilmek için çok disiplinli olarak çalışmak gerektiğini biliyordum ya, yazarın kendi kaleminden yaşadıklarını okumak çok güzeldi. İnsan sevdiği yazarların hayatlarını, günlük rutinlerini bilmek istiyor. Ya da sadece ben bilmek istiyorum! Benden yazarın bu kitabına meraklı okurlar için tam not. Nefisti!
? Yeni yıl gelmeden önce uzaklara gitmek için bavulumuzu hazırlamıştık. Bu seferki bavul üç kişilikti. Mecburen iki bavulla gittik. İstanbul’dan önce Dubai’ye uçtuk. Arkadaşlarımızla hasret giderdik. Bavulumuzun kapağını azıcık ucundan açıverdik. Bir gece arkadaşlarımızda kalıp, dinlendikten sonra onlarla beraber yola düştük. Önce Singapur Havayolları ile birkaç gün kalmak için Singapur’a gittik. Oradan başka bir uçağa atlayıp Bangkok’a geçtik. Aman Allahım, Bangkok ne kadar değişmişti öyle. Görünce gözlerime inanamadım. Tuk tuk bile yoktu sokaklarda. Onun yerine İstanbul’un trafiğini mumla aratan bir trafik. Birkaç gün Bangkok’da kalıp, yaşları 7 ile 9 arasında değişen üç çocuğu ayak masajına alıştırdıktan sonra Phuket’e geçtik. Pkuhet mi? Bu adanın her gidenin anlata anlata bitiremediği o güzeller güzeli ada olduğuna inanmam için çok çabalamam gerektiğini düşündüm. Bir kere gelmiştik. İtiraf ediyorum: Adayı tanımak için çocuklarla çok fazla şansımız olmadı ama Phuket’i daha iyi tanımak için bir kez daha adaya gideceğime inanmıyorum.
? Singapur ağzımı açıkta bırakan bir ülke oldu. Ülkedeki düzene, temizliğe, otellere, alışveriş merkezlerine, gökdelenlerine, ünlü Orchard Caddesi’ne hayran olmamak mümkün değil.
Singapur’da gördüğüm lüks mağazaları dünyanın başka bir yerinde görür müyüm bilmiyorum. Herkesin aklından geçen sorunun cevabı, tabii ki alışveriş falan yapamadım. Nerdeeee?
? Amma velakin Singapur’un şu çok ünlü otelinin en üst katında kahvaltı ettim. Madem kalamıyorum, o zaman kahvaltı ederim ben de! (Marina Bay Sands-Singapur)
? Singapur’da çocuklar eğlensinler diye, Night Safari’ye gidip hayvanları gördük. Onca saat sırada beklememize değmeyen bir aktiviteydi.
? Bir de Sentosa Adası ve oyun parkı muhabbeti var. Amerika’daki oyun parklarına gidip, oralarda tema parklarında gezindiyseniz, buraya para harcamanıza hiç gerek yok. Herkes gidin diyecek biliyorum ama, benden söylemesi. Hem çok pahalı, hem de çok basit!
? Allahım, neler yapmışım ben böyle? Anlatacak çok şey var ama atlamadan yeni yıla Dubai’de arkadaşlarımla girdiğimi de söyleyeyim. Bu not da 2013’den 2014’e geçiş olarak tarih sayfalarındaki yerini alsın.

 

?  Kitap ve kitapçı meraklıları için Dubai’de olduğu gibi, Singapur’da da müthiş bir Kinokuniya var. Ben, Takashimaya Shopping Centre içinde bulunana gittim. Orchard Road üstünde. Carlos Ruiz Zafon’un Marina isimli kitabını aldım. Çok güzel bir kitaptı. Herkese tavsiye ederim.
? Ocak ayının başarılardan biri de okulun ilk yarısını bitirmiş olmamız. Biraz daha devam etseydi, ne Kuzey ne de ben daha fazla dayanamayacaktık. Ödevlere, okul muhabbetine on beş gün ara verdik. Tatili yatarak ve oyun oynayarak geçirmesi için oğlumu destekliyorum. Görüldüğü üzere ben de birkaç gündür bloga yazı yazacak ve hatta kitap okuyacak zaman buluyorum.
?  Ocak ayının sonuna geldiğim şu günlerde hâlâ Yeşim Hoca’nın verdiği  ”altı dakika” egzersizlerini yapıyor olmam da başka bir başarı hikâyesi :=)
? Peki, hâlâ spor da yapıyorum. Nolacak benim bu ayki başarılı performansım?
?  Marina’dan sonra Carlos Ruiz Zafon okumanın dayanılmaz cazibesine kapılmayı sürdürdüm. The Watcher in the Shadows isimli kitabını da bitirdim. Hani her şehrin, her coğrafyanın bir yazarı var ya, Carlos Ruiz Zafon’da bence müthiş bir İspanyol yazar ve Barselona’yı yazmak ona çok yakışıyor. Gel gör ki, Marina Barselona’da geçiyordu ama elimdeki bu kitap önce Paris’te geçiyor, sonra Normandiya’ya doğru uzanıyor.
? Nedim Gürsel’in kitabı çıktı. Ocak ayının güzelliklerinden biri de buydu bence. Elimdeki her şeyi bir kenara bırakıp, hemen okumaya başladım. Bildiğim, tanıdığım, anlattığı şehirlerde gezmekten bitap düştüğüm, üstüne üstlük anlattığı her öyküye aşık olduğum bir Nedim Gürsel kitabı değildi. Ne yapayım, bana öyle geldi. Eskisi gibi yaz Nedim Gürsel!
?  Aynı sektörde çalıştığım sektörel dergi EvdeModa dergisine Paris ile ilgili bir yazı yazdım. Çok güzel oldu. Yazarken yine Paris’e gitmişim gibi geldi. Paris’e olan aşkım depreşti. Neyseki Şubat ayı atraksiyonları içinde bir Paris gezisi var.
? Bahçemize portakal, limon, mandalina ve greyfurt ağaçları diktik. Tam anlamıyla ağaç diyemeyiz ya olsun, birkaç seneye kadar büyüyüp ağaç olacaklar.
?  Margaret Mazzantini’nin yeni çıkan kitabını aldım. İncecik bir şey! Elime aldığım gibi bitti. Lale Abla’nın tavsiyesiyle okuduğum, ”Sen Dünyaya Gelmeden” den etkilendiğim gibi etkilenmedim. Üstelik Doğan Yayınları‘na yüz sayfalık bir kitabı 15TL’ye sattıkları için çok sinir oldum.
? İş Sanat’ta Luisa Sobral dinletisine gittim. Portekizli sanatçının sıcaklığına, sesine, şarkılarına hayran oldum. İyi ki gitmişim, dedim. Şimdi evde durmadan konser sonrası aldığım cdleri dinliyorum.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Ocak ayında neler yaptım?” yazısında 5 düşünce

  1. BAYKUŞ GÖZÜYLE... diyor ki:

    Özlemcim açıkçası çok sevdim bu ay sonu özet yazını, bana da ilham verdi şimdi ben de böyle bir defter tutmayı düşünüyorum elbette unutmamak için notlar almalı;))
    Doğan kitap ile ilgili düşüncene kesinlikle katılıyorum ayrıca kapak tasarımları da genelde çok kötü oluyor. Nedim Gürsel kitabını senin ve leylak dalımın yorumları ile almamaya karar verdim, madem öncekilere benzemiyor olmadı şimdi:)
    Bu güzel yazılarının devamını bekliyorum, bol gezmeli ve okumalı günlerinin de devamını;)

  2. Lulu's life diyor ki:

    Gunaydin ! uzun zaman oldu yazilarina gelmeyeli.. Ocak ayinin ozetini sevdim.. Arayi az da olsa kapattim sayabilirim.. Murakami kelimelerine asigimdir.. Bayilirim kendini ifade edis sekline.. O nedenle yeni kitabini hemen not aldim.. sanirim elimdeki ve basucumdakiler bitince sirayi ona verecegim… Sabah denizi de cok ilgimi cekti.. Zaten minnak bisi ! onu arada yutarim diye planladim.. ! x

  3. Leylak Dalı diyor ki:

    Çok alakasız olacak ama o taşa resmedilmiş Özlem ne güzel öyle 🙂
    Onun dışında çok faideli etkinlikler yapmış olmandan ve 6 dakika ile spor alışkanlıklarını devam ettirmenden dolayı ödülün bir öpücük 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir