On bir yaşındaki bir çocuğun gezen anne-babayla imtihanı :)

Hiç çocuğunuzun gözünden dünyayı görmek istediğiniz oluyor mu?

Bende çokça oluyor. Yol boyunca yanımda yürürken bazen gözlerimi üstüne dikip onu takip ediyorum. Elindeki fotoğraf makinesine etrafında gördüğü heykelleri sığdırmasını, sokak sanatçılarının her birinin önünde dakikalarca kalmasını, önlerinde duran para kutularının içine cebimizde ne kadar bozukluk varsa atmak için çırpınmasını izliyorum.

Çocukla Seyahat- Dünya Bizim Evimiz
Çocukla Seyahat- Dünya Bizim Evimiz

Çocukla seyahat nasıl yapılır?

Yeni yerler görmek dışında yolda olmak onun için biraz da bizimle olmak demek. Kesintisiz zaman paylaşımı için tatile çıkmak gerekiyor. Gündüzlerin geceyle birleşip de bizim hiç ayrılmadan aynı oda içinde uyumamızı ve uyanmamızı seviyor, biliyorum. Ekibin anne- baba kısmı için de en zor kısım burası oluyor. Dönüş, onunla geçireceğimiz vakitlerin azalması anlamına geliyor. Arkadaşını yolda tanımak gibi çocuğumuzu da yolda tanıyoruz. Tuhaf ki yolda tanıdığım çocuğumu daha çok seviyorum.

Çocukla Seyahat- Yol Hali
Çocukla Seyahat- Yol Hali

Kuzey’i sık sık seyahatlere götürmemizden dolayı olsa gerek gezerken söylenmiyor, itiraz etmiyor. Aynı şehrin içinde bir yerden bir yere giderken hiçbir ulaşım aracına binmek istemiyor. Onun için yürüyerek gidilen her yer kazanılan yeni bir zafer. Sanırım bitmeyen yolların ardından kurduğum cümlelerin aşığı Kuzey: ”Bugün bu kadar yolu yürüdüğüne inanamıyorum. Hiçbir çocuk bir günde bu kadar yürüyemez. Hem de hiç söylenmeden!”

Hangimiz anneden babadan gelen güzel bir cümlenin ömür boyu bekleyeni olmadı ki? Ben hâlâ annemin bana ettiği her övgünün açık ağız bekleyeniyim vallahi 🙂

Yol halleri, çocukla yolda olmak…

Tatili, Kuzey’in havaalanlarında bir koltuğa kıvrılarak uyumasını çok seviyorum. Benim onun yaşındayken hiç dahil olamadığım bir hayatı yaşıyormuş gibi geliyor. Şimdilik tek başına olmasa da anne ve babasının güvenlik duvarının ardında bir koltuğun üstünde uyuyor, tasasız…

Ara uçuşlar, inilen havaalanları, birbirlerine bağlanan yollar, pasaport damgasını beklemenin sevimsiz sıkıntısı tanıdık olduğu durumlar.

Yol haline alışık çocukların sükuneti var üzerinde. Bir uçaktan inip diğerine binerken, yaşadığı yerde hiç tanıklık edemediği tren garlarının kalabalığı içinde bavulunu çekerek ilerliyor. İlk seferinde garlarda gördüğü paralı duşlar artık onu şaşırtmıyor. Gezmenin aslında bizim ara ara yaptığımız gibi kısa süreli mekan değişikliği değil de bir yaşam biçimi olduğunu daha iyi kavrıyor. Gezdikçe, yollarda kirlendikçe, lekeli bir tişörtle birkaç gün dolaştıkça üstüne yapışmış ev halinden çıkıyor. Kirlendikçe gözüme daha güzel görünüyor oğlum.

Ne tuhafım değil mi?

Her hale uyum sağlasın, önüne konan her şeyi yesin, ayakkabıları paralana kadar yürüsün, aslında dünya üstünde küçücük bir nokta olduğunu öğrensin istiyorum. Dünya gezdikçe küçülüyor mu bilmiyorum ama ne kadar çok gezersem ben o kadar küçülüyorum.

Kuzey de küçülsün, dünyanın onun etrafında de değil de kendi etrafında döndüğünü fark etsin istiyorum.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

On bir yaşındaki bir çocuğun gezen anne-babayla imtihanı :)” yazısında 17 düşünce

  1. Fatma diyor ki:

    Yorum yazmak istedim, geç gördüm ama yazmadan duramadım. Ben de gezmeyi çok seven bir anneyim, freelance çalıştığım için de bazen babayla bazen babasız (o zaman da genel de anneanne-dede veya teyzeyle) kızımla bolca geziyoruz. Kızım Ekimde dört yaşına girecek inşallah ve ben çok merak ediyorum ileride benim gibi gezmeyi sever mi yoksa çocukluğum gezerek geçti bıktım artık mı der, şimdilerde bazen diyor:) Ama öyle güzel yazmışsınız ki, benzer şeyleri okuyunca duygulandım niyeyse, benim kızım da (maşallah) yaşına rağmen hiç söylenmeden, mızıldanmadan uzun yolculukları geçirir, en sevdiği şey tatilde bizimle yatma lüksü, yabancı ortamlarda bize tamamen yapışma lüksüdür. Bu çocukların renkleri neden farklı dediği siyahi minikler, buranın parkları ne kadar değişikmiş dediği park alanları, kilometreyle ifade ettiğimiz mesafeleri saate çevirip anlama çabaları, kendi valizini hazırlama telaşları..tek isteğim, çocukluğunu güzel hatırlasın, bizden daha geniş bir vizyonu olsun, hayallerini kısıtlamayı değil, peşinden koşmayı öğrensin amin:)

    • özlem öztürk diyor ki:

      İyi ki yorum yazmışsınız. Hafta sonuna keyifli girdim bu sayede. Sizi tebrik ederim. Siz bizden daha cesaretliymişsiniz. Biz dört yaşındayken Kuzey'i hiç yurtdışına götürmedik. Çok zor bir çocuktu. Tüm gece boyunca ağlar, sabaha kadar kucakta gezdirir dururduk. Hani çok biliyor ya herkes, ahkam kesiyor, şöyle yapın böyle yapın diye. Olmayınca olmuyor işte. Çocuğun gazı varsa ve ağlıyorsa ağlıyor. O yüzden bazen birkaç günlüğüne babaanneye emanet eder kaçardık biz. 🙂 Nasıl iyi gelirdi o kısa tatiller, hayata geri dönerdik resmen. Beş yaşına kadar gece uyuduğumuzu bilmem. Sokaklarda gezerken uyurdu sadece. Şimdi çok sakin bir çocuk. TÜrkiye'deki deniz tatillerinden, Kapadokya vb. gezilecek yerleri ayrı tutarsam ilk defa yedi yaşında Kuzey'i yurtdışına götürmeye başladı. Her çocuk kendi hikayesini yaşıyor. Sizinki de kendi hikayesini. Eminim annesiyle gezmek çocukluk anılarının içinde en güzel yeri kapacaktır. İlerde de sizinle gezeceğinden ve bundan çok mutlu olacağından eminim. (böyle diyorum ama Kuzey'e de arada takılıyorum oğlum sen ya çok sıkılırsan ve ilerde arkadaşlarınla fazla gezmek istemezsin diye)

      Su akacak, yolunu bulacak. Ve size bir sır vereyim mi şimdi bizim tatillere götürdüğümüz bu güzel çocuklar var ya, ileride onlar bizi tatile götürecek.
      Sevgiler Fatma.
      Güzel kızını öperim.

  2. Yasemen Ç. diyor ki:

    Bu gezgin aileye bayildim ama en cok da Kuzey'e 🙂 Ve bir kere daha ne kadar sansli oldugunu dusundum.
    Birlikte keyifli zamanlariniz, dunyanin dort bir yanina gezileriniz hep sursun, sevgiler 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Biraz önce yine yazdım. Yorum bırakmanın güzelliği burada işte. Sizin güzel yazılarınızın da farkına vardım. Müsait bir anımda detaylı okuma için sizdeyim. Ben de şanslı olduğumu düşünüyorum. Aslında en çok da eşimden dolayı. Her isteğimi makul kabul edip, dinleyip bana yol arkadaşı olduğu için. Elbette gezmeyi o da çok seviyor, yoksa başka türlü böyle yollara sürükleyip duramazdım herhalde. Fitili ateşliyorum, gerisi geliyor 🙂 Kuzey de alıştı herhalde bu hale. Bavulu sürükleye sürükleye ilerlemeye 🙂 Güzel sözleriniz için çok teşekkürler

  3. sezer eser perker diyor ki:

    Çok güzel anlatmışsınız, bayıldım bu yazıya. Kuzey'e ve size bravo diyorum. Benim oğlum da küçüklüğünden beri sızlanmaz gezilerimizde ama ben "Yorulmuştur" korkusuyla abartılı duygular yaşarım:)

    • özlem öztürk diyor ki:

      Hihi, ben hiç acımam yürütürüm vallahi 🙂 Nedense en son tatilimizde ben de sizin dediğiniz duyguya kapıldım. Şöyle dedim Kuzey'e: ''Kuzeycim bizimle beraber o kadar çok yürüyorsun ve hiç sızlanmıyorsun ki, biz senin çocuk olduğunu unutuyoruz. Zaman zaman yaptığın çocukluklarda da hakkını yiyerek, ''Yanlış Davranıyorsun'' diye söyleniyoruz. Ne olur böyle anlarda, ''ben çocuğum farkında mısınız?'' diye bize hatırlat dedim.
      Pek tabii ki hatırlatması fayda etmeyecek. Yine bildiğimiz gibi yola devam edeceğiz tüm hayatımız boyunca. Allah hepimize sağlık versin ki çocuklarımızla böyle didişmeye devam edelim.
      Öpüyorum çookkk.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Ne iyi yapmışsınız yorum bırakmakla. Böylece ben de sizi fark edebildim. Sizin yol hikayenizi dinlemek de çok keyifli olacak. Severler bence. Neden sevmesinler ki? Çocuklar neyi görürlerse o duruma alışıyorlar, seviyorlar. Pek tabii, çocukların övgü ve yüreklendirme ile çalıştıklarını unutmayalım. En azından bizim evdeki öyle çalışıyor. Sevgiler.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Hay Allah! Oyun haline getirseniz,olmaz mı acaba? Ben gezmeye ilk başladığımızda hep oyunlar yarattım Kuzey'e. Haritayı eline verip, kayıp bir mekanı bulmasını istedim falan. Öyle öyle alıştı herhalde. Bir de şu i-pad'den kessek en güzel olur değil mi?
      Sevgiler

    • özlem öztürk diyor ki:

      Senin gibi bir anneden böyle güzel bir cümle duyunca çok sevindim. Zaman zaman kızıyorum, ders çalışırken kafa göz oğlana girmeme az kalıyor ama o da ben de durumdan memnunuz galiba. Ben de seni çok seviyorum.
      Bu arada yazıyı yayınlayıp bir bankaya gittim, nefis yorumlar gelmiş.
      Ne çalışırım ben şimdi 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir