Çelınç- Gün # 9: Hangi alanda iyi olmak isterdiniz?

Bu çelınç meselesi beni zorlamaya başladı. O yüzden seyrek aralıklarla, canımın istediği sıklıkla soruları cevaplıyor olabilirim. Görüldüğü üzere şimdilik hiçbir soruyu atlamadım. Bu soru karşısında da cesur davranacağım ve gönlümden geçeni buraya yazacağım.
Efendim lafı uzatmama gerek yok: Yazar olmak isterdim.
 
 
Sabahleyin dokuz gibi uyanmak, uzun bir kahvaltının ardından yazmak üzere dağların yamaçlarına bakan yazı odama çıkıp yazmak isterdim. Pencerenin kenarına yasladığım çalışma masamı görüyorsunuz değil mi? Bu kadar dağınık olduğuna bakmayın. Her şeyin nerede olduğunu biliyorum. Sadece biraz dağınık çalışıyorum. Masanın üstündeki küçük notlar bana sabah masama oturduğum zaman anımsamam gerekenleri hatırlatıyorlar.
Çalışmaya başlamadan önce odanın diğer köşesindeki kahve makinesinin yanına gidiyor ve kahvemi demliyorum. Nasıl her yazarın bir yazma ritüeli varsa benim de var. Kahve kokusunun odayı sarmasını bekliyorum. Masaya oturmak ve kafamdaki düşünceleri beyaz ekrana dökmek için kahvenin kokusunun kelimelerime dokunması şart. Bazen kahvem bitse yazamayacak mıyım diye düşünüyorum. Belki de öyledir. Kelimelerin hikmeti benim içimden öte kahvenin çekirdeğindedir.
Bazen ekrana bakıyor ve taş kesiliyorum. Böyle zamanlarda dünyanın kim bilir hangi köşesinden aldığım defterlerden birini önüme alıyor ve düşünmeden yazmaya başlıyorum. Kalemin ucu deftere değdiği an düşündüğümün bile farkında olmadığım nice şey saçılıyor ortalığa. Şaşkınlıkla yazdıklarımın ucunu yakalamaya çalışıyor, bazılarını yazmakta olduğum yazının içinde kullanıyor, bazısını da unutmak üzere defterin arasında bırakıyorum. Unutulan yazıların hepsi yazılmamış gibi oluyor. Varoluşlarının yegane sebebi yazılacak başka bir şeyleri dilimin ucuna getirmek.
Kelimeler konuşurken değil de yazarken önemli benim için.
Öyle ya da masanın başında saatlerimi geçiriyorum. Yazmak, çaba isteyen bir uğraş. Emek vermezsen olmuyor. Günün yarısı yazının, diğer yarısı ise okumanın. Genellikle okumalarımı yazdığım şeye göre şekillendiriyorum. Bazen de kafamın dağılmasını istediğimden sevdiğim birinin biyografisine dalıyorum. Başka birinin hayatının içine dahil olmak ne tuhaf bir şey!
Merak insanın içinde yaşayan bir virüs bence. Kişiyi kozasından dışarı çıkmaya ve keşfetmeye zorluyor.
Ne? Biri bir şey mi dedi?
Ben mi?
Hangi alanda mı iyi olmak isterdim?
Bilmiyorum ki!

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Çelınç- Gün # 9: Hangi alanda iyi olmak isterdiniz?” yazısında 5 düşünce

    • özlem öztürk diyor ki:

      Benim içimde yatan şeyler hep yatmaya devam ediyor Server'cim. Tembellikleri tavan yapmış vaziyette. Ben de kendime bahaneler uydurup duruyorum. Yazar olmak için büyük bir özveri gerek. Zaman yaratmak, yılmadan yazmak! Gel gör ki gece saat 10 oldu mu benim pilim bitiyor, uykudan gözüm kapanıyor. Yine de hayalini kurmak güzel yaa. Hem bazen rüyalarıma bile giriyor bu hayal :=)

    • özlem öztürk diyor ki:

      Hahaha 🙂 Olabilir tabii, neden olmasın?
      Sen de benim gibi hayal dünyasında mı yaşıyorsun? Yazdığım her şeyin sonu biraz kendimi izole etmeye, yalnızlığa ihtiyaç duymama dayanıyor. Anti-sosyal olduğumu kabul etmem gerekiyor sanırım 🙂
      Yazar olmaya gelince, sahiden en baş sıradaki hayallerimden biri kendisi 🙂 Belki bir gün 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir