52 Liste Projesi
#Liste 6- Eğlence yollarınızın listesini yapın.
Kendimle ilgili tuhaf gerçekler ?
Macera Kitabım nasıl eğleniyor?
? Öncelikle hayal kurarak…
Hakkını teslim etmem gerekir ki bizim evde bu işin kompetanı Selçuk. Kendisi hayal kurmayı yıllar içinde geliştirmiş ve bu mirası nesilden nesile taşıyarak bugünlere kadar gelmiş bir ailenin ferdi. Yemin ederim oturup patlamış mısır yerken bu ailenin hep birlikte hayal kurduğuna tanık oldum ben. Benim gibi duygularından çok mantığıyla yaşayan bir insan için bu duruma alışmak hiç de kolay olmadı. Sonra Kuzey doğdu. Babasının onun için her gece uydurarak anlattığı bir masalın kahramanı oldu: Kaku (Kahraman Kuzey’in kısaltılmışı) Bu çocuk annesinden aldığı genlerle, babasına uyum sağlamak için çok uğraştı. Bu arada anne de yaşamının bir evresinde daha dingin, daha spiritüel olabilmek için o yoga salonu senin, bu meditasyon kursu benim geziniyordu. Baktı ki inanmadan bir şey olmuyor, yaşamın kısa olduğuna ve anın sadece yaşadığımız an olduğuna inandı. Gezmeyi seven bu kadını hayallerin parçası olmaya en çok Kuzey’e okuduğu masallar inandırdı. Şimdi ailecek hayal kuruyoruz. Elbette patlamış mısır eşliğinde.
? Yollarda…
Yoldaysam mutluyum, yoldaysam suratımda kocaman bir gülümseme var, yoldaysam dünya daha yavaş dönüyor. Yaşadığım her an içime siniyor, Selçuk ve Kuzey ruhuma temas ediyor. Yollar sohbet etmek, konuşmak, yaşamın günlük sıkıntılarından kurtulmak için en güzel yerler. Her köşesinde bir maceranın saklı beklediği, öğrenilecek, tecrübe edecek onlarca şeyin olduğu bir patikada insan nasıl olur da mutlu olmaz, eğlenmez?
? Kitapların büyülü dünyasında…
Ben kitap okumayarak kendisini böyle bir zevkten mahrum bırakan insanlara acıyorum. Bu düşüncem kulağa biraz küstahça gelebilir ama öyle hissediyorum! İnsanın bilmediği ya da hiçbir zaman ulaşamayacağı dünyalara girmesinin tek yolu kitaplardan geçiyor. Ursula K. LeGuin’in yarattığı dünyalara adım atmadan bir ömrü tüketmek bence bir şeyleri eksik kılıyor. Sadece var olmayan dünyalar da değil tabii. Kürk Mantolu Madonna’yla hiç tanışmamak, Kumral Ada Mavi Tuna’da insanı derinden etkileyen Ada ve Tuna ile konuşamamak, Afacan Beşler’in macera dolu yolculuklarında ekibin görünmez altıncısı olamamak… Ben bu dünyanın parçası olamasaydım hayatım boyunca eğlenemezdim.
? Filmler neler anlatıyor bana bir bilseniz!
İşte övünerek söyleyeceğim bir şey: Televizyonun karşısında hiç vakit harcamıyorum.
? Arkadaşlarla yenilen yemekler, birer kadeh şarap gibisi var mı?
? Yazmak benim için eğlenmenin bir diğer adı…
Ne sıkıcıyım değil mi? Ama yazmak beni çok eğlendiriyor. Gerçek anlamda bir eğlenceden bahsetmiyorum elbet; lakin yazının başına oturduysam ve birkaç saat sonra o masadan yazmak istediğim şeyi yapmış olarak kalkmışsam değmeyin keyfime. Yüzümde nasıl bir gülümseme. Sanki bir şişe şarabı kendi başıma bitirmişim de hayat çok ama çok komik geliyormuş gibi. Öyle bir tatmin ve huzur duygusu.
? Kulaklarımda kulaklık ve yürüyorum…
Sizi neler eğlendiriyor peki?
Her akıllı insan hayatın güzel bir şey olduğunu ve amacının da mutlu olmak olduğunu bilir. Demiş Orhan Pamuk. Öyleyse mutlu olduğumuz gibi yaşamalıyız. Ben de kendi kendimle kalmayı, gecelerin sessizliğini, evin sıcaklığını severim. Soğuğun da sıcağın da tadına varmayı…Kitap konusunda da kesinlikle sana katılıyorum, yazık onlara? Bu keyifli yazılarını okumayı seviyorum biliyorsun ama en kısa zamanda yüz yüze de görüşmeyi diliyorum.
Ben de seni çok özledim. En kısa zamanda seni arayacağım ve bir kahvaltı yapacağız. Olur mu?
sorarsan işten fırsat bulamıyorum ama hayat da ben planlar yaparken akıp gidiyor. İyisi mi bir an önce seninle görüşme işini ayarlayayım ben.
Çok öpüyorum seni canım.
Yazdığın bir çok postu şimdi okuyuyorum. Haftalık yazdığın
listelerden ben de yazmak istiyordum ama bir türlü
zaman bulamadım. şu gezi yazılarımda bitsin ben de
bazılarını yazmak istiyorum.
Ben de birazdan senin yazdığın postlara doğru yola çıkacağım. Dün gece geldim daha. Ve çok yorulmuşum. Üstüne ateşlenip okula gitmemiş bir çocuk buldum. Biraz vicdan azabı hissettim. Şimdi Kuzey'i iyileştirip, iş yaşamına uyum sağlayıp bir de yazı yazmam lazım.
Hayat, havalar bu aralar çok soğuk olmasına rağmen çooook güzel .
Öperim seni çok.
bayildim bayildim ben bu listeye:) fotolar sahane ve siz de aile olarak ayri bir sahenesiniz:) ben asosyallikse bu durum asosyal olmaktan cok memnunum.bence selectively socializ biz:) mutlu gunler Paris'te
Sen de çok şahanesin. Selectively social ha? Bayıldım buna da. Şu an sana bu yorumu yazarken asosyal ailenin her bir ferdi ayrı köşede. En çok bana " Blog mu yazacaksın sen?" diye sormalarına bayılıyorum. Bu hallerim çok normal geliyor onlara 🙂
Bana da İG'de hikaye yapmasını öğretsene yahu. Bilmeden yanlış bir şey yapacağım diye ödüm kopuyor 🙂
Çok keyifle okudum, Paris benim ve kızlarımın en en en sevdiği yolculuk mekânı, sevin tabi, çok mutlu geçsin inşaallah..
Çok tatlısınız. Kuzey'in en sevdiği seyahat mekanı değil Paris ama ben yakınmalarını duymamazlıktan geliyorum. Bir gün mutlaka benim şehrimi benim gördüğüm gözle görecek diyorum herkese. Paris hep hepimizin en, en ama en sevdiği seyahat mekanı olarak kalsın 🙂
Sevgiler
Sıkıcı mı dedin sen? Yapma bunu işte yahu hem sen demedin mi harikayız biz:))
Öyle güzel yazmışsın ki okumalara doyamadım. Eğlenme yollarının hepsini de çok ama çok sevdim.
Harikayız sahiden ya 🙂
Sana bir sır vereyim mi bu gidişimizde son iki gün Paris öyle soğuktu ki kendime benim burada ne işim var diye sordum. Ev özlemi böyle bir şey işte. Yine de tatil bana çok iyi geldi. Gidecek olanlara yazın gitmelerini tavsiye edeyim diye düşündüm hep yol boyunca 🙂
Eğlenme yollarımız aynıdır muhtemelen. Öyle değil mi?
Az sonra blog okumalarına doğru yola çıkacağım. Sana da özellikle uğrayacağım.
Çok sevdim bu yazıyı, film izlemek ve yazmak dışında tamamının altına imzamı atarım. Film izlemek nedense kitapların yarattığı etkiyi yaratmıyor, son yıllarda iyice uzaklaştım. Yazmayı çok isterdim ama kıyısından köşesinden dolaşıyorum, bir türlü yaklaşamıyorum. Yürümek, okumak ve seyahat olmasa nasıl yaşardım bilmiyorum. Çok, belki biraz fazla yürüyorum ama yine de açık havaya doyamıyorum. Hayaller yaş ilerledikçe azalıyor sanki, bu da biraz moral bozucu. ..
Güzel bir cafe, güzel bir müzik ise kesinlikle gece eğlencesi için yeterli.
Kumral ada mavi tuna benim okuma sıramda, önlere çekmeye çalışayım bari.
Sevgiler
Işın, ne güzel şeyler yazmışsın. Blogda sevdiğim şeylerin aynı olduğu insanlarla buluşmak çok güzel geliyor bana. Bir haftadır yoktum. Cevap yazmakta geciktim ama tüm seyahat boyunca burası hep aklımdaydı. Keşke bilgisayarım yanımda olsaydı diye hayıflanıp durdum. Geçtiğimiz sene yürümeyi çok sevmeme rağmen pek yürüyemedim. Sabahları karanlıkta kendimi dışarı atmak hiç içimden gelmedi. Bu sene blog yazmaya daha hızlı girdim ama seyahat olunca bu ay hedefimin arkasında kaldım. Hedefleri koşturayım diye koyuyorum kendime. Yoksa geçen zamanın farkına bile varmıyorum.
Sana da çok sevgiler.
Burada olman çok güzel. 🙂
Bu yazı senin asosyal değil, kendinle vakit geçirmenin çok daha güzel olduğunu gösteriyor. Ee daha ne olsun? Eğleniyorsun işte?
Vallahi eğleniyorum. Kendimi başkalarından daha mı çok seviyorum ne? Şaka bir yana, birazcık yaşım ilerleyince kendime soru sormayı öğrendim. Fark etmeden kitapların dünyasında kayboldum. Zaten çok severdim kitapları; daha da kıymetlendiler benim için. Bir de hayır demeyi öğrendim:) En güzeli de bu oldu.
Özlem, günaydın. Harika bir post olmuş:) Görsellerine, kitaplığına bayıldım. Ada ve Tuna mı dedin sen 🙂 Canlarım. En sevdiklerimden. Patlamış mısır eşliğinde hayal kurmak ise gözlerimi yaşarttı nedense..Sevgiler, nefis bir Bodrum sabahından.
Ada'yı Tuna'yı ve seni öperim. Çok aykırı bir yazarı (senin sevmeyip sıkıntıdan patladığın) yanıma alarak Paris'e gidiyorum. O kadar mutluyum ki her yorumun altına bu yorumu yazıyorum.
Havaalanı yolundaki Özlem'den parıldayan sevgiler…..
Seni neden görmeden önce ve gördükten sonra hemencecik seviverdiğim, tanıdığım en şirin insanların arasına koyduğum şu yazıyı okuduktan sonra iyice belli oldu. Bu satırları ben yazabilirdim, o kadar yani. (Kocanın hayalci olması hariç 🙂
İyi ki çıktın karşıma canım benim…
Canım Leylak Dalım benim.
Ben de seni çoook seviyorum.
Ben bu satırları yazarken kocam hayal kurmaya devam ediyor. Aslında sabahın körü ve ben Paris'e doğru yola çıkıyorum. Çoook mutluyum çok. Bir de Kuzey daha keyifli olsaydı 🙁
Öperim seni çok.