Gün 16- Cumartesi, Nabokov ve Mutluluk

Bugün evde tuhaf işler peşindeydim. Benim de aynısını yapmak için şansım olmasına rağmen yapmayıp, Selçuk’un internetten iki film seyretmesine imrendim. Sanırım seyretmediği pek film kalmadı. Sabah saatimizi kurup 8.40’da kalktık. Kuzey, proje seçimi yapacaktı. Sene boyunca yapacakları projeyi internet üzerinden yapıyorlar. İstediği dersi ve projeyi seçebilmesi için daha önce açıklanan saatte internet üzerinden seçimini yapması gerekiyor. Pek tabii, tüm okulun internet başında ve hazır olda olduğu o saatte site kitlendi, sayfayı onlarca kez yeniledik ama sonunda muradımıza erdik. Bu işi hallettikten sonra gönül rahatlığıyla kahvaltıya oturacaktık ki aklıma birkaç haftadır sitenin içinde kurulan organik pazar geldi.

“Hadi,” dedim Selçuk’a. “Alış verişi yapıp kahvaltımızı öyle yapalım.”

Böylece eve elimde turşusu yapılacak mini minnacık salatalıklar ve şalgamla döndüm. Cumartesi gününün ekmek gün olduğunu da unutmadınız umarım. Pazara gitmeden tazelediğim mayam ben kahvaltımı yaparken kabarmakla meşguldü. İstediğim kıvama gelmesi öğleden sonra ikiyi buldu. Bu arada Kuzey’le iki defa birer saat ders çalıştık. Saçını kestirmeye gittik.

Biz bu işleri yaparken dışarıda da muhteşem bir yağmur yağıyordu. Muhteşem yağmur mu olur demeyin sakın. Eğer evdeysem ve dışarıda yağmur yağıyorsa, benim için o yağan yağmur muhteşemdir.

Mutfağı toparlarken turşu işini hallettim, şalgamlarımı haşladım, ekmeğimi yoğurdum. Kitabımı da okudum tabii. Çok değil, azıcık. Cuma günü, cumartesi günümün hepsini koltukta kitabımı okuyup, çayımı içerek geçireceğime söz vermiştim. Meğer çok hamarat bir günümdeymişim de haberim yokmuş. Netice itibariyle mutfakla salon arasında gidip geldim. Bu arada dün size internetten kitap siparişi verdiğimi söylemiştim. Bugün Kuzey’le ders çalışırken gözüm kitaplığa takıldı ve sipariş verdiğim kitaplardan birinin zaten evde olduğunu fark ettim. “Yok artık!” dedim. Ben kitabı kitabın yazarından dolayı almak istiyordum: Lila Azam Zanganeh. İranlı genç bir kadın kendisi. Paris’te doğmuş, orada büyümüş, üniversiteyi orada bitirmiş ve an itibariyle Harvard’da ders veriyor. Kitap Nabokov ve mutlulukla ilgili. Kitabın evimize Selçuk tarafından getirildiğine eminim. Nabokov, onun sevdiği yazar. Bense geçenlerde okuduğum Julien Green’in Paris isimli kitabının ön sözünde İranlı bu genç yazara rastlamış ve yazdıklarından çok etkilenmiştim. O yüzden bu kitabı edinmeye karar vermiştim. Geçtiğimiz haftalarda da uğradığımız her kitapçıya bu kitabı sormuş ve olmadığı cevabını almıştım. Yanı başımdaymış meğerse.

Sonra bardak bardak çay içtim ve Lila Azam Zanganeh’in internette bulduğum söyleşilerini dinledim. Tıpkı Elif Batuman’ı sevdiğim gibi şimdiden bu kadını da sevdiğim kadınlar listeme yazacağımdan eminim.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Gün 16- Cumartesi, Nabokov ve Mutluluk” yazısında 2 düşünce

  1. şule uzundere diyor ki:

    Ne güzel bir tesadüf olmuş. Keşke benim de kitap okumayı seven bir eşim olsaydı. Benimkinin hayatında kitap okuduğu tek dönem askerliği. Onda da vakit geçirecek bir şey bulamadığı için okumuş 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Bizim evde kitap okuma yarışı var. Gerçi bu aralar benim eşim de fazla okuyamadı ama genel anlamda yerde kitabın olduğu, akşamları kitap okunan bir ev bizimkisi. Şükür ki oğlumuz da kitap okuyan bir çocuk oldu. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir