Liste 42- Bana huzur veren şeyler, pazar rehaveti

52 Liste Projesi

Liste 42- Bana huzur veren şeyler…

Pazar sabahı. Etraf sessiz. Dün sabah Selçuk Çin’e gitti. Gece saat 01.00’de aktarma yaptığı Singapur’dan mesaj atmış indik, bekliyoruz diye. Telefonun sesini duyduğumda yatakta kitabımı okuyordum. Kalkmadım. Selçuk’un yokluğunda yatağa Kuzey’i aldığım için saadet anımı bozmak istemedim. Işık yanık kitap okuyorum diye söylenmişti Kuzey. Ben de yataktan kaçmasın diye ışığı kapatıp yattım. Uyandığımda kafamda Kartal’daki organik pazara gitmek vardı. Kuzey diye seslendim, kalktı hemen. Pazar işini ikimiz de seviyoruz. Pazar arabası almayı unutmuşuz. Bir bez çanta alıp, tezgahlardan poşet dilendik. Cennet Abla’da gözleme yedik. Tabii istediğimizin dışında Cennet Abla ne verdiyse o gözlemeyi yemek zorunda kaldık. Peynir vardı gözlemelerde. Kuzey, peynir yemez. Belki de artık onda gözleme yemek için ısrar etmemeliyiz diye düşündüm. Bir dahaki sefere gittiğimizde pazarın köşesindeki kapalı kafede yiyeceğim. Ayrıca pazarın da çok pahalı olduğunu belirtmem lazım. Biraz suyunu mu çıkarıyorlar bu işin de diye düşünmüyor değilim. Körpe ıspanakların peşinde olmasam belki de gitmem. Hafta içi salata yapıp iş yerine götürüyorum.

Bu haftanın listesinde bana huzur veren şeylerin listesi var.
Sonbahar bana huzur veriyor. Muhtemelen bu sene de Yedigöller’e ya da sonbaharın tüm güzelliğini gözler önüne serdiği ormanlara, ağaçlık alanlara gidemeyeceğim ama yere dökülmüş sarı-kızıl yaprakların düşüncesi ile içimi sımsıcak yapıyor. Bahara bu kadar övgü kelimeleri yollamadığıma göre sonbaharı daha çok seviyor olmalıyım.

 

Pazar sabahları, pazar kahvaltısı, birkaç demlik çay…
Evimizde bilumum kahve makinesi olmasına rağmen bir çay makinesi yok. Almamakta ısrar ediyorum. Ocakta demlenen çayı seviyorum. Demlikten gelen suyun fokurtusunu, emziğinden çıkan suyun buharı, çayın demini alması için gereken zamanı. Berrak, tavşan kanı bir bardak çayı elime aldığımda içimden hep şükür duygusu geçiyor. Sağlığımıza, mutluluğumuza, yaşadığımız her ana şükrediyorum. Çay, huzurun yanında koşulsuz sevgiyi anımsatıyor bana. Yani tüm kalbimle herkese çaysız kalmayacakları günler dilemek istiyorum. Ve evet, bir adaya düşersem hep çaysız ne yaparım diye düşünüyorum.
Kitaplar, kitaplar, kitaplar…

 

Mutlu olduğumda da, kederli ya da sinirli olduğumda da sığındığım yer kitaplarım. Evimi çok sevmemin sebeplerinden biri de bu. İçinde kitaplarımın olduğu oda içimi huzurla dolduruyor. Bir de evin her köşesine atılmış kitap yığınları var ki dağınıklıktan öte yuva hissini yayıyor. Mutfak bile kitapların olduğu bir yer bizim evde.
Bir de Kuzey var. 

 

Ne kadar hayata karşı kırgın olursam olayım, onun yanına gelip kokusunu içime çekince her şeyin üstesinden gelirmişim gibi hissediyorum. Tüm dertlerimi unutuyorum. Hayat öylesine güzel bir yer haline geliyor ki spor ayakkabılarımı giyip beş kilometre koşasım geliyor. Öyle güçlü hissediyorum yani kendimi.
Neticede şöyle düşünüyorum hep. Hayatta huzur da mutluluk da minik şeylerin ucunda. Bir bardak çayın, deniz kenarında bir bankın üstünde kurulan hayallerin ya da bir dilim kekin ucunda. Kendimizle kalabilmeyi ve dinleyebilmeyi öğrenebilmemiz gerek. Ben hâlâ üstünde çalışıyorum. Bazen de yalnızlığın büyüsüne kendimi çok mu fazla kaptırıyorum diye düşünmüyor değilim.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Liste 42- Bana huzur veren şeyler, pazar rehaveti” yazısında 12 düşünce

  1. Işın diyor ki:

    Sonbahar daha uzun sürse, hatta yazdan ve kıştan 1er ay çalıp sonbahara eklesek olmaz mı ki ? Yazseverlerin çok kızdığını duyar gibiyim. Ne ara sonbahar en sevdiğim mevsim oldu bilmiyorum, ilkbaharın gitgide kısalması ve havanın hemen ısınması en büyük sebep sanırım. Yoksa erguvanlara, manolyalara tutkunum ben. Kış gelmeden her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorum, Birazdan çıkıp sevdiğim üç parkı içeren yürüyüşümü yapacağım. Fenerbahçe, Kalamış, Yoğurtçu parkları. O kadar çok yürüyorum ki dizlerim iflas edebilir yakında.
    Bir süre önce mutfağa asmak için bir pano aldım Karaköy'den. Çay neredeyse mutluluk oradadır yazıyor üzerinde. Çok seviyorum. Çay mucizevi bir şey, yorgunluğa, kızgınlığa, her şeye iyi geliyor. Hele bir de yanında kitap olursa..
    Mutluluğun küçük şeylerde olduğunu keşfedebilen insanların çok şanslı olduğunu düşünürüm hep. Ben de onlardanım sanırım. Ne olursa olsun sıkılmıyoruz bizler. Hep okuyacak, keşfedecek bir şeyler, bakılacak manzaralar var. Bu yüzden hemen her gün bana huzur ve mutluluk veren bir şeyler bulabiliyorum. Senin blogun da huzur ve mutluluk verenlerden.
    Çok güzel bir hafta olsun.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Işın, senin güzel yorumların da her zaman benim kalbimi ısıtıyor; hatta yumuşattığını bile söyleyebilirim. Hayatın zor olduğunu düşünmüyorum; düşünmemeye kararlıyım. Yeter ki bakmayı, sevmeyi bil. Kızdığım, öfkelendiğim şeyler her günkü Türkiye halleri. İnternetin çalışmayıp pişkin pişkin telefonda konuşmaları, zorla imzalatılan iki senelik kontratlar, zamanımı iznimin dışında çalan telefon konuşmaları (Digitürk, bankalar, telefon şirketleri, yardım bla blaları), falan filan… Devletin buna izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşını korumalı ki şirketler de istedikleri at koşturamasınlar. Bunlara takılmadan yaşamayı öğrenmem gerek. Ama boşver:) KOnu bu değil zira. Yazmak, okumak, çay sığındığım yer. Akşamları içmemem lazım biliyorum ama yine de içiyorum. Sonra da sabaha kadar dön babam dönüyorum yatakta. Zaten düşünmeye meyilli beynim ne senaryolar üretiyor o anlarda bir bilsen. Sonra yataktan dayak yemiş gibi kalkıyorum. Sanki parklarda yürümeyeli yıllar olmuş gibi geliyor. Her sonbahar kaçıp bir yerlere gitmeye niyet ediyorum ama okul zamanı olduğu için elimiz mahkum İstanbul'da kalıyoruz. Yine de sağlığımıza, neşemize şükürler olsun.
      Senin de çok çok güzel bir haftan olsun. Yorumsuz bırakma beni 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Bence blog yazmanın en iyi yanlarından biri bu: etrafındaki bulamadığın sana benzer insanları sanal dünyada bulmak. Üstüne üstlük yakınen tanıyormuşsun gibi hissetmek 🙂
      Hoşgeldin Arzu 🙂

  2. Berfin diyor ki:

    İnsanın kendiyle güzel vakit geçirebilmesi gibi var mı?
    Senin çay sevgini biliyorum. Birde Paris? bende önceleri akşamları çay içmeden duramazdım. İki aydır çay içmiyorum. Çünkü anladım ki, uyuyamıyorum çay içince. Eskiden etkilemezdi beni bu tür şeyler. Yaşlanınca alışkanlıklarda değişiyor, benden söylemesi?
    Ama her akşam bir iki kadeh şarap ? alışkanlığımı seviyorum. Uyku falan açmıyor, beynimi açıyor sadece?

    • özlem öztürk diyor ki:

      Akşamları çay içmeyi kesinlikle bırakmam lazım. Çünkü uykumu kaçırıyor. Hahaha 🙂
      Eskiden ben de çay uykumu kaçırıyor diyenlere, "Allah Allah, bu nasıl bir şey!" derdim. Şimdi çok iyi biliyorum ki kesinlikle uykumu kaçırıyor. Ama bırakamıyorum. Düzensiz uykularıma, yataktan dayak yemişim gibi kalkmama rağmen bırakamıyorum. İçerken öyle büyük keyif alıyorum ki devam. Ama artık bir çözüm bulmam lazım. Yerine başka bir şey koyup akşam üstü beşten sonra çay içmemem şart 🙂

  3. İzler ve Yansımalar diyor ki:

    Tek başına olmak, yalnızlık değildir aslında. İnsan, yeter ki kendi dünyasını yaratabilsin. Hele ki, kitaplara vurgunsa bir insan, nasıl diyebilir ki zaten 'yalnızım' diye!. Bence sen de, dünyaları taşıyorsun avuçlarında!. Yazarların serüven dolu hikâyeleri arasında, yolculuklara çıkmanın; hiç bilmediğin diyarların sokaklarında dolaşmanın, kafelerinde oturmanın… yada bambaşka bir çağın içinde, yemyeşil bir vadidesin meselâ! belki bir okyanus kıyısındasın, belki de Amazon ormanlarında :)) hayal kurmak dahi heyecan verici. Önce düşler kuruyor insan, sonra da kurduğu düşleri hayata geçirebilme olasılıkları üzerine çalışıyor. Yani hem beyin, hem de duygular hareket halinde oluyor. Böyle olunca da, yaşam coşkusu ve hayata dört elle sarılırken buluyorsun kendini. Çünkü çoğu zaman dışarıda engel olamadığımız ve bizim dışımızda dönen bir dünya var!. bir sürü olumsuzluklar, yanlışlıklar, kötülüklerle dolu… Bu yüzden insanın en güzel sığınağı kendi yarattığı dünyası! sıcacık yuvasında, sevdikleriyle birlikte olmanın ve sevdiği şeyleri yapmanın verdiği hoşluk başka hiçbir duyguyla kıyaslanamaz.

    Ben de başka başka diyarları gezmekten, yolculuklara çıkmaktan çok keyif alıyorum… ancak sevdiklerimle birlikte, kitaplarla dolu dünyamda, yaşadığım huzuru başka hiçbir şeyle değişemem. Ve tabi ki çaysız, kahvesiz olmaz!. Çaydanlıkta demlemenin tadını hiçbir şey tutmaz. Çay bütün yorgunluğumuzu alıyor üzerimizden, sonra diri tutuyor bizi!.

    O halde ben de sana Allah kavuştursun diyorum Özlem’cim. Sevgili ailenle ve kitaplarınla birlikte…hep huzur bulduğun, keyif aldığın şeylerle dolu geçsin hayatın.. iyi pazarlar ve iyi haftalar dilerim. Sevgilerimle..

    • özlem öztürk diyor ki:

      Tek başına olma halini çok seviyorum. Öyle mutluyum ki yalnızlığımla. Telefonumu şu ses çıkaran alete takıyorum hafiften bir müzik yayılıyor olduğum yere (Bu günlerde passenger ve son albümü), sonra ya çayımı ya kahvemi alıyorum. Kitabım oluyor başucumda ve dalıyorum satırların arasına. Kendime ait bu zamanlar mucize gibi geliyor ve bazen inanamıyorum. Ev, düzenli olsun istiyorum. Kitapların orada burada durması beni rahatsız etmiyor. Onun da bizim evde bir düzeni var ama kafamın rahat olması için evin de yerli yerinde olması şart 🙂 sonra mumları yakıyorum. Ve voila 🙂 Mutluyum. Her şey olması gerektiği gibi. Dünya, tam da istediğim hızda dönüyor bu anlarda. Dışarda gün aydınlıksa, güneşli bir gün diye içim açılıyor. Yok yağmur yağıyorsa, yağmurun gözümün önünde birer birer toprağa düşmesine aşık oluyorum.
      İnsanın kendiyle kalması güzel yani. Benim gibiler için özellikle.
      Seyahatleri zaten biliyorsun. Planlaması, hayal kurması, yola düşmesi, bir şeylerin peşinde dolanıp durması nefis bir duygu. Hele ki bizimkiler yanımdaysa. Hep hayallerimin içinde yollar var. Şİmdilerde biraz yeşillik, biraz dağ-bayır çekiyor gönlüm.
      Bakalım belki böyle bir şey düşer kısmetime hayal etmeye devam edersem.
      Güzel dileğin için teşekkürler.
      Ayrıca ilaç gibi gelen yorumun için de!
      Sevgiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir