Hasta ”ben” den, mutlu ”ben”e:))

Birkaç DNS ayarı değiştirdim ama ı-ıııh benim blog Nuh diyor Peygamber demiyor. O yüzden ben de DNS ayarlarına falan takılmamaya karar verdim. Peşin peşin söyleyeyim, bazı günler sadece kumanda paneline giriş yapabiliyorum, bazı günlerde ise kapı duvar. Sizleri okumaya çalışıyorum elimden geldiğince ama yorum yazamıyorum. Bana yazdığınız yorumları da keyifle okuyorum. Ama yanlış anlamadıysam eğer, bloguna girebilenlerde bile bir tatsızlık var gibi… Bu günlerde zaten keyifsiz olduğumu söylemiştim, gribim alerjilerimi tetikledi, alerjilerim geçsin diye verilen antihistaminik ilaçta en büyük kabuslarımı!

Neler yapmadım neler ilacı kullandığım 14 gün boyunca. Doktor bu ilaç biraz sinir yapabilir üstünüzde diye bir cümle etmişti etmesine ama ben pek ciddiye almamıştım. Hatta unuttum desem:)
İlk önce hafif doz başlayan seyir haliyle oğlanın derslerinde başarılı olmadığını düşünmeye başladım. Daha 2. gün düşünmeye çalıştığım şeyin doğruluğuna kendimi inandırmamakla kalmamış, sevgili kocayı da ikna etmiştim zaten. İki gün yeterli derecenin üstünde oğlana bağırdıktan sonra, bağırmaktan sesimin kısılmış olmasından mı yoksa dinmeyen öfkemin yanındaki azıcık vicdandan mı olduğu bilinmez bir sebeple okuldaki tüm öğretmenlerden görüşme aldım. Tüm öğretmenlerinden bütün annelerin duymaktan sevinç ve gurur duyacağı şeyleri duymuş olmama rağmen ikna olmadım.

Rehberlik öğretmenimizin, ”Özlem Hn.sizin burada ne işiniz var?” sorusuna rağmen, sorunlarımı bir bir anlattım. Can kulağıyla beni dinleyen Esra Hn,  akşamları bir kadeh şarap içip, oğlandan uzak durmamı sıkı sıkı öğütleyerek uğurladı beni. Ertesi gün okuma bayramında göz göze geldiğimizde sanki bakışlarımdan delilik derecemi ölçmek ister gibiydi. Şarapla keyif yapmaya dünden razı olan ben, üstümdeki sinirin sebebini içki ile ilacın beraber kullanılmasına bağladı. Sonraki gece uykuyla uyanıklık arasında gecenin bir köründe oda kapısında bir adamın durduğunu zannederek tüm gücümle çığlık attığımda yanımda huzurla yatan adam,  ödü patlamış vaziyette ama öldürme içgüdüsüyle tam donanımlı bir askere dönüştü hemen.

Yatakta attığı çığlıkla kendinden artık ciddi ciddi korkmaya başlayan bu blog yazarı yaptığından utansın mı yoksa hiçbir şey olmamış gibi mi davransın  bilemezken sevgili koca, Moskova’dan döneli 3 gün olmasına rağmen, pılını pırtısını toplayıp radyasyon tehlikesine rağmen kendini Türk Havayollarının Çin uçağına attı bile…

Noldu derseniz?
Anladım anlamasına bu olanların hepsinin ilaçtan olduğunu ama Türk aklıyla dedim ki, ”bitmesine 3 gün var idare edeyim bari!”.
Şimdi ilacı bitireli iki gün oluyor ve uykularım daha yeni düzene girmeye başladı. Sanıyorum ki mutlu ve huzurlu günlerime az kaldı.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Hasta ”ben” den, mutlu ”ben”e:))” yazısında 4 düşünce

  1. hüznün tadı diyor ki:

    İlaç bayağı bir kabusa dönüştürmüş hayatını.Geçmiş olsun. Bende bloglar için çeşit çeşit şeyler deniyorum. Yorumlar için yazıyı tıklıyoru. Yorum sayfasıyla birlikte açılıyor. Bazen zend2.com aracilığıyla giriyorum. Pes etmiyorum yani.

  2. Leylak Dalı diyor ki:

    Geçmiş olsun, özlemiştik valla:)
    Özlemcim DNS ayarlarını değiştirdikten sonra yeniden başlat yaptın mı? Bir de öyle denesen yapmadıysan. Valla düzelsin bu bloglar artık, yaz günü herkes sayfiyeye gitmişken büyükşehirde yalnız kalmış gibiyiz:))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir