Aix en Provence, Cezanne’ın Şehri…

Aix en Provence’a gittiğimizde aylardan Temmuz’du. Hava sıcak mı sıcak… Çantamda buraya gelmeden aylar önce doldurmaya başladığım defterim; şimdi tam da buraya gelmişken açılıp okunmayı, hatta içine bir de yaşanmışlıkla yazılmayı bekliyor.

Bu kadar sıcak bir havada gezmekten hoşlanmamamıza rağmen yapacak bir şey yok: Mevsim lavanta mevsimi!

Aix en Provence ise Cezanne’ın şehri. Arabamızı park ettikten sonra hemen kendimizi şehrin merkezinde buluyoruz. Sıcağa inat her köşe başını mesken tutmuş çeşmeler hemen gözüme çarpıyor. Durmaksızın akıp duran ılık sularından üzerleri yosun tutmuş yeşil çeşmeler…

Pek havalı Cours Mirabeau Caddesi karşımızda. Caddenin iki yanında 17. ve 18. tüzyıldan kalma binalar ve kaldırımların üstünde kocaman gövdeleriyle uzanan ve gölgesini esirgemiyen çınar ağaçları…

Cours Mirabeau Caddesi 53 Caddesi 53 numara üstünde Cezanne’ın ve emile Zola’nın yıllarca oturup kahvelerini yudumladıkları ve sohbet ettikleri kafe ”Café des deux Garçons” ( Kafe İki Garson)

Yeşil tenteli kafeyi görünce dayanamıyorum. Hemen oturup bir şeyler içmek istiyorum. Oysa daha yeni ayak bastık şehre.  Yan masada gördüğüm ve gözüme çok havalı görünün o yeşil içecekten istemeye karar veriyorum. Yok, hayır! Elbette kocamın, ‘karşılıklı kahve içelim’ önerisini kabul etmeyeceğim. Hayatta her zaman bildiklerimizi tekrar edersek, gelişim göstermek için oturmuş bekleyen ruhumuz ne ile beslenecek?

Anlıyorum ki cevap, mentollu yeşil içecekte değil!

Buradan sadece 25 kilometre uzaklıktaki Marsilya ile Aix en Provence arasında böylesine bir fark olması inanılır gibi değil. Marsilya ne kadar ruhunu kaybetmişse, burası da tam tersi bir izlenim bırakıyor insanın üstünde. Hemen kafenin yanı başındaki binada Cezanne’ın babasının şapkacı dükkanı varmış. Şimdilerde eskimiş olan binanın sarı boyasının üstünde hâlâ şapkacının duvara yazılmış ismi duruyor.

Cezanne genellikle her öğleden sonra bu kafeye gelir, akşam yemeğinden önceki zamanını burada geçirirmiş. Zola ile dostlukları yazarın kaleme aldığı, ” Eser” adlı romanından sonra bitmiş. Kitabı okuyan Paul Cezanne’ın Emile Zola’nın kitabında sefil bir insan olarak tanımladığı kişinin kendisi olduğunu anladıktan sonra, bir mektup yazarak Zola ile dostluklarını bitirmiş. Zola’nın tüm ısrarlarına rağmen bir daha da asla arkadaşıyla görüşmemiş.

Şehrin her yeri Cezanne’ın izleriyle dolu. Kafeden kalktıktan sonra elimizdeki haritaya bakarak bir bir Cezanne’ın gitmemizi istediği her yeri aramaya başlıyoruz. Cours Mirabeau üstünde uğrayacak yerlerimiz var.

Mirabeau üstünde 13 numarada Café Oriental, 44 numarada Café Clement. İki kafede Cezanne’ın uğradığı kafelerden.

Cours Mirabeau Caddesi 30 numarada Cezanne’ın annesi ölene kadar oturmuş. Cezanne her akşam annesini ziyaret eder, artık yürüyemeyen annesini kucağında taşıyarak aşağı indirir, sonra da arabaya bindirerek gezdirirmiş. Hayırlı evlatmış yani Cezanne… Madam Cezanne bu evde 25 Kasım 1897’de ölmüş.

O kadar şanslıydık ki, bizim gittiğimiz gün bu geniş cadde üzerinde bir pazar kurulmuştu.

Navette denilen çeşit çeşit kurabiyeler vardı bir tezgahta. Hepsinden birer tane aldım kurabiyelerin…

Bir de lavanta balına dayanamadım. Yolumuz üstünde her gördüğüm pazardan çantama ufakta olsa bir kavanoz bal almadan ayrılmadım.

Peynirlerden bahsetmeme gerek yok zaten değil mi?

Buna ek olarak bir de trüf mantarıyla tanıştım. Utanmadım dokundum. Taş gibi sertti. Görünüş itibariyle mantarla uzaktan yakından ilgisi yoktu.

Pazarın keyifli atmosferinde bir müddet gezindikten sonra Cours Mirabeau Caddesi’nin sonuna kadar yürüyüp, Aix en Provence’ın en büyük çeşmesi La Rotonde’u gördük. Her saat başı kalkan minik gezi trenine binmek istesek de, trende oturacak bir koltuk bile yoktu. Bir sonraki gelişimizde dedik birbirimize havadan bir umut dağıtarak…

Bu şehre ayırmadığımız bir gece için bereberce hayıflandık. Fazla otel değiştirmemek adına Marsilya’da bir gece daha kalmak istemiştik ama dönerkeno geceye ait olmak üzere ruhumuzu Aix en Provence’da bıraktığımızı farkettik.

Şimdi buradan turist ofisine! Cezanne ile işimiz daha bitmedi.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Aix en Provence, Cezanne’ın Şehri…” yazısında 2 düşünce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir