Hemingway’in izinde Paris

Hemingway’in Paris’i her Paris’e gittiğimde yaşamak için çaba sarfettiğim bir gezi rotası. Bir zamanarın peşine takılıp geçmişi adımlıyorum. Hayal kurmak benim işim.

İnstagramda Paris’e gideceklere tavsiye dağıtıp duruyorum. “Özlem, Paris’te nerelere gidelim, nerelerde yiyelim?” diye soranlara da cevap veriyorum, hiçbir şey sormayanlara da. Öyle bir ruh hali içindeyim ki Paris lafını duyar duymaz hemen konuşmanın içine dalıp, tavsiyeler vermeye başlıyorum.

Hemingway’in Paris’i…

Hemingway’in Paris’i…

İçimdeki Paris coşkusu öyle coşkun!

Geçenlerde yine böyle Paris’e gidecek birinin işine burnumu soktum.

Şöyle dedim arkadaşa: Neden Paris’te bir “Hemingway Turu” yapmıyorsun? Sonra da aklıma bloga Paris’te Hemingway’in yolunun geçtiği köşeleri, oturduğu evleri, her gün yazmak için gittiği minik dairesini yazmak geldi. Uzun zamandır aklımda olan bir şeydi bu. Birçok kere de yazma girişimde bulundum ama her seferinde yazdıklarımı beğenmeyip erteledim. Hemingway’in Paris’ini yazma günü tam da bugünmüş demek ki.

Peki Hemingway’in izini sürmeye nereden başlayalım?

Contrescarpe Meydanı (Place de la Contrescarpe)

Hemingway’in İzinde- Place de la Contrescarpe

Paris’in en güzel meydanlarından birine geldiniz. Küçük, sıcak ve saklı. Hemingway’in peşine düşene kadar kim bilir kaç kez önünden geçtiğim Pantheon’un biraz gerisinde saklanmış böyle bir meydan olduğundan haberim yoktu. Hemingway’in şehre geldiğinde yerleştiği ilk evinin açıldığı bu meydan Hemingway’in izini sürmek için iyi bir başlangıç. Hemingway’in ifade ettiği gibi sonbaharın bittiği ve kışın bir gecede başladığı bir Paris hayal edin. Soğuk mu soğuk! Contrescarpe Meydanı’nda esen sert rüzgârlar ağaçlardaki tüm yaprakları söküp atıyor ve siz bir zamanlar Hemingway’in de önünden geçtiği bu meydanda Paris’in bir parçasısınız.

Bir yazarın suretinde gezinmek- Cardinal Lemoine Sokağı, 74 numara

1922 yılı, Ocak ayı.

Genç çiftimiz Ernest ve Hadley bu evin kapısının önünde duruyorlar. Bu binanın dördüncü katında bir daireye yerleşiyorlar. Evin hemen altında bir dans salonu. Bütün gece hiç durmadan çalan müziğin sesi yaşadıkları eve kadar ulaşıyor. Sarhoşların nedensiz çığlıkları, salon kadınlarının dinmeyen kahkahaları. Ernest’in bir hayali var: Yazar olacak.

Şehre geldikten sonra yerleştikleri bu daire küçük bir daire ama olsun. Birlikte yaşamlarının başladığı ilk yer burası. Contrescarpe Meydanı’nın hemen yanı başındaki sokağın ucundaki bu ev yıllar önceki haliyle ayakta.

Duvarda bir tabela: Hemingway bir zamanlar burada yaşadı diyor.

Ernest Hemingway’in Paris’i: Cardinal Lemoine Sokağı

Hemingway’in Descartes Sokağı 39 numaradaki stüdyosu

Hadley, Cardinal Lemoine Sokağı’ndaki evlerini yuva yapmak ve kendine yeni arkadaşlar edinmek için uğraşırken Hemingway gün içinde çalışmak için aylığı 60 Franc’a kendisine bir oda kiralıyor. Sabahleyin karısıyla kahvaltısını ettikten sonra birkaç portakal atıyor cebine, biraz da kestane. Sonra Descartes Sokağı’ndaki apartmanın kapısından içeri girip stüdyosuna çıkan merdivenleri tırmanmaya başlıyor. Oda küçük ve soğuk. Öyle ki buradan ayrılırken yemediği mandalinaları bile tekrar cebine atıyor. Masanın üzerinde bırakırsa portakalların donacağını biliyor. Kimi zaman yazdığı yazıdan başını kaldırıp Paris’in gri çatılarına bakıyor. En çok iyi yazdığına inandığı bir günün ardından binanın merdivenlerinden sokağa çıktığı zamanları seviyor. Çünkü artık canının istediği gibi Paris’i gezmek için özgür.

Ünlü Fransız şair Verlaine’in de bu apartmanda yaşadığını ve öldüğünü söylemeden geçmeyeyim. Bu şehirdeki tabelalar çok şey anlatıyor konuklarına.

Hemingway ve Paris Günleri: Rue Descartes

Burada miniminnacık bir parantez açıp Hemingway ve Hadley’in 1923 yılında Paris’ten ayrıldığının notunu düşeyim. Toronto’ya gidiyorlar ve Hadley hamile. Hemingway’in pek de istediği bir şey değil bu durum. Daha çok genç ve kariyerinin başında olduğunu düşünüyor. Hadley, Bumby diye çağırdıklarını çocuklarını Toronto’da doğuruyor ve tekrar 1924 yılının ocak ayında Paris’e geri dönüyorlar.

Hemingway’in Paris’i : Notre-Dame-des-Champs Sokağı, 113 numara

Hadley ve Ernest Toronto’dan döndükten sonra bu daireye yerleşiyorlar. Hemingway’in yıllar sonra yazdığı Paris Bir Şenliktir isimli kitapta bu evin bir marangoz atölyesinin hemen arkasında olduğunu ve tüm talaş tozunun eve dolduğunu öğreniyoruz. Şimdilerde evin olduğu bina bir lisenin parçası olmuş ve bu yüzden evi görmek mümkün değil. Gidip görmemek Hemingway meraklılarına kalmış. Buraya kadar gelmişken Hemingway’in sık sık gittiği Le Select’e gitmekte ve bir fincan kahve içmekte fayda var. Bu kafe bir Paris klasiği ve benim en sevdiğim kafelerden biri. Çoğunlukla akşamları gidip güzel bir akşam yemeği yemeği ve birer kadeh şarap içmeyi tercih ediyoruz. Ben söyleyeyim de sonra söylemedin demeyin.

Paris- Rue Descartes

Bu arada Hemingway’in evliliği de bu evde yaşadığı zamanlarda çatırdıyor. Hem yazarlık kariyerinin en parlak günlerini yaşıyor hem de (Pauline’le) Hadley’den saklamaya bile gerek görmediği bir ilişkiyi.

Hemingway ve Paris : Ferau Sokağı, 6 numara

Pauline öyle Hadley gibi fakir bir kız değil. Varlıklı bir ailesi var ve her ay düzenli olarak Amerika’dan para geliyor. Bu durumda Hemingway’de Hadley ile yaşadığı parasız günlerini geride bırakmış oluyor. Adresini verdiğim evin önüne geldiğinizde zaten evlerin arasındaki farkı da hemen anlayacaksınız. St. Sulpice Kilisesi‘nin gölgesindeki bu bina oldukça görkemli.

Hemingway’in İzinde Paris: Rue Ferou

Gertrude Stein’in Yakınlarında : Rue de Fleurus, 27 numara

Gertrude Stein‘in yaşadığı ev. Paris’te yaşayan tüm Amerikalı expat’ların yolu bu evden geçiyor. Hemingway burayı tıpkı bir müzeye benzetiyor, bir farkla. Bu evde yemek ve içki servisi var. Üstelik şömine de her daim yanıyor. Kitaptan bu evin duvarlarının her tarafının tablolarla dolu olduğunu öğreniyoruz. Yazar ya da sanatçı olmak isteyen insanların tümü bu eve misafir oluyor, eserlerini Gertrude Stein’a gösterip onay alıyorlar.

Paris- Gertrude Stein’ın evi

Gelelim Hemingway’in iz bıraktığı diğer köşelere

Elbette Hemingway şehrin birçok yerinde iz bırakmış. Toronto’dan Hadley ve yeni doğmuş bebekleri ile döndükleri ilk gece Hotel D’Angleterre‘de kalmışlar. St Germain Bölgesi’ndeki otelde kalmak nefis olur diye düşünüyorum.
Ya da Notre Dame Katedrali yakınlarındaysanız ve Rue de Huchette’in kalabalığına karışmışsanız Hotel Mont Blanc yazan tabelayı görünce kafanızı kaldırıp şöyle bir bakın. Paris’te yaşamadığı zamanlarda Hemingway kısa dönem kalmak için ne zaman gelse bu otelde konaklamış.

Les deux Magots‘da içkisini içmiş, Le Select‘te keyif yapmış, Ritz Oteli‘nin barında oturmuş. Öyle ki bu otelde konakladığı bir dönem daha sonra Paris Bir Şenliktir kitabını yazmasına sebep olacak notlarının olduğu bir bavulu bırakmış. Yıllar sonra otel yönetimi Hemingway’a otelde bir çantasının olduğunu söylemiş de yarın kalmış yazılarına öyle kavuşmuş. Pek tabii Hemingway’in izini takip etmekten sizler de benim kadar mutlu olabilirsiniz. Yine de Ritz Otel’de kalmak için rezervasyon yapmadan önce dikkatice düşünün. Sanırım barında bir saat oturup Hemingway’i bir içki içerek yad etmek en doğrusu olacaktır.

Yazarın Montparnasse civarında yaşarken Closerie des Lilas‘da yemeklerini yediğini de söylemeden geçmeyeyim. O zamanlar restoranın fiyatları tahminimce bu kadar yüksek değilmiş.

Ehhh, hadi bakalım…
Bunları öğrendikten sonra kim tutar artık sizi?

Hemingway’in bir zamanlar yaşadığı ve yazdığı bir yeri okumak isterseniz KEY WEST yazılarına beklerim sizi.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Hemingway’in izinde Paris” yazısında 12 düşünce

  1. Aylin Kurhan diyor ki:

    Özlemciğim,
    Paris yazılarını okurken ben Paris’i hiç görmemişim dedim. Bu yazılardan notlar alıp başka da hiç bir yere bakmadan gideceğim bir daha sefere Paris’e. Tam ben usul bir gezme yapmışın. Yazarların evleri dolaştığı sokaklar kahvesini içtiği kafeler, kitapçılar işte benim sevdiğim gezi. Bu arada senin yazını okurken başa sarıp sarıp Hüsnü Arıkan ve Birsen Tezer dinliyorum. Öyle Bir Rüya şarkısı..enfes yazılarla da bir uyuştu ki sorma gitsin…Biz de hafta sonu Hasan dağına gideceğiz günübirlik. 20 gün sonra da Van’a yolculuk var. 5 günlük bir Van gezisi altını üstüne getiririz artık. Araba kiralayıp çevre gezilerle. Bloğum olmadığından anlatamayacağım ne yazık.
    Sevgiyle kal….Aylin

    • özlem öztürk diyor ki:

      Ben de okuyorum kitabı. Bitti sayılır. Bu kitabın daha önceki çevirilerini de aynı çevirmen yapmıştı ama buna rağmen yeni çeviriyi hiç beğenmedim. Nedense yeni sözcükler kullanmak için gereksiz bir çaba içine girmiş çevirmen. Yol yerine yolak kelimesi, ayyaş yerine bekri, lüzumsuz ve anlam bozukluğu yaratan devrik cümleler. Kitabı okurken hep aklım başka yerlere gitti ve sinir oldum.
      Aykırı durmuş yeni kelimeler kullanma çabası.
      Öyle işte.
      Az kaldı PAris'e kavuşmama. Umarım hava güzel olur da keyifle gezerim.

    • özlem öztürk diyor ki:

      İspanya'da Ronda'yı gezmedim tatlım. Aslında sanırım İspanya'da çok yeri de gezmedim ben. Barselona, Madrid, Girona ve Toledo. Tüm İspanya seyahatlerim buralara oldu. Hiç yerinde durmamış ki Hemingway. Peşinden koş koş bitmiyor vallahi.

  2. Naz Pek diyor ki:

    Paris'e bir kez gittik bildiğin klasik turist gezisiydi ona rağmen bayıldım.öncesinde Paris te gece yarısı filmini izleyip büyülenmiştim zaten.Umarım tekrar gidebiliriz ve bu sefer senin bu güzel anlatımlarınla parisi bir kez daha dolaşabiliriz?

    • özlem öztürk diyor ki:

      Paris'te Gece Yarısı'nı dönüp dönüp izliyorum. Selçuk'la her seyretmemizde Paris özlemimiz depreşiyor. Çok seviyorum ben Paris'i. Oraya aitmişim gibi geliyor. Ne tuhaf!
      Az kaldı buluşmamıza. Heyecanla bekliyorum.
      Bu seferki Paris seyahatinden sonra bir çekiliş yapmayı düşünüyorum İg'de. Paris'e dair hediyeler olsun istiyorum.
      Bakalım bir gideyim. Güzel şeyler alayım gerisini sonra düşünürüm artık.

  3. Eda Tekşan diyor ki:

    Çok teşekkürler Özlem ! Paris programının bir bölümüne bu turu ekleyebilirsek harika olur. Tabii benim tembelliğimle olur mu göreceğiz :))) Malum hâlâ benim bir listem yok. Listeyi bekleyeyim mi ?

    • özlem öztürk diyor ki:

      Eda, sen bu listeyi koy bir kenara önce 🙂 Yolun yazdığım yerlere mutlaka düşecek. Geçerken bak.
      Diğer listeye gelince yapacağım. Merak etme. Fırsat bulursam, hazır kar da yağıyorken yaparım belki de.
      🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir