Tatilin başını bir kenara bırakıp, ortasından içine daldığım bir güneş hikâyesini anlatayım iyisi mi gecenin bu saatinde.
Güneşi hayatımı geçirdiğim bu kalabalık şehirden tanısam da, hayatın telaşı içinde çoğu zaman kafamı kaldırıp bakmayı unutsam da başka bir açıdan gördüm ben.
Yine onun olduğu koca evrenin altındaydım. O, uzak bir köşede -batı diyorlar o yöne- gökyüzünü renklere boyamakla meşguldü. Dünyanın başka bir ucunda selam verdik birbirimize.
…ve üstünden çok uzun yıllar geçse de, bu hikâyenin kahramanlarından birinin şu yaşadığımız hayatta dünya üzerinde öyle bir iz bırakma imkanı olmasa da, hikâyenin diğer ucuyla bir zamanlar aynı yerde durmuş olabilceğimizi hatırlattım kendime.
Ben, yanımdaki birçok insan gibi Hemingway’le aynı köşede durup güneşi hep uzaklaştığı yerden uğurladım.
Dünyayı bazen sırf kendin için durdurmak güzel bir his!
Mutluluk güzel anlardan oluşur. Bunlarda öyle bir şey. Şarapta ver mıydı, pembesinden?:)
Muhteşem canım çok güzel 🙂
Güneşin en güzel halleri sizde birer güneş.