Ürdün Gezisi

Ürdün Gezisi ve dillerden düşmeyen Petra.

Geçen hafta aklımıza ara ara gelen ama her seferinde ertelediğimiz bir yere gittik: Ürdün. Petra’ya gitsek mi gitmesek mi, Wadi Rum’da bir safari nasıldır acaba, balon oteller varmış çölün ortasında nasıl da romantik olur diye düşünürken bizim ekip çoktan uçak biletlerine bakmış ve kararını vermişti. Çok düşünmeden yola çıktığımız bir seyahat oldu bu. Ekipteki herkes bir şeyin ucundan tuttu. Hâl böyle olunca da ufak kopukluklar oldu ama olsun. Her şeye hazır çıkmıştık bu yolculuğa.

Ürdün Gezisi
Ürdün Gezisi

Normal şartlar altında biraz daha uzun boylu düşünsek, uçak parasını ince ince hesap etmesek Amman gidip Akabe dönermişiz. Ama uygun fiyata Akabe gidiş Akabe dönüş bileti bulunca, Amman uçak bileti de düşündüğümüzden daha pahalı olunca, “Aman bir şey olmaz!” diyerek aldık biletleri. Bizim çocuklar yolda büyüdü yeminle. Kuzey’e bakıyorum da hiçbir şeyden şikayet etmiyor. Zeynep de alışkın bu hallere, yollarda sürünmelere. Onda da ses yok. Bir de sekiz yaşındaki Ali Berk’i ekledik bu yolculuğa. Beni çok şaşırttı vallahi. Hiç vızıldamadan yolculuğu tamamladı. Hatta çölün keyfini en çok o çıkarttı diyebilirim.

Yolculuğu planlarken en çok yapmayı istediğimiz şeyleri başa koyduk. Mesela Bubble Hotel diye tabir edilen çölün ortasındaki balon şeklindeki otellerden birinde kalmak olmazsa olmazımızdı. O yüzden seyahat planımızda başlangıç noktamız bu otelde yer bulabildiğimiz tek gün etrafında şekillendi. Biz THY ile Akabe’ye gittik. Uçağın kalkış saati sabaha karşı civarındaydı. Planımız 4’te Akabe’de olmak, kiraladığımız aracı alıp üç saatlik bir yolculukla Lut Gölü kenarındaki (Amman’a yakın bir yer Lut Gölü) otelimize varmak ve o günü dinlenerek geçirmekti.

Ürdün Gezisi : Araba kiralayabildik mi?

Tam saatinde Akabe’ye indik ama ne yazık ki araba kiralama şirketi kapalıydı. Herhangi bir iletişim numarası da yoktu. Bizimle birlikte bir Fransız çift de bir müddet ofisin açılmasını bekledi. Biliyor musunuz Avis hem de bir Fransız şirketi diye tatlı tatlı söyendi. Onların oteli Akabe’de olduğu için bir taksiye atlayıp otellerine gittiler. Sabah geri geleceğiz diyerek. Bizse mecburen serin çöl gecesinde sabah 8’e kadar bekledik. Çocuklar minik havaalanı içindeki banklarda uzandılar. Tam bir eziyetti diyebilirim. Akabe Havaalanının adına bakıp da uluslararası bir havaalanı imgesinin içini kafelerle falan doldurmayın lütfen.😀 Ölüyorum desem su bulamazsınız o kadar söyleyeyim. Neyse sabah olunca ortalıkta dolaşan bir görevli bulduk. O arkadaş bizim ofis yetkilisine ulaştı. Uykulu yetkili telefonu açtı. Zorla havaalanına geldi. Biz şehir merkezine gidene kadar saat 10 olmuştu. Bu arada elbette ki sekiz kişilik minibüsümüzü alamadık. Çünkü araba yokmuş. 😀 Biz de bize ne verirlerse ona razı olarak bir SUV’nin içine sıkıştık. Vallahi zor oldu ama başardık. Ekibe sonradan katılan bir diğer çiftimiz ise arabasını alamadı. Merkezde zorla o işi de hallettikten sonra, “Buna da şükür!” diyerek yola düştük. 

Ürdün Gezisi : Amman’a doğru. İstikamet Lut Gölü.

Kimileri bana kızabilir ama herhangi bir Ortadoğu ülkesine gidiyorsan başına gelebilecek terslikleri göze alacaksın. Adamlar rahatlar. Hiçbir şey umurlarında değil ve size dert olan şeyler onlara komik geliyor. Bu kadar basit! İyisi mi fazla takılmadan yola devam etmek.

Seyahatin bundan sonraki kısmında 3-4 saatlik bir yolculuk yaptık. Şunu herkesin bilmesinde fayda var: Ürdün pahalı bir memleket. Paraları Amerikan dolarından daha değerli, 8 Lira. Demem o ki bunları bilerek yola çıkın. Telefon şirketlerinin Ürdün için uyguladıkları paketler çok pahalı. Biz dört gün boyunca telefonumuzu hiç açmadık. Yolda navigasyon kullanmak için bir internet paketi aldık. Gidecek olanlara şiddetle tavsiye ederim. Yoksa yolda kaybolmanız mümkün. Bu arada yolda sık sık polis kontrolü sebebiyle durdurulacağınızı da bilin. Pasaportunuza bakıp yola devam etmenize izin veriyorlar. Yine de bana bu kadar çok kontrol biraz fazla geldi.

Lut Gölü
Ürdün Gezisi : Lut Gölü

Uzun bir geceden, uzadıkça uzayan vadilerin arasında geçen bir yolculuktan sonra nihayet Lut Gölü’ne vardık. Biz burada kalmak için Hilton Oteli’ni tercih ettik. Çok memnun kaldığımızı belirteyim. Lut Gölü dünyadaki en tuzlu üçüncü gölmüş. Tuhaf bir deneyim olduğunu hemen söyleyeyim. Bayıldım. Seni havada tutan bir suyun içinde olmak nefis bir duygu. Suyun tadı elbette çok acı. Gözünüze su gelirse yakıyor falan ama onca yorgunluğun üstüne suya girmek nefisti. Bu yaz oraya buraya gitmekten bir türlü denize girmeye fırsat bulamamıştık. O yüzden vücudumu suya bırakmak çok iyi geldi.

Ürdün’de Kasım ayında hava nasıl? Denize girilir mi?

Açık söylemek gerekirse hava çok sıcak değildi. Lut Gölü’nde suya girdiğimiz o ilk akşam üstü hava serindi. Suya girene kadar da biraz üşüdüğümü anımsıyorum. Ben sıcak deniz sevenlerdenim. Datça’nın denizi soğuk gelir mesela bana. 😀 Burada suya girdikten sonra hiç üşümedim ama girene kadar biraz tereddüt yaşadım. Sonra koşa koşa havuza girdik. Havuzun suyu ısıtılmıştı. Ürdün’e iyi ki gelmişim dediğim ilk an suyla buluştuğum zamanlardı. Otel de çok konforlu bir oteldi. Restoranları da pahalı ama iyiydi. Ertesi sabah uzun ve çok lezzetli bir kahvaltı edip tekrar göle yollandık. Bulmuşuz gölü kolay kolay bırakır mıyız? Bir de sabahın aydınlığında gölde coştuk. Sonra otelimizden ayrılıp bu sefer Bubble Otel’e gitmek için yine yola düştük.

Ürdün Gezisi : Bubble Otel nasıl bir şey?

Petra Bubble Luxotel
Petra Bubble Luxotel
Petra Bubble Hotel Günbatımı
Petra Bubble Hotel Günbatımı

Aslında Ürdün’de bu tarz bubble otellerden bir sürü var. Biz Wadi Musa’da bulunan oteli tercih ettik. Otelimizin adı Petra Bubble Luxotel’di. Balon şeklindeki üstü şeffaf bu oteller daha çok çiftler için tasarlanmış. Odanın önündeki terasta bir jakuzi var. Buraya dinlenmek için gelmek, gece jakuziye girmek ve telaşsız bir gecede bir battaniyeye sarınıp gökyüzündeki yıldızları seyretmek şart. Bizim durumumuz biraz değişikti.😀 Kalabalık bir gruptuk ve birer çocuğumuz vardı. Odalar da iki kişilikti. Bu durumda Selçuk Kuzey’le bir odada, ben de Zeynepciğimle diğer odada kaldım. Aslında Zeynep’le odanın hakkını verebilirdik. Ama bu otele hava kararmak üzereyken geldik. Saat 16.30 civarı ne yazık ki Ürdün’de bu mevsimde gece iniyor. Odalara yerleşmenin hemen ardından yemek için büyük çadıra gittik.

Ürdün Gezisi : Petra Bubble Luxotel
Petra Bubble Luxotel
Ürdün Gezisi : Petra Bubble Luxotel

Saat 18.00’de tıka basa karnımızı doyurduk. Tarçınlı olduğunu düşündüğüm bir çorba vardı. Biraz içtim ama yemeğin sonunda midem hafiften bana rahatsızlık veriyordu. Yemeğin hemen peşine Petra’daki ışık gösterisini izlemek için otelin aracına bindik. İşte bana ne olduysa burada oldu. Yirmi dakikalık dolambaçlı yolculuk beni mahvetti. Araçtan indiğimde Petra dışına mecburen kendimden bir şeyler bıraktım. 😀 Olayın ardından kendime geldim ama yorgundum vallahi. Neyse olayı daha fazla bulandırmayayım.

Petra Bubble Otel ile ilgili İzlenimler

-Biz odaya 3.kişi kabul edilmediği için ekstra oda aldık. Hatta gitmeden önce mail atıp sormuştuk ama 3. kişiyi kabul edemeyeceklerini belirtmişlerdi. Daha sonradan seyahate eklenen arkadaşlarımız bizimle gelip fazla odalarının olup olmadığını sordular. Görevli fazla odalarının olmadığını ama dilersek odalarımıza ekstra yatak ekleyebileceklerini söyledi. Şaşırdık. Madem böyle bir şey olabiliyordu neden daha önce kabul etmemişlerdi bilemedik. Bana teklifleri açıkçası çok samimi gelmedi.

-Buna karşın, bizimle gelen arkadaşlarımızın akşam yemeğine kalmalarını istedik ve yemeğin ücretini sorduk. Görevli yemeğe kalabileceklerini ve ücret almayacaklarını söyledi. Petra Bubble Otel çalışanları bizi şaşırtmaya devam etti.

-Ben Petra’dan çok yorgun döndüğüm için ne yazık ki jakuzi keyfi yapamadım. Ama birbirlerinin üstüne binmiş onca yıldızın altında jakuziye girmek bence çok güzel olurdu. Gece gökyüzünün altındaki yatağımda yatarken bir süre yıldızları seyretmeye çalıştıysam da uykusuzluğa dayanamadım. Siz yıldızların altında uzanma şansını elde ederseniz benim gibi yapmayın. Bubble Otelin de yıldızların da keyfini daha fazla çıkarın. ✨

Petra’da Gece Yürüyüşü

Ürdün Gezisi- Petra Gece Yürüyüşü
Ürdün Gezisi- Petra Gece Yürüyüşü

Bence bu yürüyüş çok güzeldi, çok romantikti ve bir çöl gecesine çok yakışmıştı. Petra Antik Şehri’nin kendisi övgüyü hak ediyordu. Onun dışında gece karanlığında yürüyerek vardığımız Treasury /Hazine ulaşılabilecek en güzel yerlerden biriydi. Sunuma ve ışıklandırmaya gelecek olursak oldukça amatörceydi. 😍 Ne yapayım? Yalan mı söyleyeyim? Bir Bedevi Petra’yı bir hikâye içinde anlatıyordu ama hikâyenin başı da sonu da aynı yere varıyordu. O yüzden ben Petra yürüyüşünü yıldızların altında bir yürüyüş olarak anımsayacağım.

Gece yürüyüşünün sonunda tekrar baloncuğumuza döndük. Yukarıda da söylediğim gibi o kadar yorgun hissediyordum ki yatağa girdiğim gibi uykuya daldım. Yıldızlar muhtemelen üstümde nöbet tutmaya devam etmişlerdir. Otelin, yıldızların, çölün tadını biraz daha çıkarabilmek isterdim ama kısmet olmadı ne yazık ki.

Ürdün Gezisi : Petra’yı bir de gündüz gözüyle görecek miyiz?

Sizi bilmem ama biz sabah kahvaltımızı ettikten sonra bavullarımızı arabaya yükledik ve tekrar Petra’ya doğru yola çıktık. Bir kez daha ama bu sefer gündüz gözüyle Petra’yı görecektik. Aslında niyetimiz yarım tur yapmaktı. Manastıra kadar olan yolun uzak olduğunu bildiğimizden manastıra kadar araçla gidip yürüyerek dönmeye karar vermiştik. Bunu yapabilmek için bir rehber almak gerektiğini biliyorduk. Ne yazık ki yakın zamanda bu opsiyon kaldırılmış. Sanırım yılın belirli tarihlerinde böyle bir şans oluyormuş. (Belki daha yoğun sezonlarda insan kalabalığını önlemek için yapıyor olabilirler.) Yine de rehber tuttuk. Yolun Hazine’ye kadar olan kısmını rehberimizle birlikte yürüdük. Çok da iyi oldu. Bir sürü şey öğrendik.

Ürdün Gezisi : Wadi Rum
Ürdün Gezisi : Wadi Rum

Hazine kısmından sonra ise rehber bizden ayrıldı. Yolun ilerleyen kısmında ekip olarak biraz yavaşladık. Bir yerde oturup nar suyu içtik. Sıcakta gevşedik. Kumlu, taşlı yollarda ilerledik. Hazine kısmından manastıra kadar olan kısımda eşekle gitme seçeneğiniz var. Bedeviler bu kısımda siz yürürken sizi rahat bırakmıyorlar. Ben nedense işin bu oryantal kısmından pek hoşlanmıyorum. Yüksek rakamlardan başlayan pazarlıklar, hayır deseniz bile devam eden teklifler, ortalıkta eşekleri milletin üstüne sürerek dolaşan çoluk çocuk… Kimilerine bu anlattıklarım tanıdık gelecektir. İşte yol böyleydi. Bir müddet sonra ben daha fazla ilerlemek istemedim. Oturmak, dinlenmek, etrafa bakınmak istedim. Merdivenli dik yokuşu eşek sırtında çıkmayı da istemediğimden yukarı çıkan ekipten ayrılıp etrafı izledim. Yüksek kayaların arasında oturmak da en az yürümek kadar iyi geldi. (Son zamanlarda tatillerde durmaya çalışıyorum. Tuhaf şeyler oluyor bana.)

Çölde Çay
Çölde Çay

Peki şimdi nereye? Akabe.

Deniz tatilinin vakti gelmişti. Petra’dan Akabe’ye doğru yola çıktık. Burada konaklayacağımız otel Kempinski oteldi. Ben otelden çok memnun kaldım ama Hilton’la karşılaştırdığımda Kempinski biraz daha az puan aldı benden. Pencereden uzanan deniz manzarası ise nefisti. Su, kum, güneş, çöl esintisi derken keyifli bir tatil geçirdik. Otele girdiğimizin ertesi günü aklımızda tekne turu yapmak vardı ama baktığımızda burada tekne turu yapmanın pek de anlamı olmadığını gördük. Biz de Kempinski Otelin kum plajında tüm gün güneşin, denizin keyfini çıkarıp dinlendik. Zaten ertesi gün tatilimizin son günüydü. Olmazsa olmaz dedikleri tur safarisini de yapıp kapanışı yapalım dedim. Önce arabalarımızla Wadi Rum yakınlarına gittik. Orada daha önceden arkadaşlarımızın konuştuğu tur organizatörü yapan biri bizleri alıp çöl safarisi yaptırdı. Çölde gün batımını seyrettik. Sonra da Bedevi çadırı gibi yere dönüp burada akşam yemeğimizi yedik. Son günümüzü değerlendirmek için çok doğru bir şey yapmışız. Akşam yemeğimizi yediğimiz yerdeki Ürdünlüler çok alçakgönüllü insanlardı. Yemekten sonra verdiğimiz bahşişin çok olduğunu söyleyip almak istemediler.

Seyahatin başından beri uyanıklık yapan nice Ürdünlü görmüştüm ama bu insanlar gider ayak kalbimi çalmayı başardı. Dünyanın her köşesinde her şeye rağmen dürüst, alçak gönüllü ve iyi kalpli insanlar olduğunu bilmek güzel. Annemin her zaman dediği gibi, “Allah kötüyle karşılaştırmasın.” diyorum.

Bir tatilin daha sonuna geldik böylece. Ürdün Gezisini tek yazıda toplayınca rahatladım yeminle. 😀

Neden seyahat ettiğimi öğrenmek isteyenler olursa BU YAZIYA alayım lütfen.

 

 

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Ürdün Gezisi” yazısında 16 düşünce

  1. Esin diyor ki:

    Harika bir gezi olmuş. Konuşan fotoğraflarınız çok güzel. Ortadoğu’ya henüz ayak basmadık, kısmet bakalım. Ürdün’ü şimdi senin yazını okuyunca doğrusu merak ettim. O balon oteller çok romantikmiş ama 🙂 Senin konuşur gibi tatlı tatlı yazılarını özlemişim. Bu yıl, ne kendi bloguma ne de dost kalemlere yeterince zaman ayırabildim!.lâkin 2020’den ümitliyim 😉 Tanrı bizi korusun :)) bizim ve sevdiklerimizin sağlığı, yeter ki tam olsun! sen hep yaz Özlem’cim. İçten sevgilerimle…

  2. semi diyor ki:

    Otele bayıldım, ne acayip bir tecrübe:) Ürdün`ün pahalı olduğunu daha önce giden arkadaşlardan da duymuştum. Ekiple beraber harika bir gezi olmuş Özlem.

  3. elif diyor ki:

    Ürdün, her şeyi göze alıp bir kez görmek istediğim bir yer. Piramitler de öyle ama Ortadoğululuk bana hiç iyi gelmiyor. O ”her an dolandırılabilirim” düşüncesi, söylenen hiçbir şeye güvenememek, tedirginlik..Rehberli tur belki de en iyisi olabilir.

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Gamzecim güvenlik ile ilgili endişeler var aslında ama sen bir şeyle karşılaştın mı diye sorarsan “hayır” diye cevap veririm. Arabayla yol boyunca ilerlerken sık sık durdurulduk ve pasaport kontrolüne tabii tutulduk. Otellerimize girmeden önce de dış kapıda pasaport kontrolünden geçtik.
      Gittik, geldik ama sonradan oturup Ürdün’ü düşündüğümüzde kalabalık bir grup olarak gittiğimiz için memnun olduk. Kendi başımıza gitseydik endişelenebilirdik gece yol alırken diye düşünüyorum.

  4. oytunlahayat diyor ki:

    Çok romantik bir tatil olmuş Özlemcim… O balon otele bayıldım özellikle ♥ Lut gölü zaten ayrı bir efsane… Canım çekti 😉

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Romantik olabilirdi ama pek değildi 😀
      Balon otelin keyfini daha çok çıkarabilirdik ama her şeyi yapmak istiyoruz. Bazen her şeyi yapmak isteyince her şeyden azıcık azıcık yapmış oluyorsun. Ama yine de çok güzeldi.
      Sanırım tatilin kötüsü olmuyor. 😉

  5. Sezer Eser Perker diyor ki:

    Henüz görmedim ama Petra’nın büyülü bir yer olduğunu düşünüyorum 🙂 Ne güzel yapmışsınız. Ekibini ödünç alabilir miyim Özlem 🙂

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Ekip süper. Siz de katılın bir tatilde. 😀 Ürdün gezisine sonradan dahil olan arkadaşlarımız (ki Berfu benim ilkokul arkadaşımdır) bir sonraki seyahat nereye diye soruyor. Güney Afrika istiyorduk ama hiçbir turda yer kalmamış. Sanırım sömestir tatilinde hepimiz başka bir köşeye gideceğiz. Ya, sahiden şimdi sen söyleyince ne tatlı arkadaşlarım var diye düşündüm yine. 🍀

  6. Aylin Kurhan diyor ki:

    Çok güzel bir gezi yazısı daha olmuş. Ürdün’ü görmedim ama yıllar önce Mısıra gitmiştim, daha yakın zamanda da İran ve israil. Ben çok tarih insanı değilim. İlber hocanın yazılarını okurken o İran’ı Mısır’ı anlatırken ben de gittim buralara ama hiç böyle keyif almadım diyorum. Bana yansıyan daha çok geri kalmışlık kapalılık pislik gibi anılardı özellikle Mısır’da. İran’da soyulmamız, ahlak polisince durudurulmamız, karakollarının geri kalmışlığı ilkel hali v.s. Ben Avrupa insanıyım herhalde. Temiz geniş kaldırımlarında yürüyüp kafelerinde oturup kahvemi yudumlayıp, müzelerde gezip barlarında şarap içeyim..Gezmek görmek nere olursa çok güzel. Sevgiyle kal.. Aylin

    • Özlem Öztürk diyor ki:

      Aslına bakarsan ben de senin gibiyim. Hindistan’a gidip de sevmeyen benden başka kimse var mıdır diye düşünüyorum mesela. Zaten Hindistan’ı yazarken de yazmıştım ben sevmedim diye. Sharm’a gitmiştim yıllar yıllar önce. Hem de kız kıza. O güzelim denize rağmen yapışkan insanlarından, yılışık otel çalışanlarından nefret ederek döndüğümü hatırlıyorum. Oradan da bir günlüğüne Kahire’ye gitmiştim. Allahım o nasıl bir pislikti. Şimdi kocam ben Mısır’a gitmek istiyorum diyor. Ben de mırın kırın ediyorum. Bu durumda ben arkadaşlarımla gideyim o zaman diyor. Bakalım.
      Bir de Selçuk’un aklında Fas Marakeş var. Beni de çok çekmiyor ama gideceğiz mecburen. Umarım o taraflar bir tık daha iyi çıkar. Avrupa güzel de ben Avustralya’ya vuruldum. Doğası, sakinliği, insanları. Oraya bir de Paris kafelerini koysan tadından yenmez. O kadar diyeyim sana. 😀
      Sen de sevgiyle kal.
      Çok öpüyorum seni.

      • Aylin Kurhan diyor ki:

        Özlem, Fatih iş nedeniyle o kadar çok gidip geldi ki Ürdün’e, birinde ona takılıp gitmeliymişim. Parası da o kadar değerli değildi o zamanlar. Bir başka pişmanlıgım da Suriye. Kardeşim uzun yıllardır İskenderun’da . Ve ben bir kez olsun gitmedim Suriye’ye. Her sene kardeşindesin geçiversene. Bir arkadaşımız var, A.Ü.’de profösör devamlıda geziler düzenler. Aykut Mısırlıgil. Hocam hep söyler bize : “Avrupa’ya gidip duracağınıza Orta Doğuya gidin. Avrupa yerinde duruyor yüzyıllar geçse de aynı. Ama Orta Doğunun şekli devamlı değişir. ” diye.Geçen sene hoca üniversitede Suriye gezilerini tanıtan eski fotoğraflarla oluşturduğu bir seminer vermişti. Orada deliye döndüm pişmanlıktan. Ne Şam kaldı ne Halep. Ben gitmediğimle kaldım.Sevgiyle kal…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir