Sonbahar gelir hoş gelir, kolları dolu gelir!

Bu aralar pek bir komik haller üstümde! Bir telaş, bir telaş! Tatlı heyecanlar şekerim bunlar… Okulların açılmasına az kaldı ya, ben de kitaplarımı defterlerimi düzenliyorum. Sanki okulu başlayacak olan Kuzey değil de, benim! 
Kırtasiye alışverişini her zaman sevmişimdir; yeter ki beğendiğim bir defter, bir kalem olsun. Gel gör ki sahip olduğum onlarca defterimi bir arkadaşım anlattığı güzel bir hikâyede olduğu gibi ”görücüye çıkmayı bekleyen salonlar” gibi saklar dururdum. Bazen sevdiğim bir arkadaşımın çantasına sıkıştırır, güzel cümleler yazacak insanlara hediye ederdim. Benimkiler ise kitaplarımdan arta kalmış bir köşede dururlar, kıyıpta elime alacağım günü beklerlerdi. 
Sonra bir gün bir şey oldu bana; iyi de oldu. Beni bekleyen defterlerimin bana gösterdiklere sabra teşekkür ettim ve mutlu olacakları anın benim içlerini dolduracağım satırlar olacağını kendilerine uygun bir dille açıkladım. 
Sonradan açılan Arap atları gibi, bir açıldım, pir açıldım. 
Nasıl dağılmışım sormayın gitsin!
Bir insan aynı zaman diliminde kaç defter kullanır?
Arada suskunlukla geçen onca zamanı bolca telafi etmişim anladığım kadarıyla…
Yazılmış doldurulmuş onca defter… Karalanmış, üstü farklı renkli bir kalemle yapılmış düzeltilmiş, birkaç duygu eklenmiş cümleler, mutluluklar, azca hüzün, bolca kahkaha…
Defter-kitap kaplama timi nerdeyse işi bitirmek üzere! Bazen boş bardaklar da çok şey ifade edebiliyor insana 🙂 kardeş güzel şey bu arada! Her daim koşmaya hazır, nöbetçi yarı anne!


Okullar açılıyor ya, mutluyum işte! Kuzey’in defterleri, kitapları kaplandı, üstleri etiketlendi.
Teyze geldi, teyzeliğini yaptı, çaylar içildi, bolca gürültü yapıldı, gülündü, tartışıldı. Küçük kardeş nasibine ne düşerse aldı, evine gitti. Hiç sesini çıkarmadı! 
Abla olmak güzel şey birader!
Bu yaz çok bereketli geçti.
Uzunca bir yol kat ederek Amerika’ya dek uçuldu. Oğlanın büyümesinden sebep artık yalnız kalmak istemediğini beyan etmesinden dolayı onunla beraber Londra tatili yapıldı. Londra’da çok yorulduk, hadi biraz dinlenelim dedik. Lale Ablanın kardeşinin ev gibi sıcak pansiyonuna konuk olduk. Bir hafta eğlendik, soğuk denizde yüzdük. 
Yeter mi, yetmedi! Bir de düğün yapalım öyle bitirelim yazı dedik. İstanbul’da bulamadığımız sonbaharı serin bir havada Prizren’de bulduk. 
Şimdi de okulun ilk günlerinden çalıp son bir seyahate doğru yola çıkıyoruz.
Son durum budur! Bakalım sonbahar falımızda hangi yollar çıkacak bahtımıza?

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Sonbahar gelir hoş gelir, kolları dolu gelir!” yazısında 4 düşünce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir