Hayatın içinden notlar…

Cumartesi akşamının rehaveti içindeyim. Hafta sonu da olsa, günün keyfi akşamın bu saatlerinde geliyor benim yanıma. Şimdi böyle keyifle yazıyorum ya, bu yazdıklarım ancak 12 saat sonra düşecek beni izleyenlerin sayfasına. Blogumu güncellediğimden beri böyle bir sıkıntım var. Bu durum da benim keyfimi çokça kaçırıyor. Sanki istediklerimi istediğim an paylaşamıyormuşum gibi hissediyorum.

Varsa bu konuyla ilgili bir bildiğiniz, hemen yazın ne olur 🙂

Tatilin Hanoi kısmına geldik. Anlatsam oradan başlayacağım anlatmaya ya, hafta içi iş saatlerimden çalarak bunu yapmayı planlıyorum. Şimdilik yazdıklarım günün getirdiklerinden ibaret.

Ne yapıyorum ben bu aralar?

 

  • Senenin sonu olduğundan belki de, hızlı akıyor günler bu aralar. Taşındık demiştim herhalde bir yerlerde; ancak yerleşmeye çalışıyoruz hâlâ! Eşyalar yerlerini seçmeye çalışıyorlar evde. Kitaplar aldığımız kitaplıklara sığmadı. Yeni bir kitaplık daha almamız gerekiyor. Şimdilik duvarın kenarında istiflenmiş vaziyette bekliyorlar. En çok çalışma odasına alınacak masayı ve koltuğu bekliyorum. (Aldıklarımız defolu geldiği için iade edildi. Şimdi sil baştan yenilerini bulmamız lazım.)
  • Çalışma odamız için yaptırdığımız perdelerimize bayıldım. Bir de tekli bir okuma koltuğu aldım ki odaya, bu kadar rahat bu kadar alındığı amaca hizmet eden bir obje olamaz. ( Bazen şans insanın yüzüne gülüveriyor işte) Rahat bir okuma koltuğu düşleyenler için Engince‘nin bu koltuğunu kesinlikle tavsiye ederim. Pek tabii, almadan önce deneyiniz efenim.
  • İkea’nın kitaplıkları iyi güzel de, rafların hepsi doğru ayarlanmamış. Kiminin aralıkları uzun, kiminin ki kısa. Delik açılmamış, yeni delik açmak için matkapla delmek gerekiyor. (Ekstra iş! Hani IKEA evimizin her şeyiydi?)
  • Vietnam- Kamboçya tatili süper geldi. Hâlâ depodan keyif yiyorum yani…
  • Bu Cuma uzunca bir tatile çıkıyoruz ki, en güzel yanı Kuzey’in de bizimle birlikte olması.
  • Hobbit, dünyama güneş gibi doğdu. Bu hafta mutlaka izlemek istiyorum.
  • Nasıl güzel kitaplar okuyorum bu aralar, inanamazsınız.
  • Jay Parini’nin Son İstasyon adlı kitabına bayıldım. Tolstoy’un ölmeden önceki son yılını anlatıyor. Hem Tolstoy’u anlıyor insan, hem ailesini tanıyor, hem de Bulgakov’un Tolstoy’un hayatındaki yerini öğreniyor.
  • Tolstoy’un Bulgakov’un hayatındaki yeri daha da büyük tabii!
  • Sadece kitabı okumakta yetmedi, The Last Station adıyla kitabın filmini de izledim. Harikaydı. Kitap okumayı seviyorsanız önce kitabı okuyun, sonra da filmi seyredin derim. Ben bayıldım.
  • Yazı Evi’ne gidiyordum hani, bu sene yaz tatilinden beri hiç gidemedim. Yazacak bir şeyim yoktu sanki. Üstümde çok ağır yükler vardı da, ben taşıyamıyordum. Bu kış Kuzey’e armağan edildi; okul, ödev, oğlumla harcanacak bolca zaman. Bugünlerde biraz daha hafifledi her şey gibi hissediyorum. Nereden başlayacağımı bilemiyordum. Sonra canım arkadaşım Yazı Evi’nde Perşembe günü açılacak ”Renkli Yaş Almak” derslerine yazdırdım adımıza dedi. İyi ki dedi. Füsun Çetinel‘le Marguerite Duras’nın Sevgili‘sini okuyoruz. Sonra ”Yazmak” isimli kitabını…
  • ”Sevgili” bitince, filmini seyredeyim dedim. Yıllar öncesinden hayal meyal hatırlıyordum ya, seyredince anladım ki yıllar önceki aklımla değil, bugünkü aklımla seyretmem gerekiyormuş.
  • Lale Abla‘ya sordum önce, Sevgili’nin filmi nasıl, seyredeyim mi diye? Ah hemen seyret, harikadır, sonra da konuşalım dedi. Haklıymış, siz de seyredin!
  • Marguerite Duras’da kendimi buldum. Olağanüstü bir kadınmış. İhtiyacım olan şey, yazdıklarında gizliymiş meğerse.
  • Yeni çıkan birkaç gezi kitabı sipariş ettim, onlar da geldiler. Başkalarının yol tecrübelerini okuyorum yavaş yavaş. Gezi Kitapları böyle çoğaldıkça da seviniyorum.
  • Sonra bir de Gezimanya‘da yazıyorum artık. Oraya da beklerim.
  • Gündelik Felaket Teorileri, son zamanlarda okuduğum en çarpıcı kitaplardan biriydi. Sonu hayatım boyunca unutamayacağım ender sonlardan biriydi; bana çok dokundu. Hâlâ aklıma geldikçe içim eziliyor.
  • Carme Riera‘nın ”Ruhumun Yarısı kitabı, Selçuk’un hediyesi. İsmi ne kadar romantik gözükse de, isminden önce kitabın hikâyesinin bir yerde Albert Camus’ye bağlanması alınmasının asıl sebebi. Bir de kitabın bir tren istasyonunda başlaması. Tren seslerine olan ilgimi herkes biliyor artık zaten, üstüne bir de Camus ve Barselona- Paris arasında seyreden yol hali. Benim için yeme de yanında yat hali! Kitabın sonu bir yere bağlanmasa da, benim için yol manzaralı bir deneyim oldu.
Şimdi Dubai- Tayland- Singapur seyahati için heyecanlanıyorum.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Hayatın içinden notlar…” yazısında 13 düşünce

  1. Sahildeki Ev diyor ki:

    Sevgili benimde ara ara seyrettiğim bir filmdir..Muhteşem görüntüler var değil mi? Bir de gezginlerin ruhuna iyi gelen ara ara seyredilmesi gereken bir filmde bence Frida..Orada da görüntüler ve müzik harika…

  2. TUĞBA'NIN DÜNYASI diyor ki:

    Merhabalar;
    Çoook beğendim bu yazınızı. Ev ve taşınma halleri hem zor hem de keyifli. Benim de hep hayalini kurduğum bir şey şu çalışma odam, kitaplığım, okuma koltuğum, masam. Umarım yakında kavuşacağız. Tabi önce epey bir seçim yapmak gerekiyor. İkea'nın bu kitaplıklarını pek seviyorum ama neden öyle rafları ayarsız oluyor ki acaba? Bir hatası falan olmasın. Benim de ev için en korktuğum şey böyle aldığımız eşyaların zamanında gelmemesi, eksik veya bozuk çıkması gibi şeyler. Bakalım yerleşme zamanında neler yaşayacağız. Bol seyahat içeren bir hayatınızın olması ne harika. Yeni yerler, yeni rotalar, planlar ve ufak mutluluklar. Kitaplarsa her daim en iyi arkadaş. İyi ki kitaplar var, iyi ki kelimeler var. Bu sıra hep okuyasım var yine. İçimdeki okuma isteği hiç ama hiç bitmesin istiyorum, hayatımı kitaplarla dolu bir odada geçirebilirim diye düşünüyorum kimi zaman. İşte o oda benim çalışma odam olsun:) Bu arada koltuğa bayıldım, harika. Hemen sitesinden bakıyorum. Umarım ben de bulurum eşyalarımızı yerleştirirken bu tip bir koltuk. Kumaşın deseni beni benden aldı:)
    Sevgilerimle

    • özlem öztürk diyor ki:

      Tuğba, ben de sizin yazdıklarınızı keyifle okuyorum. Paris yazıları favorim tabii. Benim gönlüme öyle güzel geliyor ki Paris, ben gitmesem bile başkalarının gezilerini kendim yaşıyormuş gibi keyifle takip ediyorum. Hele ki bit pazarları…
      Ev taşımak zor iş! Allah kolaylık versin diyorum. İki ay önce aldığımız çalışma masası ve üçlü koltuğu binbir zorlukla iade ettik. Defolu kumaşla koltukları kaplayıp, bir de bu durumu kabul etmenizi bekliyorlar. İdare edin, nolcak dediler. İade ettik etmesine kavga dövüş ya, paramızı iade etsinler diye bekliyoruz şimdide:)))
      Kitaplar benim de en yakın arkadaşım. Blogda da böyle aynı zevkler içinde toplanan arkadaşları bulmak çok keyifli. Aynı dilden konuşmak, hatta konuşmadan ne hissettiğini anlamak….
      Yeni yılın sağlık, mutluluk ve yolculuklar getirmesi dileklerimle…
      Sevgilerimle

  3. Hayat İzlerim, Kitap Sesleri diyor ki:

    Nerelere taşındın Özlem'cim güzel günlerde otur yeni evinde.
    Son İstasyon'u tamamen senin referansınla aldım bilesin.
    Taşındım deyince aklıma İstanbul'a gelişim geldi. Seni, samimiyetini özledim. İstanbul'a şubat ayında gelme planlarım vardı, hatta mini blog buluşması planlıyordum. Babamın hastalığı yüzünden erteledim yolun buralara düşerse haberim olsun. Sevgiler en kocamanından 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Sağlık olsun Özlem'cim. Sağlıklı, mutlu günlerde buluşuruz yine. Çok geçmiş olsun, babacığın sağlığına kavuşur inşallah, senin de yüzün güler. Son İstasyon'u seversin sen bence. Oku bakalım, ne düşüneceksin?

  4. Sokak Kedisi diyor ki:

    Bitirdikten sonra Lizbon'a koşarak gitmek istediğim "Lizbon'a Gece Treni" tavsiyen sonrasında, dikkatle aklıma yazıyorum tavsiyelerini Sevgili Özlem :))
    Marguerite Duras'ın Sevgili'si ve Jay Parini'nin Son İstasyon'u takıldı peşime hemen 🙂
    Sevgiler ve görüşemezsek eğer; mutlu yıllarrr…

    • özlem öztürk diyor ki:

      Ben de gitmek istiyorum Lizbon'a, üstelik THY indirimli bilet satıyor bu aralar ama kış kıyamet istemedim gitmeyi bir türlü. Lizbon'a Gece Treni'ni sevmene çok sevindim, sanki herkes bu kitabı sevmeliymiş ve okumalıymış gibi hissettim nedense. Sonraki kitabı Sahnede Ölüm'de ne yazık ki aynı hissi alamadım. Kelimeler, kelimelerin üstüne yüklenen ahenkli tını; yine güzeldi ya benim kitabım olamadı Sahnede Ölüm. Bu yüzden oku diyemeyeceğim. Diğer ikisini çok seveceksin, eminim. Füsun Hanım'ın kitabın altını üstüne getirmesiyle daha başka bir anlam yüklendi kitap benim için.. Sevgili çok kısa bir kitap ama sindirerek oku. Bir kadın olarak eminim içine işleyecektir Marguerite Duras'nın cümleleri. Hadi kolay gelsin sana ve bir daha yazışma şansımız olmazsa benden de sana mutlu yıllar….

  5. Leylak Dalı diyor ki:

    Huhu komşu nasılsın? Şu yazdıklarımın geç yayınlanması sorunu bende de vardı, sağolsun Sis isimli blogger arkadaş çözüverdi sorunumu ama nasıl çözdü bilmiyorum valla. Şifremi verdim benim bloga girip birşeyler yaptı, çözüldüydü sorun.Aslında belki sana geç görünüyordur, başkaları zamanında görüyordur. Bu arada kartımı aldın mı? Aras Kargo'dan ulaştığı bilgisi gelmişti sanki, Tamara sizin evde yaşayan biri mi, ona teslim edilmiş 🙂 Sınır ötesi mi gitti yoksa 🙂 Özledim ya Özlem seni, bu sene görüşebilmeye becerebilsek bari 🙂

    • özlem öztürk diyor ki:

      Sis adlı blogger sorunum çözülmezse belki bana da yardım eder ha???? Yazdıklarım blogun ana sayfasına yayınladığım an düşüyor ama yönettiğimiz sayfa var ya, izlediğimiz blogların yayınlarının yayınlandığı hani orada gözükmüyor bir türlü. Genellikle 12 saat sonra düşüyor. Bu da benim canımı sıkıyor. Tamara bizim evde yaşıyor, başka yere gitmedi paket yani:))) Cuma akşamı eve geldiğimde beni bekliyordu. Çok sevindim, çok mutlu oldum. Hediye almak ne güzel bir şey Allahım:))) Müsait bir zamanı bekledim aramak için, haftasonu koşturmacadan olmadı. Haftaiçi cıvıl cıvıl sesini duyacağım ilk iş! Öpüyorum seni çook:)

  6. lale diyor ki:

    Yazını okudukça ay iyiki de bu hafta görüşüyoruz dedim.
    Sevgili filmi bence kitabından da güzeldi:)) ''YAZMAK'' da çok güzel. Bazı yazarları box ringindeki boksörlere benzetiyorum , seviyorlar her yönden vurmayı:))

    heheheh iyiki de zorla söyletmişim sana kitabımın adını:)) Hemen başlayacağım okumaya…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir