Miami-Orlando Gezi Notları

Miami-Orlando gezi notlarını bu kısa gezi yazısı altında topluyorum. Kısa kısa notlar, aklımdan kalanlar, birilerini ışık tutacak mini post-it’ler ❤️

Miami’ye bende bıraktığı izlere başlamadan önce kısa bir toparlama yapalım. Ne demiştik?

  • Okyanus ötesi ülkelere gitmek için uçuşumuzu önceden planlamak en mantıklısı. Daha makul fiyatlara uçak bileti bulabiliyor ve mille bilet bulabilme şansına sahip olabiliyoruz.
  • Üzülerek söylüyorum ki mil kazandırdığı için ve THY’nin anlaşmalı mil kartı olduğu için bugüne kadar öncelikli olarak Garanti Bankası’nın Shop and Miles kartının kullanıyordum. Ne yazık ki son yıllarda alışverişler karşılığında verdikleri mil sayılarını kuşa çevirdiler. Kaldı ki birçok miliniz olsa bile (benim var) bir türlü mil karşılığında bilet bulamıyorsunuz. 6 ay öncesinden mille bilet almaya kalksanız, mille satılan biletler hep dolu oluyor. Millerle Avrupa’ya bilet alayım deseniz makul miller karşılığında bilet bulamıyorsunuz. Hep üst kategoriden mille bilet satmaya çalışıyorlar. Üstüne üstlük öyle bir havaalanı vergisi istiyorlar ki, paranızla başka hava yolundan bilet alsanız daha karlı oluyorsunuz.

  • Bence mil kazanmak ve sonrasında o millerle bilet almak için en mantıklı kredi kartı Akbank’in Wings kartı. Elbette, bu değişen dünya üzerinde şimdilik.

  • Daha önce de anlattığım gibi biz biletlerimizi TEB Bonus Platinium kartın bonuslarıyla ve Wings kartında biriken millerle aldık. Shop and Miles’da biriken millerimiz kullanılma şansı doğacak bir fırsatı bekliyorlar ama ne mümkün!
  • Miami uçuşları için en mantıklı seçenek Luftansa gözüküyor. Türk Hava Yolları’nın önerdiği Air Canada uçuşunu tercih edecekler, Kanada vizesi almak zorunda olduklarını unutmasınlar! Bu da belirttiğim gibi şimdilik.
  • Amerika’da araba kiralamak şart! Arabayı navigasyonla birlikte kiralamak da ikinci koşul! Biz seyahatlerimizden birinde ”Dollars” adlı bir şirketten kiralamıştık. O seyahatimizin iki saatini uzun kuyrukta sıranın bize gelmesini bekleyerek geçirmiş ve bu kadar yavaş çalışmalarına sinir olmuştum. Bu tecrübeden dolayı bu sefer Hertz’ü tercih ettik ve çok memnun kaldık. Fiyatı, arabaların kalitesi, müşteriye davranış şekilleri hepsi tam not aldı benden.
Miami-Orlando Gezi Notları
Miami-Orlando Gezi Notları
  • Otobüs kullanmak Amerika’da çok anlamlı değil. Otobüs durağında ”Ağaç olmak” deyiminin gerçek anlamını öğreniyor ve Türkiye’de toplu taşımanın ne kadar ilerlemiş olduğunu fark ediyorsunuz!! İleri olduğumuz bazı konular olduğunu görünce de seviniyorsunuz. Bunu da bir kazanım olarak kabul etmek mümkün. Amerika’da bir taksi şoförünün de söylediği gibi (Birkaç otobüs denemesinde biz de böyle olduğunu düşündük) otobüsleri çok fakirler, evsizler ve Afro-Amerikalılar kullanıyor gibi geldi; zira gerçekleştirdiğimiz üç denemede otobüsün içindeki tek beyazlar bizdik.
  • Otobüse bindiğinizde kişi başı 2 dolar alıyorlar. Tam rakam bu değil herhalde ama paranın üstünü vermiyorlar. Taksi pahalı. Bir akşamüstü South Beach’den Little Havana isimli bölgeye gitmek için taksiye bindik ve 26$ verdik. Dönüşte otobüse binip üç kişi için 6$ verdik. Downtown Bölgesi’nde otobüsten inip aktarma yaptık ve bir 6$ daha verdik.
  • Daha önceki seyahatlerimizde Amerika bu kadar pahalı gelmemişti bize. Bu sefer nedense Amerikan Dolarının alıp başını gitmesinden kaynaklı olabilir, seyahatte her şey çok pahalı geldi. Paralarımızı bitirip tekrar para kazanmak ve yeni seyahatler planlamak için ülkemize geri döndük. Bu yazıyı editlerken en çok buna güldüm. Elbette şimdilik demiyorum artık zira dolar otuz liralara hızla yaklaşmakta.

  • Oteller konusunu bir önceki postta anlatmıştım. Miami’de South Beach Bölgesi kalmak için en güzel yer. Key West otelimizi tek geçtiğimizi zaten söyledim. Oyun parklarına gidecekleri için de en uygun çözüm, oyun parklarının içinde bir otelde konaklamak.

 

 

  • ”Miami- Orlando için en uygun ay hangi ay?” sorusunu benim gibi kendine sorup internette cevap arayanlar: Biz sömestir tatili olduğu için Ocak sonu- Şubat başını tercih ettik. Eşe dosta sorduğumuzda bu dönemin yüksek dönem olmadığını, Miami’nin en güzel döneminde Miami’yi ziyaret etmediğimizi gitmeden öğrenmiştik. Yine de gittiğimiz zaman fırtınaların, yağmurların olduğu bir döneme denk gelmiyordu. Hava sert bir sonbahar havasındaydı. Üstümüzde ince montlarla gezip, yüzümüzü hep güneşe döndük. Okyanusa girmek, kişinin kendi tercihine bırakılmamıştı. ”Hava güzel, ben bir gireyim!” gibi bir durum söz konusu değildi. Plaj önündeki levhalarda denize girmenin yasak olduğu yazıyordu. Key West, daha sıcaktı. Kumsallarda güneşlenenler ve denize girenler vardı.

Evet, gelelim diğer yazılara. Miami- Orlando ile ilgili başka bir yazı okumak isterseniz BURAYA,

Mesela HEMİNGWAY’İN İZİNDE PARİS’İ gezmek isterseniz de linkteki yazıya tıklayın lütfen.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir