Baltık Başketleri: Vilnius 2

Vilnius’da nereleri gezelim?


Bir önceki yazıda anlattığım gibi Pilies Caddesi şehrin kalbinin attığı cadde. Bir diğer cadde de Gedimino Avenue. Biz ilk gün Pilies Caddesi üzerinde gezindik. Şehir merkezi o kadar küçük ki şehri hemen keşfediyorsunuz. Otelinizden ya da Turist Danışma Ofisleri’nden alacağınız bir harita ile şehrin önemli binalarını ve tarihi yerlerini keşfetmeniz mümkün.

 

Çok küçük bir aralık içinde bu kadar çok kilise olması bana biraz fazla geldi. Şehrin Hristiyan nüfusunun hemen hepsi Katolik. Tatilimiz boyunca hangi kiliseye girersek girelim her seferinde büyüklü küçüklü ayinlere denk geldik. Komünist parti döneminde dinlerini saklı gizli yaşayan halk, bu düzen yıkıldıktan sonra dinlerini serbestçe yaşama hakkına sahip olmuş. Bunun etkilerini bugün de kiliselerde görmek mümkün. Elbette kiliselerde denk geldiğim insanlar genellikle orta yaşın üstündeki insanlardı. Genç nüfusun dine nasıl yaklaştığı ile ilgili bir bilgim yok açıkçası.

 

Vilnius’da Gezilecek Yerler

1-Cathedral Basilica- Vilnius Katedrali

Litvanya’daki en önemli Katolik Kilisesi burası oluyor. Önünde geniş bir meydanın olduğu, kiliseye giderken yakalandığımız yağmurdan geniş avlusuna sığınarak beklediğimiz kilise burası. Yağmuru her daim sevdim. Eğer alt yapı sorunu yoksa, hiç düşünmeden toprağın üstüne beton dökülmemişse ve doğa kendinden gelen yağmuru minnetle kabul ediyorsa yağmuru seyretmekten ve hatta ıslanmaktan daha güzel ne olabilir? Tuhaf bir Katedral anlatımı oldu biliyorum ama yaş aldıkça her ne kadar insan elinden çıkma güzel yapıların hakkını teslim etsem de, doğaya daha büyük övgüler yağdırırken buluyorum kendimi.

 

 

2-Vilnius Cathedral Belfry- Vilnius Katedrali Çan Kulesi

Vilnius Katedrali’nin hemen karşısındaki ince kule Çan Kulesi. On yılı aşkın bir süredir ziyaretçi girişlerine kapalıymış ama bu sene tekrar konuk ağırlamaya başlamış. Ben kule gezmekten artık yorulduğum için olsa gerek, Çan Kulesi’ne çıkmak için özel bir istek duymadım. Bologna’daki bitmeyen kule tepelerine tırmanma çabalarımla yükseklik korkumla bir hayli karşı karşıya geldik. Yüksek bir kule değil burası, sizleri yanıltmayayım. 57 metre yüksekliğindeki kule, bugünkü şeklini 19.yy’da almış. Kulenin tepesine çıkarsanız size güzel bir Vilnius manzarası vaat ediliyor, bir de çanlar ve kulenin yenilenmesi ile ilgili dokümanların sunulduğu bir sergi varmış.

 

 

3-Dawn Gate- Şafak Kapısı

Vilnius içinde gezinir dururken açık söylemek gerekirse bu kapıdan geçtiğimizi fark bile edemedik. Pilies Caddesi’nden devam ettiğinizde yolun sonunda bu kapıya ulaşıyorsunuz. Bu kapının şehrin surları içinde günümüze dek ulaşmış tek parça olduğu söyleniyor.

4- Church of St. Anne- Aziz Anne Kilisesi

500 yıllık bu kilisenin hemen yanında Vilnia Nehri uzanıyor. Şehrin belki de en güzel kilisesi olarak tanımlayabileceğimiz bu kiliseyle ilgili tarihi belgeler 1394 yılına dayansa da, 1495- 1500 yılları arasında yapımının tamamlandığı söyleniyor. Kırmızı tuğlalardan döşeli bu kilise dışarıdan sahiden da göz alıcı bir görünüm sergiliyor.

 

 

5-The Russian Orthodox Church of Holy Spirit

Bu kilise Vilnius’la ilgili bilgi ararken şehre dair yazılar yazan yerel bir sitede rast geldiğim bir kilise.
Bana sorarsanız da Vilnius’da içine girdiğim ve farklı bir şeyle karşılaştığım tek kilise. Burası Litvanya’daki tek Ortodoks Kilisesi. Özelliği de kilisenin ortasında duran cam lahit. 14.yy da asılarak öldürülen üç azizin bedenleri mumyalanmış ve mumyalanmış bedenleri saklanarak bugüne kadar getirilmiş. Şimdi bu kilisede azizlerin mumyalarını görmek mümkün. Senede üç kez renkleri farklı kıyafetler giydirilen azizlerin vücutları bir kez de çıplak olarak sergileniyormuş. Biz yeşil kıyafetli zamana denk geldik. Fotoğraf çekmenin yasak olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

 

 

6-Gediminas Kalesi ve Müzesi

Tarihi 13.yy’a dek uzanan kale, Vilnius’daki büyük yangından sonra Büyük Dük Vytautas tarafından 1419 yılında tekrar yaptırılmış. Vytautas, Ortaçağ Litvanyası’nın en güçlü hükümdarlarından biriymiş. 1610 yılında kale hapishane olarak kullanılmış. 1655-1661 yılları arasında süren Sovyet Kuşatması sırasındaysa kalenin kendisi de etrafını çevreleyen surlar da yıkılmış. 1930’lu yıllardaysa yapımına tekrar başlanmış.
Eski Şehrin civarındaki kaleye ulaşmak için taşlık bir yoldan yürümek gerekiyor. Kısa bir yürüyüşten bahsediyorum aslında. Tepeye finikülerle de çıkmak mümkün.
Gediminas Kalesi’nin olduğu tepenin hemen karşısında gezilecek yerler listesinde bulunan ”Üç Haç”ı da görmek mümkün. Üç Haç’ı buradan seyretmek yakınına gitmekten daha güzel geldi bana.

 

 

 

 

7-Vilnius Town Hall

Adından da anlaşılacağı gibi şehrin belediye binasından bahsediyoruz. Bizim belediyelerimize nazaran küçük ama aydınlık bir mekan.

 

8-Genocide Victims’ Museum- Vilnius Soykırım (KGB) Müzesi

1940 ile 1991 yılları arasında KGB’ye ev sahipliği yapmış bir binadan bahsediyoruz. Elbette şehirde bu binanın benzerleri çokmuş. Litvanyalılar uzun süren ve acılı bir süreçten sonra Sovyetleri ülkelerinden atmışlar atmasına ama bu süreç içinde tam 600.000 kişi işkence görmüş, öldürülmüş. Bu bina da şehirde birçok yerde bulunan benzerlerinden sadece biri. Özellikle ibret olsun, geçilecek acılar unutulmuş, yapılan vahşetin izleri silinmesin diye bugüne kadar korunmuş.
Sovyet diktasına karşı çıkan halk buraya getirilmiş, hapsedilmiş, işkence edilmiş. Yetmemiş, müzenin içinde hala korunmakta olan açık alanlara götürülüp burada infaz edilmiş.
KGB’nin Litvanya halkına yaşattığı acı dün gibi canlı.
Biz bu müzeyi Kuzey’le birlikte gezdik. Televizyon ekranından gösterilen infaz görüntülerini seyrettik, infazı gerçekleştirilmiş Litvanyalıların binanın zeminine gömülmüş olduğu şimdi camla kaplanmış kemiklerinin üstünden yürüdük. İnsanlığın yaptığı eziyeti ve insanlığın çektiği eziyeti bir çocuğa anlatmak, mantıki hiçbir yanı olmasa da kötülüğü anlatabilmek ne yazık ki mümkün değil.

 

 

 

9-Uzupis Cumhuriyeti

Kendi başına bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Old Town yakınlarında birkaç mahallenin birleşimi bir yer düşünelim. Öyle ki buranın kendi anayasası var. 🙂

 

 

 

 

 

 

10- Literatu Caddesi

Pilies Caddesi üzerinden gireceğiz bir sokak arasında bu sokakla karşılaşacaksınız. Litvanya Edebiyatı’nı sevenler ve okuyanlar için burası bir ”Tapınak” olarak adlandırılıyor. Sadece yazarlar değil, Litvanya Edebiyatı‘na emeği geçmiş herkesle ilgili küçük eserler, panolar vb. objeler duvara yapıştırılmış. Ben bugüne kadar hiç Litvanya Edebiyatı ile ilgili okumadığım için duvarlara asılmış objelerin hiçbiri bana bir şey ifade etmedi. Bizim böyle bir duvarımız olsaydı ve duvara yapıştırılmış izmaritler görseydik Orhan Pamuk’u ve Masumiyet Müzesi’ni hatırlayabilirdik.
Bu sebeple duvardaki takma dişlerin ne anlama geldiğini anlayamadım. 🙂

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Baltık Başketleri: Vilnius 2” yazısında 4 düşünce

  1. çağatay Ay diyor ki:

    Güzel bir gezi yazısı olmuş,elinize sağlık. Ancak bir küçük düzeltme yapayım, Nüfusun çoğunluğu ortodoks değil katolik olacak… Zaten yazınızda Vilnius da ki tek Rus-Ortodoks kilisesinden bahsediyorsunuz.

    ÇAĞATAY AY

  2. Gamze Esra Ersöz diyor ki:

    Aaa Gediminas Kalesi o kadar yakın mıydı?Bana aşağıdan bakınca çok uzak geldi ve vakit de dar olunca gözüm almadı çıkmayı.Keşke çıksaymışız. Bu arada Özlem'cim Litvanya'nın %80 i katolikmiş.Biz de duyduğumuzda çok şaşırmıştık. Sovyet ülkesi olunca insanın aklına hemen ortodoks geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir