Çilek Suyu Sibel‘i izleyeniniz var mı?
Peki ya biz ne oluyoruz?
Şimdilik onlar pek farkında değiller ama aralarındaki onca kilometreye rağmen yıllardır çok güzel bir arkadaşlığı götürüyorlar birlikte. Kız çocukları gibi değiller. Birbirlerini görünce sarılmıyorlar mesela. Ne yapacaklarını bilmedikleri tuhaf bir an oluyor aralarında ve sonra konuşmaya başlıyorlar. Okuldan, bilgisayar oyunlarından, savaşlardan, en güçlü ordusu olan ülkelerden… Pek iç açıcı konular değil biliyorum ama durum bundan ibaret.
Hem Paris’te olmak hem dostlarla birlikte olmak düşünüldüğünde teşekkür edilecek bir hafta yaşamışız sahiden.
Gelelim daha İstanbul’dayken ig’den açıldığı haberini aldığım Shakespeare and Co. kitabevinin kafesinde içtiğim çaya. Böyle güzel bir gün de oldu yani hayatımda. Seyahatin en çok yapılmak istenen maddelerinden biriydi.
Bu sefer daha önce hiç görmediğim İngilizce kitaplar satan bir kitapçıya denk geldim: San Francisco Book Company. Kitapçının kırmızıya boyalı çerçeveleri ve kaldırımda da içinde ikinci el kitapların durduğu birkaç tezgah vardı. Arkadaşımın okumaktan çok hoşlandığı James Patterson kitaplarını bu tezgahlarda buldum. İçeri girdiğimde sadece dışarıdaki tezgahlarda değil, aynı zamanda içeride de ikinci el kitapların olduğunu gördüm.
Dünyayı sırtında gitarıyla gezen gezginlerin çoğalması ümidiyle hepimize nefis bir hafta diliyorum.
Elbette benim yazacak, anlatacak çok şeyim var. İnanır mısınız şimdiden özledim Paris’i 🙂
Ne güzel FUF'cuların çoğalması hoş seninki FUM oldu:) Paris'e gidersem senden bir program isteyeceğim❤️ İyi haftalar