Kısa başlıklarla benim Melbourne ‘ümü görmeye ne dersiniz? Melbourne ‘de en çok neleri sevdiğimi paylaşıp sonra bir arabaya atlayıp okyanus kenarında seyahate çıkmaya hazırlanıyorum. Kendi çapımda bir bibliyomanyak olduğumu düşünürsek Melbourne şehrinin kütüphanesini çok sevdiğimi söylemem de bir sakınca yok. İşte, State Library Victoria Açıkçası irili ufaklı başka kitapçıları var mıdır bilmiyorum ama ben içine…
Etiket Arşivleri: Melbourne Gezi Rehberi
Avustralya kafeleri ve kahvesi ile ünlü bir ülke. Elbette kıtanın başka güzellikleri de var. Okyanus kıyısında yol almak, dalgalarla boğuşan sörfçüleri seyretmek, buz gibi okyanus suyuna girmeye çabalamak, acaba az ileride köpek balıkları var mıdır diye düşünmek, el değmemiş ormanlarının kıyılarında adımlamak, yol kenarındaki “Zehirli yılanlar vardır.” tabelalarına bakıp bunu ilk birkaç seferden sonra doğal…
1920’lerin Fransasında benim adını şimdilerde Alain de Botton’ın bir kitabından duyduğum bir gazete varmış: L’Intransigeant. Bu gazete ön sayfasından sansasyonel yazılar yayınlar, okuyucuların ilgisini çeken sorular sorarmış. Sordukları sorulara mutlaka zamanın ünlülerinden, yazarlarından cevaplar gelirmiş. Mesela, “Ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalsanız hayatta olduğunuz son dakikalarda ne yapardınız?” sorusuna birçok ünlünün yanında Proust da gazeteye…
Avustralya seyahatini unutmamak için geriye dönüp sık sık bakıyorum. Rüya gibi; hep güzel anlarıyla aklımda. Anılarımdan silinmesin, izleri zamana yenik düşmeden derinleşsin diye bir an önce yazıya dökmek istiyorum. Üstünden yıllar geçse de kafamı geriye her çevirdiğimde, “Ah güzel Avustralya!” diye anımsayacağım yeşilin, mavinin içindeki bu cenneti. Gün geçtikçe, bildik hayatın işi gücü içinde yoğruldukça Avustralya…