Zaman akıp gidiyor

Aslında çok direndim bilgisayarın, kalem kağıt karşısında zafer kazanmaması için. Aynı savaşı manuel filmli çekim yapan fotoğraf makinaları içinde vermiştim ama bu savaşı da digital fotoğraf makinası kazandı, hem de büyük farkla. Ben teknoloji karşısında verdiğim her savaştan mağlup ayrılmak zorunda kaldım.

Ama hala kalemin kağıda dokunmasını çok severim, gördüğüm güzel her defteri bazen kullanmaya kıyamasam da almadan duramam. Kağıdın üstündeki hiçbir mürekkep lekesi siz o kıymetli defteri kaybetmedikçe sizi terketmez.

Ama öyle midir teknoloji harikası bilgisayarlarımız? Hiç ummadığımız anlarda sırtımızdan bıçaklamazlar mı bizi? Hem de hiç acımadan.

Şimdi yazmakta olduğum bu sevgili laptopta benden ayrılma vaktinin geldiğini ufak ufak anlatmaya çalışıyor gibi geliyor.

Zaman hiç yerinde saymıyor, dünya hiç dönmeye ara vermiyor ve ben artık annemin sözlerini daha sık tekrar eder oldum. Dün kollarıma aldığım minik bebeğim bugün içerde lig tvde futbol maçı seyrediyor. Bütün bunlar ne zaman oldu anlamadım bile.

Zamanın bu kadar hızlı geçmesi haksızlık değil mi? Yetişmek mümkün değil. Sanki her şey çok hızlıymış da ben çok yavaşmışım gibi. Günün saatlerinin arttırılmasını talep ediyorum.

Hem de derhal!

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir