Bugün neler yazmışım ben diye bakınırken bu yazıyı buldum. Yine bir yeni yıl arifesine denk gelen bir zaman dilimi. Kuzey’in sayesinde edindiğimiz dostlarımızla Viyana’ya gitmeye karar vermiştik.
Blog yazılarını keyifle takip ettiğim Sevgili Itır bir yazısında Viyana’da kurulan Noel Pazarlarını anlatmıştı.
Yazının şöyle bir başlığı vardı: Viyana’da Çakırkeyif Zamanlar.
İşte ben bu cümlenin büyüsüne kapıldım. Belki başka bir başlık yönümü Viyana’ya çeviremezdi. Bir kere okumuştum o cümleyi ve gerisi de hemen geldi.
Diyeceğim o ki bu yazı önceden yazıldı ama içim bir yerlerde unutulmuş olarak kalmasına razı gelmedi. Viyana kışına gitmeye ne dersiniz?
***************
Çocuklarla buz gibi bir havada elimizden geldiğince Viyana sokaklarını arşınladık. Ulaşımın çok rahat olduğu bir şehir Viyana. En uzak mesafeye bile yarım saatlik bir metro yolculuğu ile gitmek mümkün. Hal böyle olunca gidilen yer insana zahmet vermiyor. Taşıtlara binip inmekten çocuklar da keyif alıyorlar. Schönbrunn Sarayı‘na gitmek için bindiğimiz trenden Schönbrunn İstasyonu’nda iniyoruz. Trenden inen kalabalık hızlı adımlarla istasyonun sokağa açılan çıkışına doğru ilerliyor. Kışlık montları içindeki biz turistler de kalabalığın peşine takılıp dışarı çıkıyoruz.
Sisi’nin yazlık sarayına doğru ilerleyen insanlar var. Onun dışında her yer sessiz.Yere döşeli kocaman taşların çizgilerine basmama oyununu oynayarak ilerliyoruz. Saray, sislerin ardında hayal meyal görünüyor. Viyana’nın içinde gittiğimiz saraydan buraya girerken de kullanabileceğimiz kombine bileti alsaydık, fiyat daha uygun olacaktı. Çocuklarla günün bize neler getireceğini bilemediğimizden, biz biraz daha fazla para vermeyi tercih ederek çocukların durumuna göre hareket ediyoruz.
İstasyonda çıkışta ulaştığımız sokak… |
Sarayın girişine varabilmek için ilerliyoruz. |
Çocuklarla beraber yolculuk yapmanın güzel yanlarından biri de kuşkusuz onların çocukluklarının ardına sığınarak şımarabilmek, yol kenarlarına yerleştirilmiş müzeyle ilgili tabelaların kenarlarında çok anlamlı pozlar vermek, girişe doğru olan yolu eğlenceli hale getirebilmek için yenileceğin koşu yarışları yapabilmek…
Sislerin ardında bizi bekleyen Schönbrunn Sarayı |
Cazibesine dayanamayarak geldiğimiz Noel Pazarlarından biri! |
Yanlış bir bilgi sonucu, yazlık sarayın arkasında ”Kelebek Evi” aramaları. |
Umuda yolculuk! |
”Yürümeseydik bu güzellikleri göremezdik” tesellisi |
Haksız mıyım ama? |
Yoksa burası kelebek evi mi? Hayır! |
”Sisi’nin Yazlık Sarayı” ile anlatılacak bir dolu şey var. Sarayın içinde yavaş yavaş yürüyerek ”her genç kızın hayali bir peri masalı”nın içinde dolanıyorsunuz. Kulağımıza dayadığımız kulaklıklardan Türkçe bilgiler akıyor. Bu duruma çok seviniyorum. Zira alışık olmadığım bir durum. Türkçe bilgiye bir de Stockholm’de Vasa Müzesi’nde denk gelmiştim. Bu ikinci oluyor. Devamını canı gönülden diliyorum!
Efenim ne diyordum?
Her genç kızın rüyası, bir prenses olmak elbet; ama bu şekilde değil. Sisi çok mutsuz bir imparatoriçe. Filmde tanık olduğumuz o büyülü yaşam ne yazık ki Sisi için asla var olmuyor. Kendini istemediği bir evliliğin içinde sıkışmış biri olarak görüyor. Duyduklarım ve yaşantısının ayrıntıları, kocası Franz Joseph onu ne kadar çok severse sevsin, Sisi’nin aynı hisler içinde olmadığını gösteriyor. Hayatının ilerleyen yıllarında oğlunun intihar etmesi de, imparatoriçenin yaşamla ilgili umutlarının tükenmesine sebep oluyor. Sonunda da bir suikaste kurban giderek bu yaşamı terkediyor.
Sisi ile ilgili hissettiğim yegane şey, hepimiz gibi bir kadın olması. Uzun yürüyüşlerden hoşlanıyor. O zamanlar kadınların ata binmesi hiç tasvip edilmese de Sisi bu tutkusundan asla ödün vermiyor. Akşam yemeği için kurulan şatafatlı sofralardan kilo almamak için neredeyse aç kalkıyor. Yatak odasının hemen yenına kurulmuş olan spor salonunda ise her gün aksatmadan spor yapıyor. İmparatoriçe olmak hiç de kolay bir şey değil anlayacağınız. Her gün saçının yapılması için gereken sürede bir öğretmen geliyor ve Sisi o sırada da Yunanca öğreniyor.
Günümüz kadınından hiç farkı yok aslında. Belki de daha fena.
Bulunduğu konum ne yazık ki hayatının yönünü değiştirmesine izin vermiyor. Soğuk bir kış günü girdiğimiz saraydan çocuklarımızda beraber güle oynaya ayrılıyoruz.
Aklımda Sisi’nin bir zamanlar söylediği bir söz: ”İnsan bir evlilik yemini ediyor ve sonra otuz yıl mecburen o hayatı yaşıyor!”
Biz sevdiğimiz, mutlu olduğumuz hayatları yaşayalım olur mu?
Evimizin prensesi olalım yeter. 🙂
Bir türlü vakit ayirip okuyamadim viyana yazilarini
soguk fotograflardan bile icimi dondurdu ama o sisli ve puslu guzellikler de gormeye degermis hani 😉 son fotograflara bayildim
Hep gitmeyi planladığım yerlerden ama şimdi senin anlatımından sonra şart oldu…
Umarım yakın bi zamanda olur…..
Bizim de gidemediğimiz yerler kaldı. Hava çok soğuktu ve çocuklarla koştur, koştur gezemedik. Belki aynı zamana denk gelir bir dahaki gidişlerimiz:)
Schönbrunn Sarayı'nı yazın gezdik biz.Bu havada da ilginç olmuş ortam.Sisli,buğulu.
Viyana güzel bir şehir gerçekten.Hep Sisi'den bahsediyorlar dediğiniz gibi.Mutsuz Sisi 🙁
Yazın gezmenin keyfinin daha başka olacağını düşünüyorum. Bahar başka güzellikler katıyor Avrupa şehirlerine…