BARSELONA 6- Petritxol Sokağı ve churros’cu!

Tüm İspanyol şehirlerini görmemiş olsam da, ”Barselona İspanya’nın en güzel şehri olmalı”, diye düşünüyorum. Yaz aylarında sıcağın insanları kavuracağını, bitkinlik savuran bir yorgunluğun insanı oturduğu yere mıhlayıp, nefesini keseceğini biliyorum. Ama bahar başka! Bahar, bu şehre yakışıyor.
Gelir gelmez birkaç terslikle karşılaşıyoruz. Bizim suçumuz: Birkaç tecrübenin bizi rahatlatmasına izin verip, dikkatsiz davrandığımız için şimdi kiraladığımız evin kapısında bekliyoruz. Telefonun ucundaki gür sesli İspanyol, önce ofisimize gelip, anahtarınızı teslim almanız, bir de depozito bırakmanız gerekiyor diyor. Verdiği adresi harf harf tekrarlatınca da sinirleniyor bana. Sesinin ateşi kulağımı yakıyor. Elimizde bavulla taksiye atlayıp, ofislerine gidiyoruz.
İnternetten birçok kez daire kiralamışlığımız var: Şimdiye kadar hep şirket yetkilileri kapıda bizi bekleyip, anahtarımızı teslim etmişti. La Rambla, üstündeki kalabalıkla bizi kendine doğru çekerken, anahtarın peşinde koşturmak biraz canımı sıkıyor.
Bir dolu maceradan sonra anahtarı alıp tekrar La Rambla’nın hemen paralel caddesindeki eve çıkıyoruz. Ev harika bir sokağın içinde, bu evi kiralamamış olsaydık, muhtemelen bu sokağın içine asla girmeyecektik ve ben burayı görmemiş olacaktım. Dar bir sokağın içindeki apartmanın içi de, daireler de tertemiz. İçerideki tüm eşyalar yeni, yatak rahat, banyo pırıl pırıl. Pencerenin dışındaki ahşap panjurları kapattın mı dışarının tüm sesi kesiliyor. Barselona’da olduğunu unutuyorsun.
Dar sokakta sıralanmış dükkanlar var. Gündüz genellikle kepenkler kapalı. Kepenkler sokak sanatçılarının yuvali olmuş sanki. Çoğu ağzımı açık bırakacak kadar güzel. Barselona’ya gelir gelmez bir kapının üstünde Picasso’nun ”Four Cats” isimli restoranın menüsü için çizdiği resimle karşılaşıyoruz.

 

Akşam olduğundaysa kapalı kepenkler teker teker açılıyor. Karanlık dükkanların hepsi ışıklarını açıyor. Kapıların ardında sakladıkları ne çok güzellikler var. Bizim sokakta uzun zamandır bu sokakta hizmet veren bir churros’çu var. Churros nedir derseniz bizim tulumba tatlısına benzeyen ama daha az şekerli olan bir tatlı. Genellikle sıcak çikolataya bandırılarak yeniliyor. Bu sefer biraz daha dikkat edince çoğu Barselonalının bu tatlıyı kahvelerine batırarak yediklerini gördüm.
Meşhur churros’cumuz: Granja Dulcinea

 

 

Çay, mutlaka!!!!

 

Hımmm! Afiyet olsun! Yorgunluğa çok iyi geliyor.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

BARSELONA 6- Petritxol Sokağı ve churros’cu!” yazısında 9 düşünce

    • özlem öztürk diyor ki:

      Özlemcim, bunları kitap yapmayı her gün düşünüyorum. Rüyalarıma bile giriyor bu hayalim ama nerdee????
      Şimdilik gezip, tozup blogda paylaşıp, defterime notlar düşüyorum. :)) İyi ki sizler okuyorsunuz da mutlu oluyorum.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Keşke Kuzey'de öyle keyifle yeseydi. Birkaç ısırıktan sonra, sıcak çikolataya batırmadan yemeyi tercih etti. Böyle daha güzelmiş bu dedi. Ben keyifle yedim valla, bir dahaki sefere ben de kapuçinumun içine batırıp yemeyi deneyeceğim:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir