Liste 17- Kişisel Gelişim ve Kafama Takılan Onca Şey

52 Liste Projesi

Liste 17- Kişisel Gelişiminize katkı sağlayan geçmişte yaşadığınız zor anların listesini yapın.

Kabul edelim ki bu zor bir soru! Geçmişte yaşadığım nice zor anlar oldu. Bunların bazılarını ucundan zaman zaman ifşa da ettim. Ne yazık ki her şeyi buraya yazmam mümkün değil. Ne sizin canınızı sıkmaya değer, ne de bazı şeyleri tekrar hatırlamaya.
Geçmişte yaşanan zor anlar hayatımıza anlam katıyor mu onu da bilmiyorum açıkçası. Hiçbir zaman şu her şeyi bilen, her konuda söyleyecek onlarca şeyi olan insanlardan olmadım. Belki de sırf bu sebepten buraya yazıyorum. Konuşmak isteyip de konuşamadığım, arkadaşlarımı sıkarım endişesiyle devamlı tekrar edemediğim tüm sayıklamalarım burada, bu blogun içinde.
Kişisel gelişimimi kitaplara ve ıhlamura borçluyum 🙂

 

Özlem’in ilerleme kaydedemeyen kişisel gelişimi

Şimdi düşündüm de ara ara kişisel gelişim kitapları okusam da genellikle bunda çok başarı elde edemiyorum. Sonuçta eksiklerimin ne olduğunu biliyorum ama gel de bunu benim bir anda hiddetlenen, yağan gürleyen ve tüm o kişisel gelişim safsatalarını bu işler bittikten sonra hatırlayan bünyeme anlat. Başta hatırlamam gereken şeyleri her şeyi yıkıp kırdıktan sonra hatırlıyorum. Sonra mı ne yapıyorum? Bir bardak çay alıp keyfime bakıyorum. Öyle! Söylemiştim daha önce de: Artık kendime takılmayı bıraktım. (İşte bu kendime sağladığım kişisel gelişim çıkarımlarımdan en güzeli. Kendimi üzmemeyi öğrenmek)
Kişisel gelişimime katkı sağlayan şeyler kitaplar, seyahatler, evimin huzuru, yazmak ve yakın dostlarım. Bu saydığım şeylerin hepsi bana huzur verdiğine göre demek ki benim mutluluğum bunlardan geliyor. Hatalar geçmişte yapılır zaten. Haksız mıyım? Ben de bu hatalardan bir dolu yaptım. Kendime yaptığım en büyük haksızlık bu hataları kendime sık sık hatırlatarak eziyet etmem oldu. Sonra bir gece bir arkadaşımla rakı bardaklarını birbirine çarparken ve eski günleri yad ederken şöyle dedi bana: Kendimi hatalarımla sevmeyi öğrendim. Onlar, beni ben yapan şeyler. Sen de kendini sevmeyi dene.
Vallahi ister inanın ister inanmayın böyle cümleler bir tek eski arkadaşların dudaklarından dökülüyor. Ya da onlar söylediği için akılda kalıyor.
Ben de en büyük hatayı burada yapıyordum: Kendimi sevmeyi ve hırpalamamayı bir türlü öğrenemiyordum. Türkiye’de çocuk olmak zor tabii. Sistem, eleştirmek, birilerinin üstüne basarak yükselmek üzerine kurulu. Hani sınıfın en yüksek not alanının sınavlara hep çalışmadan gelip sonra da en yüksek notu alması gibi bir durum etrafımızda olanlar. (Yok muydu yani sınıfınızda bu tiplerden?) Yalana başvuran, olduğundan farklı biriymiş gibi davranan onlarca insanın içinde hata yapmak kolay. Çünkü sen de yalan söylemek, birilerinin üstüne basmak ve niyeyse en akıllı, en güzel, en her şeyi bilen olmak zorundasın.
Benim en büyük şansım evlendiğim adam. Nirvana’ya ermiş bir tipten bahsediyorum sizlere. Ne parayı, ne başkalarının hayallerini, ne de saçma sapan insanların yaratıp piyasaya sürdüğü yaşam standartlarını kendine örnek alır o. Benim hayatım, benim küçük mutluluklarım, benim huzurum der. Yanında kendi kendime sinirlenir, kendi kendime söylenirim; umursamaz beni, güler geçer. (Zaman zaman durum sahiden sıkıcı hal alabiliyor. Kabul ediyorum.)
Bir de annelik mevzusu. Selçuk’un güzellikle yapamadığını Kuzey yaptı. Dinlemeyi, kabul etmeyi, zaman zaman susmayı, yetişkin olmanın ne demek olduğunu öğrendim. Doğduğu günden itibaren bana hayatın hep planladığım gibi gitmeyeceğini, önceliklerin yer değiştirebileceğini, bazen sadece sahip olabildiklerimle yetinip, onlardan mutluluk payı çıkarmam gerektiğini minik bedeniyle, o minik bedenden çıkan kocaman çığlıklarıyla ezberletti. Şimdilerde de bir ergenle baş etmeye çalışıyorum. Benim sivri köşelerim onun hiç beklemediğim ataklarıyla karşılaşıyor. “Sakın sinirlenme!” diyorum kendime. “Sus, yorum yapma.” Sonra oturup o sivri köşelerimin her birini törpülüyorum. Büyümenin, başa çıkmakta zorlandığı o hormonların nasıl da yıpratıcı olduğunu anımsamaya çalışıyorum.
Kendi gençliğimde, ergenliğimde alamadığım o derslerin hepsini yetişkinliğimde alıp daha sakin, daha yumuşak olmaya çalışıyorum.
Başarıyor muyum peki?
Çok çaba sarf ediyorum ve hata yapmamak için daha yavaş hareket ediyorum.
İşte benim kişisel gelişimimin bundan ibaret.?

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Liste 17- Kişisel Gelişim ve Kafama Takılan Onca Şey” yazısında 6 düşünce

  1. pelinpembesi diyor ki:

    itiraf edebileceğim olumsuzluklarım en başta sinirlenince kontrolü kaybetmem esip gürlemem, bazen de kırıp dökmemdir. buna dair
    pişmanlığımda her seferinde böyle kontrolü kaybetmeyeceğim derim ama olmaz. en büyük üzüntüm pelinin bebeklik dönemlerinde soğukkanlılığımı koruyamamış olmam. hala çok üzülüyorum ama tekrar dönsem o yıllara bir şey farketmez bence. ben böyleyim ne yapayım ne yazık ki. çalışıyorum ama olmuyor 🙁

    • özlem öztürk diyor ki:

      Bu yorumunda sanki sen değil de ben konuşmuşum. Blog arkadaşlarım ne kadar da bana benziyor diye düşünüyorum çoğu zaman. Ah şu dizginlenemeyen öfkem! Bende de aynısından var. Annem, "Saman alevi gibi hemen parlayıp, sonra da sönüyorsun." diyor. Kimselerin takılmadığı şeylere takılıp yoruyorum kendimi. Mesela bana değil de bir başkasına bir kötülük yapılmışsa bile, o kötülüğü yapanı siliyorum defterden. Başkalarının umursamadığı onlarca şeyi umursuyorum. Küçük incelikleri seviyor, kabalıktan hoşlanmıyorum. Ama senin de dediğin gibi öfkemi kontrol etmeyi öğrenmem gerek. Her seferinde ben de senin gibi üzülüyorum ama değişen bir şey olmuyor.Yine de eskiden on defa sinirleniyorsam artık üç defa sinirleniyorum. Peki bunu nasıl yapıyorum? Aslında matah bir cevabı yok. Kendimi zaman zaman sevdiğim ortamlardan bile soyutluyorum. Mesela Facebook. sevdiğim nice insan orada güzel paylaşımlarda bulunsalar da düşünmeyen, düşünmeden yazan nice insan yüzünden de oradan uzak duruyorum. Kuzey'in bebekliğine gelince; Çok zaman keşke o günleri daha kıymetini bilerek geçirseydim diye düşündüm. Ama o günlere tekrar geri dönsem yine eski ben olacağımı da biliyorum. Eee Buket, şimdilerde de büyüdüler değil mi? Bugünleri sakin geçirmemiz şart. Omuz omuza verip, gaza gelmeyip güzelce atlatmamız lazım bugünleri. Sonuçta bir tane çocuğumuz var. Kuşları elden kaçırmamamız lazım 🙂

  2. sezer eser perker diyor ki:

    Beni etkileyen hatalarımı umursamamayı, hatta ders çıkarmayı öğrendim. Ancak hatalarım başkasının az ya da çok üzülmesine neden olduysa işte o zaman fena. Öylesi bir durumu atamıyorum içimden. Bunu da yenmem lazım.

    • özlem öztürk diyor ki:

      Ne kadar haklısın. Hatalarımızla başkalarını üzmememiz şart. Onun dışında hayat hata yapmadan geçmiyor zaten. Kişisel gelişim kitaplardan alamadıklarımı hatalarımdan alıyorum. Yaş biraz ilerleyince biraz daha düşünmeyi öğreniyor insan. Eski atak, çılgın, dünyayı umursamayan halimi özlemle ansam da şimdiki halimi de sevmeye çalışıyorum. 🙂 Kendi çabamla yavaşlamaya, kendimi üzen şeyleri düşünmemeye ve "hayır" demeye çalışıyorum. Sanırım olgunlaşmak biraz da "Hayır!" diyebilmek. Bunu yapabildiğimden beri daha mutluyum.
      Çok öpüyorum seni.

  3. Kerem Esena diyor ki:

    Samimi anlatımınızı keyifle okudum.. Kişisel gelişimin herkes açısından önemi aşikar. Her zaman bir gelişme aşaması içerisindeyiz. Her gün yeni bilgiler öğrenip, farklı deneyimler yaşıyoruz."Kendimi hatalarımla sevmeyi öğrendim. Onlar, beni ben yapan şeyler." Kullanımı çok hoşuma gitti. İnsanın kendini olduğu gibi kabul etmesiyle bu hayatın daha güzel olduğuna inananlardanım. Hataları, hayal kırıklıkları olmayan biri bana kalırsa, yaşamamıştır. Ömrü boyunca atması gereken adımları elinin tersiyle itmiştir. Hatalarla yaşayıp, onlarla büyüyoruz. Bugün ki kişiliğimizin oluşumunda onların payım azımsanamayacak kadar çok. Dünyaya bir kere geliyoruz. Emin olalım bazı riskleri almaya değer. Ayrıca izleyicilerinize katıldım, bende bloguma beklerim..

    • özlem öztürk diyor ki:

      Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Bu aralar işlerim o kadar yoğundu ki yorumunuza hemen cevap yazamadım. Elbette hatalardan ders almak lazım ama çok da kolay olmuyor bu. Kimseyi kırmadıktan ve ciddi anlamda zarar vermiyorsak eğer hata yapmaktan korkmamak lazım. 🙂 Bence de keşfetmek ve yeni şeyler öğrenmek için yola çıkmak, yol üstünde hata yapmak ve arada sırada oturup düşünmek şart. Ben de hemen gelip blogunuzu ziyaret edeceğim.
      Sevgiler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir