Bazı günler evlerimize yanlarında hediyeleriyle beraber konuk olurlar. Pazar sabahına uymayacak bir şekilde hızlı başlayan günümüzü, öğlenin rehavetine bırakıverdik. Eve varışımızın hemen ardından karnımızı, anne elinden çıkma ev makarnasıyla televizyon karşısında geçirmeye karar verdik. En sevdiğim miskinlik sahnesi budur benim gözümde. Televizyon karşısında rahat bir koltuğa yerleşip, elinde canının çektiği bir yemekle film seyretmek gibisi yoktur.
Hele de bir film bu kadar güzelse…
Temposu düşük ama sıcacık filmlerden hoşlanıyorsanız eğer, inanın ”Le Tête en friche” sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Kocaman gövdesinin altında sanki çok yakın bir dostummuşcasına altın gibi bir kalbinin olduğuna yürekten inandığım Gérard Depardieu’ya, 96 yaşında muhteşem bir performans sergileyen Gisèle Casedesus eşlik ediyor.
Fransız yönetmen Jean Becker’ın kamerasından gözümüze yansıyan film, parkta bulunan bir bankın üzerinde dinlenirken şans eseri karşılaşan iki insanın etrafında gelişiyor.
Babasını tanımayan ve annesi tarafından sevgi görmediğine tanıklık ettiğimiz Germain, ellili yaşlarında, pek parlak bir yaşam sürememiş, kafasında devamlı annesi ile ilişkisini sorgulamaktadır. Onu mutsuz eden bu duruma rağmen, yine de mutlu bir insandır.
Bir gün, bankın etrafını sarmış güvercinlerin hemen yanıbaşında Margueritte ile tanışır. Bu yaşlı kadınla kitapların ve onu hayallere sürükleyen cümlelerin dünyasında hiç düşünmediği bir yolculuğa çıkar. Margueritte çantasından çıkardığı bir kitabın sayfalarını yaşlı elleriyle çevirir; edebiyat ve yaşam arasında kurduğu bağlantı ile, Germain ilk kez Camus ve Romain Gary ile tanışır.
Camus’nün cümleleri Germain’in sıradan hayatının arasına sızmıştır bile.
John Becker ile başka filmlerinde karşılaştık mı bilmiyorum ama bundan sonra daha bir dikkatli olacağım!
Hayatın ve edebiyatın yaşamın orta yerine yerleştiği bu film benim çok sevdiğim filmler arasına girdi bile.
2012 yılının şimdilik en keyifli seyirlerinden biriydi 🙂
Nur ablacım, tan bir Pazar filmi. Keyifle seyredin:)))
Natalicim, ne kadar haklısın. Ben de bu aralara sinir oluyorum ama farkındayım ve çaba göstererek daha fazla yazmaya çalışacağım.
Zeren, yine rahatlatıcı cümlelerinle huzura kavuşturdun beni.
Sevgiler
Film zevkle izlenecek kadar cazip geldi Özlemcim, teşekkürler.
Benimde en mutlu olduğum anlardır elimde bir tabakla televizyon karşısında koltuğa yayılmak:)
Ne güzel bi filmmiş, ben de izlemeliyim, not alıyorum hemen…
Çok ara veriyorsun, arada ses ver:))
Nasıl kaçırmışım bu filmi. Hemen bulup izlemeliyim. İnan konu o kadar keyifli geldi ki, yazdıklarından bile bazı sahneleri canlandı gözümün önünde. Senin de keyifli sabahların daim olsun canım:)
Bu arada, arada olur böyle molalar, duraklamalar… Emin ol, yine eski tempona kavuşursun okuma konusunda. Hepimize oluyor arada sırada:) sevgiler canım…