Yeni yılın ilk gününden beri hayatıma giren ”altı dakika”lar var. Verilen kelime ne olursa olsun, altı dakika içinde aklıma ne gelirse yazmaktan ibaret yapacağım şey! Kendime altı dakika verdim şimdi de! Telefonumun saati altı dakikaya ayarlandı bile!
Hayatta iki şeyden tüm hayatım boyunca keyif aldım: kitap ve seyahat!
Keşke diyorum, hayatımı hep gezerek ve kitaplar okuyarak geçirsem! Yaptığım iş bu olsa aslında. Belki bir yayınevini düşleseydim en başından, ya da bir baba yadigarı olsaydı… Kitaplar geçseydi elimden devamlı, yazarlar olsaydı hep etrafımda; aydın olanlarından, başı dik duranlardan…
Sonra gezmeler olsaydı mesela; kitap tanıtım turları, uçağa binip dört bir yana gitmeyi gerektiren kitap fuarları, soğuk kış ayazı, sarı yapraklarla dolu sonbahar, küçük kapılardan girilen içi dolu kitapçılar, sokak arası kitapçıları…
Kitapçıların hemen yanında küçük kahve dükkanları olsa bir de, o kahve dükkanlarının tam önünde kocaman kocaman ağaçlar, yere düşmüş yapraklar…
…altı dakika çoktan doldu bile!
hayalin guzelligi.. Ve hayallerimle olcusme saheneligi.. bana bir de guzel muzik verin ! iste lukus hayat ! :)))
Aslında altı dakikaları buraya mı yazsam ne? Defterime yazmak yerinde buraya yazmak; sabah sabah hayal kuracak vaktin yokmuş ama bana güzel bir fikir verdin bile! Yuppiii!!! Hem burada yazacağım diyorsam, utanır yazmamazlık da etmem belki.
Bozulan ve arıza gerektiren ev aletleri sıkıcıdır, hele bir de tadilat zamanı yaparlarsa bu kıllıklarını hiç çekilmezler. Yine de tadilat varken bile bloga yazı yazabilmeni takdir ediyorum ve çooook öpüyorum seni:)
Yavru kuşum sen bu hayallerinin çoğunu gerçekleştirdin bile 🙂 6 dakikayı 60 dakika yaparsan külliyen gerçek olur, yılın 2. yarısında bunu dene 🙂
6 Dakikalar hergün olsun, biz de hergün okuyalım…
Yorgun Leylak öpücük yollar, şimdi de çamaşır makinesi arızaya yattı, hayal kuracak vaktim bile yok 🙂