Bir masal armağancısı: Arbil Çelen Yuca

Masa başı sohbetlerini hep çok sevmişimdir.
Sandalye tepesinde oturmak koltukta oturmak kadar rahat değildir ama samimiyet içerir. Bir masanın başına ancak sevdikleriniz varsa geçersiniz. Yüzler hep birbirine dönük olur, gözleriniz karşınızda oturan gözlerin içine bakar. Bakışlar hep sıcaktır ve yalan söylemezler.
Ben Arbil‘le bir masanın başında tanıştım ilk kez. Aynı masanın etrafına toplanmış birkaç kadındık. Bambaşka bir kadın biz okudukça önündeki kağıda notlar alıyor, okumamız bitince de benim nasıl yaptığını hâlâ anlayamadığım bir şekilde kapalı zannettiğimiz yüreklerimizi önümüze seriyordu.

 

Zaman zaman o masanın etrafında olamadım. Şimdi burada hangi gerekçeyi önlerine sürsem, o masanın kadınları aslında cevabın ne olduğunu benden iyi bilirler. Demimi almam için de hiç telaşsız beklerler.
İyi ki beni o çemberin içine almışlar da onların hikâyelerine ortak olmuşum.

 

Arbil o masadaki güzel kadınlarımdan biri benim! Hayatımdaki en değerli varlığıma sunabildiğim en değerli hediyemin yaratıcı, dünyanın en güzel masalcısı.

 

Bu sene Kuzey en güzel hediyesini aldı bizlerden.
Çünkü Arbil tüm ruhuyla yaratıyor; size özel bir masal yazıyor.
Birine bir hediye vermek isteseniz, bundan daha anlamlı bir hediye bulabilir misiniz?
Biz bulamadık.

 

Arbil ile Kadıköy’de buluştuk. Kahvelerimizi aldık, sohbetimizi ettik. Okumaktan, yollardan, şarkılardan ve çocuklardan bahsettik. Kuzey’i anlattım ona. Hâlâ gözümde ufacık olan Kuzey’in sevdiklerinden, hayallerinden, korkularından bahsettim.
Ona anlatırken çocukluğun nasıl da hayallerin, umutların evi olduğunu hatırladım.
Gerisini sevgili Arbil’le bıraktım.
Bir masal yaratmak için kalktı Arbil masadan. Gecelerini Kuzey’e yazacağı masala ayırdı; hem yazdı, hem çizdi. Muhtemelen masal yavaş yavaş dile gelirken üstüne şarkılar da üfledi.

 

Kuzey’e özel yazılmış masalı alıp da eve getirdiğimde ne kadar heyecanlandığımı dün gibi hatırlıyorum. Keçe bir kabın içine özenle yerleştirilmiş kitap, Kuzey’in çok sevdiği fantastik dünyalardan gelmiş bir hediye gibiydi. Deri bir iple bağlanmış ve üzerine kocaman mavi bir tür eklenmişti.
Hep beraber kitabımızı açtık, Kuzey’in kahramanın olduğu masalın arasında yolculuğa çıktık. Biraz Kuzey okudu masalını, biraz babası, biraz ben. Sait Faik’in yanına gittik, adanın sokaklarında dolaştık.

 

Sanırım bu hediye hiç unutamayacağız çok değerli bir an’ı hediye etti bize.
Hepimiz koltukta yan yana dizilmiş, içine dahil olduğumuz masalın satır aralarında kaybolmuştuk.
Arbil’e emekleri için ne kadar teşekkür etsem az.
Böyle yazmaya devam ettikçe her çocuğun kalbinde belli ki çok özel bir yeri olacak.
Eh, ben de arkadaşı olduğum için çok şanslıyım elbette.
Masanız etrafındaki tüm güzel kadınları öpüyorum.

Blog yazılarımdan e-posta ile haberdar ol

Yorum yazmak için tüm yorumların altındaki alanı kullanabilirsiniz.

Bir masal armağancısı: Arbil Çelen Yuca” yazısında 3 düşünce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir